Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nadir de olsa varoluşun anlamını kavrayan insanlar da vardır.
Sayfa 158 - Mavi Yayıncılık, 1. Baskı, Kasım 2002Kitabı okudu
Birbirimizle ve dünyayla öyle iç içeyiz ki hakikati, onunla ilgilenmeksizin izlemekle yetinemeyiz.
Reklam
“ Hakikati en başarılı şekilde keşfeden kişi, onunla en ufak bir ilgisi bile olmayan kişidir ! ”
İşte Varoluşun Hakikati
İşe yarayacak olan sadece yaptıkların değil, sensin! Verdiğin o emekle birlikte işe yarayacaksın. Verilen hiçbir emek asla boşa çıkmaz. Sen çabaya geç, emek ver, evren de sana cevap verir” dedi.
Şeytani ruh - eğer öyle bir şey gerçekte varsa, fiziken varoluşun doğasını iyi biliyordu : Şehvet düşkünü, açgözlü ve duyulara takıntılı olma haliydi bu kısaca.
Sayfa 302Kitabı okudu
- "Olacağımı olmak" diyorum... O ne? Üzerine gittikçe , şuur seviyemin her değişiminde, hakikati kavrayışım da değişiyor... Hakikati neyle tesbit ediyorum? başta söylediğim sözler, boş sözler değil; kendi kendine kalırsan varılacak yer hiçliktir... Bir yol var, biricik yol: "Allah Resûlünün bildirdiği yoldan imânın, aksiyonu!.."
Sayfa 174 - 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Varoluşun Hakikati- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
Reklam
“Hakikati en başarılı şekilde keşfeden kişi, onunla en ufak bir ilgisi bile olmayan kişidir! Hiç kimse güçlü duyguların kişinin algısını bozacağı gibi açık bir gerçeğin tersini savunmamaktadır.”
Varoluşçuluk, insanın hep olmakta olduğunu, yani po­tansiyel olarak krizde olduğunu kabul eden bir tavırdır. Fakat bu da umutsuzluk anlamına gelmez. Hakikati bul­mak için diyalektik bir arayışa giren ve varoluşçuluğun prototipi olan Sokrat iyimserdi. Fakat bu yaklaşım daha ziyade geçiş dönemlerinde ortaya çıkar; bir dönem kapa­nırken ve diğeri henüz açılmamışken görülür ve birey ya yersiz yurtsuz kalır ve kaybolur ya da yeni bir öz-bilinç kurmayı başarır.
Varoluşçuluk, insanın hep olmakta olduğunu, yani potansiyel olarak krizde olduğunu kabul eden bir tavırdır. Fakat bu da umutsuzluk anlamına gelmez. Hakikati bulmak için diyalektik bir arayışa giren ve varoluşçuluğun prototipi olan Sokrat iyimserdi. Fakat bu yaklaşım daha ziyade geçiş dönemlerinde ortaya çıkar; bir dönem kapanırken ve diğeri henüz açılmamışken görülür ve birey ya yersiz yurtsuz kalır ve kaybolur ya da yeni bir öz-bilinç kurmayı başarır.
*Üzgünüm yetiniyoruz*
“... birbirimizle ve dünyayla öyle iç içeyiz ki hakikati, onunla ilgilenmeksizin izlemekle yetinemeyiz.”
Reklam
İSLÂM; HER ŞEYİN HAKİKATİ...
Allah buyuruyor ki: "Allah indinde din, İslâm'dır!.." İşte imânın, işte aşkın, işte her şeyin hakikati... İmânı dinden, bu dinden; aşkı dinden, bu dinden ayırmak; bu dinin aşkını yaşamamak ne gülünç!.. Aşksız imân ve dinden bahis ne hazin!..
Sayfa 174 - 175 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Varoluşun Hakikati- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
ÖZ ARAYICISI...
- "Beni anlayan, dostumu, aşkımı, ruhumu, sebebimi anlar!" - "Dostunu, aşkını, ruhunu anlayan, seni, gâyeni anlar!" - "Ne alâ, ne alâ!.. Öyleyse hem onu, anla hem beni... Ben uçlarda ve uçurum kenarlarında dolaşmayı seven, en aykırı düşüncelerden bile düze gelen bir öz arayıcısı SİMYACI, bir SÜZGEÇ'im...
Sayfa 178 - 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Varoluşun Hakikati- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
RENGİNE BOYANDIM, SOLMAZAM ARTIK!
Her şey O'ndan, O değil... Her şey kendi derecelerinde Gayr... Gayr, gölge gibi, ama gölge onu ifâde etmiyor; gayr, ne O, ne O değil... Al sana, "olacağını olmak" düşüncesinin, varoluşun hakikati, aşkın hakikati; "ben"den kurtulmak, ben deyişin mevzuunu kaybetmesi, kendinden geçmek hakikati, solmaz renk-geçmez ân'a varmanın hakikati... Al sana, sümüklü Yunus Emre severlerinin anlamadığı, onun, hürriyetin ve aşkın mutlak hâlini ifâdesi: "Rengine boyandım, solmazam artık!"
Sayfa 175 - 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Varoluşun Hakikati- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
BİZ HER ŞEYE RAĞMEN YÜRÜYORUZ...
- "(...)Cânımın cânı ki, fikrin ve fikir adamı olmanın zevkini o duyuyordu, sadece onunla duydum!" Şu maymunlar cenneti ve insanlar cehenneminde yaşarken ne diyordu? -"Rabbim, bize ne güzel bir yol nasip ettin! Şöyle bir yol: Efsanevî bir levha halinde, sislere batmış bir dağ başına doğru ilerleyen kıvrım kıvrım bir patika örgüsü... Bu patika vaktiyle dünyanın en muazzam caddesiymiş; sonra gelen bozmuş, giden harap etmiş, en son gelenler ve gidenler de onu büsbütün tıkayıp üstünden geçilmesin diye sivriliğine cam kırıklarıyla döşemiş... Sislere batmış dağ başında, insanoğluna yekpâre ebedîlik ânında ve gerçek oluş saadetini tekeffül eden bir saray var... Fakat bizim gözümüze böyle görünen saray, yolu cam kırıklarıyla döşeyenlerin gözünde, dünya saadet ve nimetine, eşeklik hürriyet ve meziyetine mani bir zindandır. Ama topuklarımızdan saçımıza kadar kan içinde, ilerlemeye çalışıyoruz! Dağların ve kırların, köpek, çakal, sırtlan, karga, fare, domuz, ne kadar murdar hayvanı varsa üzerimize saldırıyor ; BİZ, HERŞEYE RAĞMEN YÜRÜYORUZ! "
Sayfa 179 - 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Varoluşun Hakikati- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
BİZİMKİLER HEP "GİBİ" ve MAYMUN...
- "(...) İslâm düşmanları dedim de... Bizdekiler ne kadar zavallı!.. Kendi bulundukları yerde derinliğine bir idrak sahibi olsalar, onun düzünü göstermek benim için çok kolay! Bu yüzden, cinsî serbestlikten bilmem neye kadar bir arayış cehdinin tezahürlerini gösteren Batı adamının nasipsizliğine acıyorum, mücerret idrak ölçüsüyle kıymete değer buluyorum da, bizimkilere sadece kızıyorum... Bunlar hep "gibi" ve maymun!.. Kendi toplumun içinden çıkan ve kendi toplumunun tarihi sürecini yüzyıllarca temsil etmiş olan düşünceden haberleri bile yok..."
Sayfa 178 - 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Varoluşun Hakikati- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
115 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.