Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
19 Mayıs 1919(Atatürk'ün Samsun'a çıktığı gün)
Dünya Savaşı'nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir bir durum­da.Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşe­rek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soy­suzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla beraber ken­dilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silahları, cephanesi alınmış ve alınmakta . . .
Çıplak heykel ayıbı.
1883'te Viyana'da doğan Avusturyalı heykeltıraş Krippel'e, 1925 yılında Türk hükümeti tarafından Ankara Ulus Meydanı'na yaptınlacak olan Zafer Anıtı'nın sipariş edilmesiyle hayatının akışı değişir. Ard arda aldığı siparişlerle Sarayburnu (1925), Konya (1926), Ankara (1927) ve Samsun (1931) şehirlerindeki anıtları yaptıktan sonra sıra Afyon'a gelir (daha sonra da Ankara Sümerbank önündeki oturan Atatürk anıtını yapacaktır). Ancak heykeldeki figürlerin çıplak olarak yapılmasının, tenasül organlarına varıncaya kadar ayrıntılarıyla işlenmiş olmasının, Afyona gibi muhafazakâr bir şehrin mutaassıp zihniyetini kasıtlı olarak kırma ve değiştirme çabasından başka bir şeye yorulması zor görünüyor. Uzun yıllar halk, çıplak heykelin önünden hep utanarak geçmiş ama derdini kimseye anlatamamıştır. Nihayet 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti döneminde yapılan müracaatlar gayesine ulaşmış ve heykelin tenasül organı yetkililer tarafından 'sünnet ettirilmiştir'.
Reklam
19/05/1919 - Samsun
“Büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harb-i Umumî’ye sevk edenler kendi hayatları endişesine düşerek memleketten firâr etmişler.”
Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve tüm insanları en fazla devrimciler sevdi. KIZILDERE Ancak davası uğruna yaşamını feda eden devrimcilerimiz, Türkiye’nin bütün sorunlarının kaynağının İslam olduğunu bilmiyorlardı. Yani sorunun kaynağını tam tespit edemediler. Bizim sorunumuz Amerika değildi. Bizim sorunumuz İslam’dı. Bu toprağın insanını
10 Ekim 1927
Merhabalar, Fotoğrafın hikayesi kısaca şöyle; Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareketi sonrası, bir nevi ceza verdiği İstanbul'a ilk ziyaretini 1 Temmuz 1927'de yapıyor. 30 Eylülde İstanbul'dan ayrılıp 2-9 ekim arası Bursa'da kalıyor. 10 Ekimde trenle Ankara'ya dönüyor. İşte uzun aradan sonra yapılan bu ilk ziyaretin dönüşü, Ankara karşılamasında bu fotoğraf çekilmiş.
UZUN YOLCULUĞUN KISA HİKAYESİ
19 Mayıs 1919' da Samsun' da başlayan yolculuk, 9 Eylül 1922' de böyle sona erdi. Bu yolculuk gerçi, çetin, mihnetli, muammalı geçti. Ama adına İstiklal Savaşı denilen ve mihnetli olduğu kadar da şerefli olan bu baş döndürücü yolculuk, nihayet hedefine ulaşmış ve Mustafa Kemal muzaffer olmuştu. Onun zaferi ise, hepimizin zaferi oldu.
Sayfa 520Kitabı okudu
Reklam
Samsun'a ayak bastğndan beri geçen dört aydan biraz uzun bir zaman içinde, kendisini ordudan atmış olan hükümeti ve Itilaf Devletlerine uşaklık eden sadrazamı düşürmüştü. Sağlam ve akıllıca politikası, gittikçe geliştirdiği örgütü ve açık seçik programıyla, karşılarında bundan böyle sırtı eğik bir kukla hükümet değil, haklərina ve isteklerine güvenen ve Osmanlı imparatorluğunun küllerinden silkinip kurtulmaya çalışan güçlü bir milli kuvvet bulacaklarını itilaf Devleterine göstermişti.
Sayfa 238 - Altın KitaplarKitabı okuyor
456 syf.
