Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.29
Yaşadığımız dünya ve gerçekleri ile benzerlik bulamıyor musunuz bu kitapta? “Big Brother” her zaman bizi izliyor… Utopist bir kitap olduğunu herkes söylüyor, ama utopist bir dünyada biz yaşamıyor muyuz?
9/10
Ali Hazelwood kesinlikle çok sıradışı bir yazar .İlk fenomen kitabı Aşk hipotezini ben de pek çok okur gibi çok sevmiştim.İkinci kitabı tabi hemen temin ettim ama okumak için bir süre beklemiştim.Keşke bu kadar beklemeseydim dedim kendime :)
Hikayede yine iki ultra zeki bilim insanları var .Bee bir nörobilimci ,Levi bir mühendis ve NASA’nın bir projesinde beraber çalışmak için bir araya geliyorlar.Uzuun ve çok fazla yanlış anlamalarla dolu bir geçmişleri var.Birbirlerinden nefret ettiklerini düşünüyorlar daha doğrusu Bee düşünüyor ve aslında pek çok şeyin yanlış anlaşıllmalardan ibaret olduğunu fark ediyor ve hikaye süper bir aşka evriliyor.
Bee çok aşırı tatlı bir karakterdi.İç konuşmalarına çok güldüm.Hazır cevaplılığı mükemmeldi.(Böyle insanlara çok özenirim) ve tabi başrol erkeğimiz Levi başlı başına ütopikti (Böyle erkeklerin yer yüzünde yaşadığını düşünmüyorum )ve ben de ciddi bir hayranlık oluşturdu.Ama kitapta asıl favorim Bee’nin asistani Rocio oldu.Gereksiz bilgiler ansiklopedisi gibi sürekli saçma şeyler söylemesi ve açık sözlülüğü aşırı komikti.
Yazarın zaten bilim insanı olduğu çok belli okurken zeka kırıntılarını çok net hissediyorsunuz.Kendisinin de bir Nörobilim Profesörü olması bence kitabı ekstra havalı yapıyor.Standart aşk romanlarından sıkıldıysanız,değişik bir tarz arıyorsanız bence bu kitap tam size göre…
İki tavsiyem var birincisi kitabı sakin bir kafayla okumanız,çok fazla teknik terim var ve terminolojisi ciddi kafa yorabiliyor ,bir de tabi ki okumanız.Keyifli okumalar
Kitap hakkında en açıklayıcı ve anlaşılır incelemeyi Esra Elmacıoğlu'nun yazısında okuduğumu düşünüyorum. Bu sebeple yazıyı olduğu gibi buraya bırakıyorum.
Orjinal PDF i de buraya bırakıyorum: academia.edu/34806218/Yuri_O...
#Okudumbitti
#1Q84(3.kitap)
Ve serinin son kitabı...
Tokyo 3. Başkent yolunda , yolcunun indirilmesinin yasalara göre yasak olduğu, fakat Aomame nin bu yasağı çiğneyip orada taksiden inip oldukça dik merdivenlerden inerek 1Q84 yılına giden koridordan geçip ;
Iki ayın olduğu, bir çok olayın önceden sezinlendigi, cemaat yapılanmasinin önce
Sovyet devrimini ve Sovyetler Birliğiyle beraber Stalin yönetimini konu edinmiştir. Kitap Komünizm yanıltıcılığına dem vuruyor. Komünizm herkesin eşit haklarda yaşaması gerektiğini savunur ancak ütopiktir. Tarihte gerçekleşen bütün devrimler hayal kırıklığıyla sonuçlanmış, başlangıçtaki düzenden farklı bir düzen sunmamıştır. Kitabı okuduğunuzda fark edeceksiniz değişen tek şey lideri olmuştur. Kitaptaki başka bir sözle sözlerime son veriyyorum. " Bütün hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir." Özledikçe okuduğum kitaplarımdan
102 syf.
·
Puan vermedi
Açıkçası bu incelemeyi yazma sebebim benim gibi öğrenciler için, hocamızın istemesi üzerine kitabı araştırdım ve bulduğum bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Kitapta birçok rejim bulunmaktadır ilk olarak stalinizm ile başlayacağım.
