Tek bir tanımla film gibi bir romandı.Daha iyi kurguları daha iyi anlatımlar içinde okumuştum ama neden bilmem bu kitabın akışından kendimi alamadım.Cerrahlar, avukatlar, emniyet mensupları ve mafya dörtgeni içinde insafsızca işkence görerek katledilen suçsuz insanlar.Acaba katil bütün işaretlerin gösterdiği uyuşturucu bağımlısı, şiddete meyilli cerrah mı???Yoksa...
One Piece; Unutulmaz Sözler,Diyaloglar ve Anekdotlar...
1- Nico Robin - Monkey D. Luffy (Enies Lobby)
Küçük bir kız iken vatanı gözlerinin önünde yok edilen,
ailesi ve dostları öldürülen ve ömrü boyunca denizcilerden kaçan
Robin, sonunda arkadaşım diyebileceği birilerini buluyor ve tekrar
gülmeyi öğreniyor. Fakat düşmanları ne olursa
Çalışma hayatının zorlayıcılığında "Tembellik Hakkı" başlıklı bir kitap sanırım herkesin dikkatini çeker. Çok çalışmaktan bizi kurtaracak formüller hep umudumuzdur.
Paul Lafargue formüller sunmasa da bu pek çok dile çevrilen, en çok okunan kitaplardan biri olan eserinde, 19. yüzyıl Avrupa'sında kapitalizmin vahşi emek sömürüsünü
Kitapta olaylar o kadar hızlı ilerliyor ki adeta insanın başını döndürüyor. Bir olaya alışamadan bir diğerine sevk ediyor yazar bizleri ve olayları takip etmek çok keyifli oluyor. ayrıca katil Cardoni miydi Justine miydi derken bir bakıyorsunuz kitap bitivermiş. ama ummadığınız şekilde....
Bu günlerde kavgamı okuyorum. Kitapta dikkatimi çeken en önemli özellik Adolf Hitler Viyana' da ki zengin halkın fakir halka karşı tavrını tasvip etmeyişi, yahudiler zengin oldukları için herşeyi ellerinde barındırma kapasitelileri Hitler' i adalet arayışı içerisine sürüklemiş. Öyle zannediyorum ki müslüman olsaymış savaşın galibi olabilirmiş. İslam merhametini tatmadığı için zamanın gelmiş geçmiş en gaddar, en vahşi nasyonalist liderlerden biri olmuş. Yazık olmuş...
"Biliyorsun, acı konusu ile ilgilenmeme neden olan babamdı, ama yaklaşımı bilimsel ya da yaratıcı değildi. Hayal gücü ancak kemer ve yumruğa yeterdi. Ama ben onu gölgede bıraktım, sen de yakında göreceksin."
J.J.Rousseau, temel felsefesindeki düşüncelerini bu kitapta tüm açıklığıyla ortaya koymuştur. İnsanların; doğuştan günahsız ve iyi olduğunu savunan Rousseau, çevresel faktörler, yaşam zorluğu, toplumsal baskılar sebebiyle giderek gerçek benliğinden uzaklaşarak iyilik ve erdem gibi değerlere karşı yabancılaştığı, bencilleştiği savındadır. İlkçağlarda yaşayan vahşi insanların doğal ve bağımsız olduğunu, günümüzde ise kişisel çıkarlar, üstünlük, hakimiyet kurma hırsları sebebiyle dışa daha bağımlı hale geldiklerini, bütün bunların da insanlar arasındaki eşitsizlikleri arttırdığını ifade etmektedir. Eşitlik, adalet, bağımsızlık, erdem gibi değerlerin sıkı savunucusu olan filozofun, her ne kadar subjektif bir değerlendirme olarak görülecek olsa da; felsefeyle ilgilenmeyenler dahil okuyan herkesin perspektifine pozitif katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
İhtiyat: Karınca , doğal önsezileriyle yazın, kış için gerekeni hazırlar, filizlenmeyecek tohumları öldürerek, aradaki zamanda da onlara beslenir.
Aptalık: Vahşi boğa, kırmızıdan korktuğu için, avcılar kırmızıya boyanmış bir ağaç gövdesi giyerler. Boğa müthiş bir çılgınlıkla, boynuzlarını doğrultup onlara doğru koşar ve avcılar da onu oracıkta öldürür.
Adalet: Her şeyi, adaletle düzenleyen ve halleden kral arıya benzeyebiliriz. Bazı arılara çiçeklere gitmeleri, diğerlerine çalışmalari, ötekilerine eşek arılarıyla savaşmaları, bir diğer gruba pisliği temizlemeleri, geri kalanların bazılarına krala hizmet etmeleri emredilmiştir. Kral, kanatları kendini taşımayacak kadar yaşlandığında onu taşırlar ve eğer bir tanesi bile görevini lâyıkıyla yerine getirmezse cezası ölümdür ve ertelenmez.
Gerçeklik: Keklikler birbirlerinin yumurtalarını çalsalar da, doğan yavrular daima gerçek annelerine dönerler.
"Leonardo Da Vinci"
Bilgisizliğin yarattığı boşluğa yerleştirilen vahşi inançlarla oluşturulan yöntemler: Kurban vermeler, öç almalar, din ve fetih savaşları, tarih adı verilen yalanlar, yüceltilen kaba cinsellik ve aslında bir köpek kadar uysal, öğrenmeye istekli, dostluğa meraklı insanları en korkunç ve acımasız bir yaratığa dönüştüren o serüven denilen kavgacılık... Ve buna, insan doğası diyorlar! Oysa, hiç de doğal değil bunlar: Gerçek insan doğası sürekli çatışma içinde bunlarla; daha çok kan dökmek için koparılan tüm yaygaraya karşın, insanlar adalet, merhamet, birlik, barış için sesleniyorlar ve sözde bunlar adına yapılan onca kötülük karşısında bile; büsbütün susturulamıyorlar.
Cicero, savaşı vahşi hayvanların yöntemi olarak değerlendirir, kendi halkının militarist ve emperyalist düşüncelerini, eyaletlerin sömürülmesini yargılar, ülkelerin Roma imparatorluğu´na katılmalarının asla kılıçla değil, yalnızca kültürel ve ahlaki değerlerle sağlanmasını talep eder. Şehirlerin talan edilmesine karşı çıkar ve hiç hak hukuk tanımayan ayak takımına ve kölelere karşı o zamanın Roma´sinda absürd sayılabilecek iyi niyet gösterilmesi talebinde bulunur. Peş peşe zafer kazanılması ve bunların sağlıksız askeri zaferler olması nedeniyle Roma´nın çöküşünü peygamberlere özgü bir bakışla önceden görür: ´´Romai Sulla'yla salt ganimet uğruna savaşa giriştiğinden beri, imparatorluktaki adalet anlayışı tamamen yok olmuştur. Ve bir halk bir başka halkın özgürlüğünü elinden alırken, gizemli bir öç alma duygusuyla hareket ettiği için kendi yalnızlığının büyüleyici gücünü kaybeder.´´