10/10 puan verdi
Yılmaz Özdil, kitabında Atatürk'ün Samsun'a çıkış yolculuğundan başlayıp İzmir'in geri alınmasına kadar olan süreçte yaşananları ve Kurtuluş Savaşı'nın bir nevi özet anlatımını yapıyor. Yazar, kitapta tam anlamıyla kronolojik bir sıra takip etmese de Kurtuluş Savaşı'nı genel olarak özetlemiş. Bu genel anlatım aralarında da o dönemin çok bilinmeyen ve akılda kalmayan gizli kahramanlarından da bahsetmiş. Bu kahramanların yanı sıra savaş döneminde vatana ihanet eden hainleri de unutmamış. Kitabın bazı bölümlerinde, yabancı askerlerin özellikle Yunan askerlerinin halka yaptığı eziyet ve işkenceleri de tarihimizi unutmamak adına uzun uzun anlatmış. Kitabı Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı anlatan okuduğum diğer kitaplardan ayıran bir özellik var mıydı diye düşününce diğerlerine göre öne çıkan bir bölüm olduğunu düşünmüyorum. Yazarın gazeteci kimliğini oldukça öne çıkaran, yazılarından bildiğimiz anlatım tarzı kitabın okunmasını biraz kolaylaştırmış. Yazarın köşe yazılarını takip ediyorsanız ve serinin ilk kitabını da okuduysanız, bu kitabın birçok bölümü tanıdık gelecektir. "Silahıyla olduğu gibi dimağıyla da mücadele mecburiyetinde olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur."
Son Cüret
Son CüretYılmaz Özdil · Sia Kitap · 20202,947 okunma
1919 yılı Mayısı'nın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, ağır şartları olan bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Dünya Savaşı'nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir bir durumda. Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşerek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla beraber kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silahları, cephanesi alınmış ve alınmakta...
206 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
“İnsan, ne yazacağını bilebilseydi hiçbir şey yazmazdı.O zahmete değecek bir şey olmazdı bu.Yazmak,insan yazsaydı ne yazardı,bunu öğrenme çabasıdır.Ancak yazdıktan sonra öğrenebiliriz bunu,”(s.85) İncelemelere bakarken kitaptaki mektup sayısının rastgele olmadığını kefaretle 60+1le ilgili detayı gördüm tatlı bi detay ama öte yandan bi diğer
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202019,9bin okunma
Reklam
Samsun'a çıktığum gün genel durum ve görünüm 1919 yılı Mayısı'nın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünume Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Os manlı ordusu her tarafta zedelenmiş, ağır şartları olan bir ateşkes anlaşıması im zalanmış. Dünya Savaşı'nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir bir durumda. Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşe rek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendını ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındakı hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla beraber ken- dilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silahları, cephanesi alınmış ve alınmakta...
22 Mayıs 1919 tarihli Samsun'dan İstanbul Hükumetine M. Kemal imzası ile giden uzun raporun bir cümlesi şudur: "Millet birlik olup (yek vücut) hakimiyet esasını ve Türk duygusunu hedef tutmuştur."
Sayfa 103
Yunan gazeteci-yazar Tasos Kostopoulos, Venizelos'un ve Doğu Karadeniz'e gönderdiği Yunan subaylarının çabalarına rağmen, Samsun bölgesinde çıkarılan isyanın bir ihtilale dönüşemediğini iddia etmektedir. Kostopoulos ayrıca uzun vadeli bir bağımsızlığa dair siyasi bir planın dahi olmadığını ileri sürmektedir. Ancak, bölge Rumları için güvenli olmayan bir durum hasıla gelmiştir. Zira bütün bu olanlardan sonra Rumlar, ezici çoğunluğu Müslüman olan bir bölgede kendilerini daha az güvende hissetmeye başlamışlardır. Kostopoulos, Karaiskos'un hatıralarında Doğu Karadeniz'in daha düşük statüdeki Rumları ile daha yüksek statüdeki Rumları'nı karşılaştırarak öncekilerin İstanbul ve Ankara hükümetlerine karşı silahlı bir isyana girişirlerken Atina, Selanik ve İstanbul'daki elitlerin ise olmayan bir yönetime liderlik yapmak için birbirlerinin boğazına sarıldıklarını anlattığını yazmaktadır.
Sayfa 77 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
1919 yılının Nisan ayında Paris'te barış görüşmeleri devam ederken Hrisanthos, Paris'e giderek Venizelos'la bir görüşme yapmıştı. Bu görüşme hakkında Yunan Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği 25 Nisan 1919 tarihli telgrafında Venizelos, Rum temsilcilerin Doğu Karadeniz Rumları'ndan oluşturulacak küçük bir askeri birliğin
Sayfa 73 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
“ÇOCUKLUK NE GÜZEL BİR BAŞI BOŞLUKTUR”
Der
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
hakikaten de öyle özellikle 👧🏻90’lar çocukları sokağın toprağını yutmuş çocuklardır. Bu çocukların gizli bir bağı vardır. Diğer şehirlerde ki çocuklarla. Ve Sadece çocukların arasında “Nasıl ya ?” Şöyle anlatayım efendim; Bazı oyunlar vardır, o zaman herkes oynamıştır. O oyunları her şehir de, farklı isimlerle. Misal biz İzmir’de ⚽️MUÇİ
373 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.