Kitapta hayvanların birbirine sıklıkla "yoldaş" diyerek hitap etmesine bakarak tarihsel bir gerçeklik
“İnce Memed 1-2” Kitap Yorumu
“Korku insanoğlunun yüreğine işlemiştir, bunu bilmez. İnsanoğlu salt korkudur, bunu bilmez. Bilmez de kendine yediremez korkuyu… “
Yazarların doğdukları, büyüdükleri coğrafyayı bütün çıplaklığıyla anlatmaları her zaman ilgimi çekmiştir çünkü o hikayelerde yanlış veya eksik şeylere rastlamazsınız, ne ütopiktir ne gerçekten uzaktır ne de
Hak Edene Hakkını Teslim Etmek
Huzur Sokağı... Tam bir İslami Ütopya. Son zamanların en çok linç edilen, üstünde tepinilen kitaplarından biri. Elbette yükselen İslamofobinin etkisiyle (Belki de hiç alçalmamıştı, sadece uykusundan uyanmayı bekliyordu.) düşünce özgürlüğü adı altında nice primler yapıldı bu kitabın üzerinden.
Evet, kitapta bahsedilen Huzur isimli bu sokak ütopiktir bir bakıma. Ama aynı zamanda İslamiktir de. Kendini Müslüman olarak gören her insanın dünya adına kurduğu hayaller aşağı yukarı böyledir. Müslüman kimliği ile bağdaş(a)mayan insanların bunu anlamasını beklemiyorum. Ancak saygısızlık boyutunda yapılan yorumlara da anlam veremiyorum.
Herkes yazarın bir şeyleri abarttığından bahsetmiş. Ancak kitabın 1969 yılında yazıldığını bilmemelerine veriyorum bu durumu. İkna odaları hikayelerini duyarak büyüyen bir nesiliz. Üniversitelerinden yaka paça atılan bir neslin de evlatlarıyız. Çok değil daha 10 yıl öncesine kadar başörtülü olarak üniversitenin kapısından içeri giremiyorduk. Şimdi tüm bunlara rağmen bu kadının 1969 yılına dair anlattıklarına abartı denmesi bir miktar sinirimi bozuyor.
Kitap kurgu yönünden zayıf olabilir, biraz fazla tesadüfi olaylar cereyan etmiş olabilir. Ama aşırı rahatsız edici bulmadım. 400. sayfadan sonrasını okurken de sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Yine de yükselen İslamofobiye inat, Müslümanlar olarak neler yaşadığımızı unutmamak ve dersler çıkarmak adına bu kitabı okumamız gerektiğini düşünüyorum.
30 kadının hayatının, yaşadıkları zorlukları anlatıldığı bir eser olmuş. Çizgi roman tarzında olması, belki yaşı küçük okurlar için olabileceğini düşündürtse de bazı kadınların yaşadığı zorlukların çarpıcılığı ve anlatımı yüzünden çok küçük yaştaki okurlara önermek istemem. Çok ilham verici hayatı boyunca savaşmış ve savaşını devam ettirmiş
Öncelikle kitap akıcı ve eğlenceliydi fakat benim fikirlerime göre biraz ütopikti.(spoyler içeren bir yorum olucak)
Ana erkek karakterin popüler olması çok klasik bir olaydır ve bu kitapta da bunu görüyoruz. Bence çok klasik bir şey bu fakat inkar edemem yazar ana erkek karakterin düşünce dünyasını iyi işlemiş.
Bir diğer garipsediğim konu ise; karakterimizin ailesi muhafazakar bir aile olmasına rağmen karakterin dans etmesine izin veriyordu. Genel olarak böyle bir ailede dans etmek istediğini söylesen kıyamet kopar.
Son olarak bence bu kitapta müslümanlık daha iyi açıklanabilirdi. En azından karakterin neden kapalı olduğunu ve bu dinde neden bunun şart olduğunu sıkmadan ve din kitaplarında anlatır gibi anlatmadan anlatıması daha güzel olabilirdi.
Hepimizin hayali olan Ütopya ! Adalet sistemini yeniden sorgulatan, altını değersizleştiren, işçinin toplumda olması gereken asıl yerini hatırlatan, kimsenin dininden ötürü kötülenmediği, savaşların daha fazla toprağa sahip olmak için değil sadece kendi toprağını korumak için gerekli olduğu ve daha bir çok konunun hayallerimizde özlemini çektiğimiz bir ülkede olması gerektiği gibi ele alınmış. Okurken böyle bir ülke var olabilir mi ? diye sorgularken bulursunuz kendinizi. Evet bahsedilen ülke utopiktir gerçek olması zor ve güçtür ama en azindan kendi ülkemiz için (birebir aynı ülke olmasını dilemek polyanacılık olurdu) asgari düzeyde de olsa gerçekleşmesini diliyorum. Son zamanlarda yaşadıklarımız çok umut vermese de inanıyorum ki bir gün adalet sistemi birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkacak, bu ülkenin eğitimcileri haklarını aramak için yerlerde sürünmeyecek, kadınlar ikinci sınıf insan olmaktan çıkacak ve bu ülkenin çocukları gelecek kaygısı taşımadan kahkahalar atabilecek.
