İbni Haldun, İslam dünyasında, kendisinden yaklaşık iki yüzyıl önce yaşamış olan İbni Rüşt'ün öğrencisidir. İbni Rüşt'ün bazı başka özellikleri yanında, Ortaçağ İslam dünyasında, Aristoteles'in düşüncelerinin en önemli temsilcilerinden ve yorumcularından biri olması nedeniyle, İbni Haldun, Aristoteles'in de en parlak öğrencilerinden biri sayılabilir. İbni Haldun, bir evrensel, yani yaratılmasından bu yana dünyada olup biten önemli tarihi olayları anlatma iddiasında olan bir tarihçidir ama onun asıl büyük yanı, tarihçiliğinden, tarih yazarlığından değil de, sosyolojinin, daha doğrusu büyük harfle, toplumbilimin, toplum bilimlerinin kurucusu olmasından ileri gelir. Bu arada İbni Haldun'un kendisi böyle bir bilimi, yani toplumbilim diye adlandırdığımız bilimi yarattığının bilincindedir ve onu çeşitli terimlerle, kültür bilimi, uygarlık bilimi, insan toplumları bilimi, insanların toplum halinde yaşamalarından ortaya çıkan olayları inceleyen bilim olarak adlandırır.
Sayfa 208Kitabı okudu
Köy Enstitüleri aslında Anadolu'nun insanlığa hediyesi olan "aklın" ve "müsbet ilimlerin" ürünü olarak doğmuşlardı. Köy Enstitüleri o büyük Anadolu çocuğu Herakleitos'un dediği gibi, gerçeği bulabilmek için önce gerekli olan "ortak"ı yaratacaklardı: herkes uygarlık dilini konuşacaktı, herkes bilimsel düşünecekti.
Sayfa 507Kitabı okudu
Reklam
İnsanlar bu kanlı boğuşmalarına iki kutsal ve yüce kavramı gerekçe olarak gösteriyorlar: Biri dinsel bağnazlık, biri de ulusal bağnazlık. İnsanlık, bilim, uygarlık ve özgürlük uğruna gele gele geldi, yeniden eski çıkmaza girdi: Din köktenciliği ve köktenci milliyetçilik.
Bir herif-i naşerif düşünün ki, Anadolu'daki Amerikan kasalarından İsviçre'deki Siyonist bankalarına dek her yerde sağdan bol sıfırlı hesapları bulunsun, ama hayatı banknotun yeşili gibi öğürmekle geçsin gündüz ve gece... Kendisine birazcık yakınlaşıp; - Gel kardeşim, şu güzelim evrende yaşamak, hayatın tadını damağında duymak için bir şeyler yap... - Ne yapalım? - Al Aziz Nesin'in, Yaşar Kemal'in, Orhan Kemal'in romanlarını, bir kitaplık kur evinde... - Allah göstermesin, hepsi komünist!.. - Ruhi'nin plaklarını al, türkülerini dinle... - Şeytan görsün yüzünü... - Ulan herif! Duvarına birkaç güzel resim as. Abidin, Avni, Cihat, Selim; bizim ressamlarımız bunlar... - Boş ver, kimini sürdüm, kimini vatandaşlıktan attım, kimini defterden sildim... - Nâzım'ı oku be!.. Türk dilinin büyük ozanını tanı! Dilini sevmeyen insan yurdunu sevemez ve yaşamın tadıdır şiir okumak... - Nâzım mı? Düşmanım benim o... Mezardan çıksa yine gömerim ellerimle... Duvarında ressamı, dilinde şiiri, kitaplığında romancısı, üniversitelerinde bilim adamı bulunmayan bir görgüsüz sınıf... Hilton'da düğün yapıp, göbekçinin külotuna banknot sokuşturmaktan başka zevki olmayan, kasaba hovardalığıyla play-boy mukallitliğinde ömür tüketen; çarpık, zevksiz, renksiz, utanç verici bir sınıf Türkiye'nin yazgısına egemen bugün...
İlhan SelçukKitabı okudu
Her kelimesine ayrı ayrı katıldığım tespit
Bilim, aydınlanma, demokrasi diyoruz. Ama görünüşe göre hiçbirinden haberimiz yok. Sorup araştırmadan bir kısmı söyledi, biri uyguladı, herkes de bunu kabul etti, yuttu! Aziz Nesin'in "Türklerin yüzde 65'i aptal" dediğine gel kız şimdi! Düşündükçe ona yerden göğe kadar hak vermeye başladım, hatta daha da fazla olduğuna karar verdim. En tipik örneği işte bu. Aptalın bir anlamı da zekâyı işletmemek? İşletmek için okumak, öğrenmek, öğrenilenden sonuçlar çıkarmak ve araştırmak gerekir. Görünüşe göre milletimiz, araştırma yerine duyduğuna inanmayı daha kolay buluyor. O da bizi ışığa değil karanlığa sürüklüyor. Bir türlü kulluktan, ümmetlikten kurtulamıyoruz.
Sayfa 136
İnsanın yapıldığı “malzeme” 19. yüzyılın bilim ve tekamül biyolojisinin tasavvur ettiği gibi değildir. En azından sırf bu değildir. İnsan sadece duyular sayesinde yaşamıyor ki… “Tahakkuk edemeyen arzu acıyı, tahakkuk eden ise tokluğu ihtaç ediyor.” (Schopenhauer). Konfor ve ona bağlı tüketici zihniyet her yerde, yalnız dine olan bağlılığı değil, herhangi bir değerler sistemine olan bağlılığı da zayıflatıyor ve hatta yok ediyor. Hayatımızın manası olmaktan çok uzak olan uygarlık, daha ziyade varoluşumuzun manasızlığının bir parçası durumuna geliyor.
Sayfa 114 - Yarın YayınlarıKitabı okudu
Reklam
994 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.