ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu.
o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
Bu kitap Samsun’da geçiyor! Öncelikle bunu söylemem lazım. Ancak Ayfer Tunç, neredeyse civardaki bütün şehirlerin ismini zikretse de bir defa bile Samsun adını kullanmıyor. Lakin röportajında söylüyor Samsun olduğunu. Zaten bölgenin tek ‘Deliler Hastanesi’ ile Saat Kulesi gibi ayrıştırıcı mekanların yanında, yazıldığı dönemde tek büyükşehir
112 gün kaldı. Uzun dönem askerler şafak söylerken plaka kodlarına göre, mesela elli beş gün kalmışsa, ''Samsun!'' diyorlar. Dün, ''Polis imdat!'' diye bir şey duydum. Çocuğun 155 günü kalmış.
Merhaba dostlar, herkese iyi bayramlar.
"81 İl & 81 Yazar" adında bir proje başlattım kendime.Bunun için yardıma ihtiyacım var, aşağıdakileri derledim fakat epey boşluk var yardımcı olursanız sevinirim :)
Hangi yazar, nerede doğmuş ına göre hazırladım, belki sizin de işinize yarar.Yardımlarınızı bekliyorum.
01 Adana – Orhan Kemal
02
Deneme türünü de Küçük İskender'in üslubunu da seviyorum. dolayısıyla Küçük İskender'in yazdığı bu deneme kitabını çok sevdim. Tıpkı yazarın diğer kitabı Galileo'nun Pergeli'ni sevdiğim gibi. Sadece kitabın sonunda yazarın sigara markalarıyla ilgili düşüncelerini yazdığını uzun bölümleri sevmedim. Sigara içmediğim ve bu konuya hiç ilgi duymadığım için de olabilir ama Samsun'u kimler içerdi, Winston'u kimler içerdi gibi tespitler bu kitapta alakasız ve gereksiz durmuş.
Ipucu içerir
Bir varmış bir yokmuş insan… Bu dünyada olmasa da ötelerde kavuşmak bilene ne büyük ihsan…
Keşkelerin insan hayatındaki yeri nedir? Bitmiş, tükenmiş, hitam mührü vurulmuş için keşkenin kıymeti nedir? Yoksa keşke, kaybettiğine ağıt yaktırırken daha büyük kayıplara mı sürükler ferdi? İman bu sürecin neresindedir?
Mehmet Yılmaz’ın
Mümin Bulut, benim uzun süredir büyük bir merakla beklediğim kitap olmuştu. Bekliyordum çünkü bunun için pek çok sebebim vardı. Yazılış sürecini yıllar öncesinden beri kıyısından köşesinden takip ediyordum; konusu ve coğrafyasıyla ilgimi çeken tarihi bir roman olacaktı; yazarı yakından tanıyıp bildiğim ve dahi sevdiğim bir büyüğüm idi ve
İlki Osmanlı Melekleri adını taşıyan titiz bir çalışmanın ikinci kitabı. Mehmet Yüce, Türk futbol tarihini kaleme alırken uzun yıllara dayanan çok yorucu bir çalışmaya imzasını atmış. Burada 1923-1952 yılları arasında başta İstanbul Ligi maçları ve takımları olmak üzere, Milli Takımın ve yine Ankara, Bursa, İzmir, Samsun, Trabzon, Eskişehir, Adana gibi vilayetlerin liglerinden de haber ve sonuçlar yer alıyor. Yazarın Muhayyel Kahramanlar adıyla eski futbolcuları konuşturması ve onları çok sevip, benimsemiş olması da oldukça zarif bir durumdu.
1919 yılı Mayıs'ının 19 uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı devletinin içinde bulunduğu topluluk, genel savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir ateşkes, anlaşması imzalanmış,. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul durumda. Ulusu ve ülkeyi genel savaşa sürükleyenler, kendi yaşamlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar. Padişah ve halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başbakanlığındaki hükümet, güçsüz, onursuz, korka, yalnız padişahın isteklerine uymuş, onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta. İtilaf devletleri ateşkes anlaşması hükümlerine uymayı gerekli görmüyorlar.
( 1945 yılında ) Samsun halkının en önemli özelliklerinden biri giyime kuşama olan düşkünlüğüydü. Genç kızlar, vistra adı verilen yumuşak keten elbiselerin üstüne dekor alırlardı. Dekor, günümüzdeki tüniğin o zamanki adıydı. Uzun kollu, kalçaları örten tek düğmeli ayrı bir giysiydi bu. Tek düğme kapatılmazdı. Ayakkabılar, dolgu ökçeli, tokalı ya da zincirli olup, el yapımıydı. Kız çocukları daha çok gropdechen ya da birman adı verilen, canlı renklerden oluşan kumaşlardan hazırlanmış giysiler kullanırdı. Orta sınıfın altındakiler mevsimine göre, basma, poplin, divitin, pazen kumaş kullanıyorlardı. Erkekler bol paçalı keten ya da yünlü kumaşlardan hazırlanan kemer altından serbest pensli pantolon, üstüne de Frenk yakalı gömlek, yelek, ceket ve fötr şapka alırlardı…
YouTube kitap kanalımda Dahi Diktatör kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Uzun bir inceleme geliyor sıkı durun! Kısa hayatına çok şey sığdırabilen insan uzun bir incelemeyi de hak ediyor bence.
Kitap Atatürk’ün hem dahi hem de diktatör yönünü nedenleriyle beraber anlatan güzel bir