Yaşamın içinde uykunun değeri sizce nedir? Ya da soruyu şöyle düzelteyim, uykuların içinde "öğle uykusu"nun yeri nedir? Uykuyla aranız olsun ya da olmasın, endüstriyel zamanın biyolojik zamanımıza karşı güçlü kalmasını istemiyorsak öğle uykusuna hayatımızda ayrı parantez açmamız gerektiğini söyleyen bir kitapla geldim bugün. Öyle bir gereklilik ki zamanın altınını bulmak için bu uykuya ihtiyaç olduğunu, "bugünün öğle uykusunu yarına bırakma" diyerek özetleyen bir kitap.
Fransa Sahne Sanatları Ulusal Akademi Üyesi olarak halen üniversitelerde ders veren ", şehir felsefecisi" Thierry Paquot'un, bilgi açısından dolu dolu 90 sayfadan oluşan bu kitabını okuyunca, yazarın eseri toplum ve insan kategorisi üzerinde yazdığını farkettim. Aynı zamanda saat ve zaman kavramı ile hayatın ritmini yakalama konusunda da altın değerinde satırlar sunuyor.
Öğle uykusunun ciddiyetle savunulduğu ve detaylı anatomisinin incelendiği eserde, ünlü ressamların unutulmaz uyku resimlerinin incelikleri felsefik açıdan incelenmiş, öğle uykusu; zamanı durduran dinlence halini betimleyen renkleriyle, beden duruşlarıyla, yüz hareketleriyle sosyolojik ve tarihsel açıdan sanata yansıtılmış.
Kitabın en ilgimi çeken yanı ise; öğle vaktinin ve uykusunun eski uygarlıklara göre nasıl hassas ve tehlikeli bir süreç olarak kabul edildiği oldu. Siz de günün en şiddetli vaktini gösteren bu vakitle ilgili; iblis hayalet, güneş tanrısı, ölüm, büyü, öğle duası ve öğle vakti ile 6 rakamı arasındaki gizemli ilişkiler gibi zamanın dinsel yönünü gösteren anlatıları merak ediyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız. Sevgilerimle.