Varoluşçuluk, insanın hep olmakta olduğunu, yani potansiyel olarak krizde olduğunu kabul eden bir tavırdır. Fakat bu da umutsuzluk anlamına gelmez. Hakikati bulmak için diyalektik bir arayışa giren ve varoluşçuluğun prototipi olan Sokrat iyimserdi. Fakat bu yaklaşım daha ziyade geçiş dönemlerinde ortaya çıkar; bir dönem kapanırken ve diğeri henüz açılmamışken görülür ve birey ya yersiz yurtsuz kalır ve kaybolur ya da yeni bir öz-bilinç kurmayı başarır.