Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Düşünmek
"Düşünmek,yerimizi yurdumuzu bulmak için ayağa kalkmaktır." "Allah'ın sonsuz sevgi ve merhametinin bir tezahürü olan varlık âlemi,her an O'nun varlığına şehadet eder. Düşünmek, bu şehadete katılmaktır."
Cihadın Farz-ı Ayn Olması...
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye (رَحِمَہُ اللّہُ) şöyle demiştir: "İmandan sonra din ve dünyayı ifsad eden saldırgan bir düşmanı püskürtmekten daha önde gelen bir şey yoktur." Bundan da anlaşılıyor ki ilk önce biz kelime-i şehadet getirerek eşhedü enlâilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, der, bundan sonra cihada girişiriz, ondan sonra namazı kılar, orucu tutar ve haccı yaparız. Evet, bugün Afganistan'da cihad etmek farz-ı ayndır. Cihadın farz-ı ayn oluşu Ruslar'ın Afganistan'ı işgal etmesi ile başlamamıştır. Bunun farz-ı ayn oluşu ta eski Endülüs ve yeni İspanya'nın ilk şehrinin müslümanlar tarafından kaybedilmesi ile başlamıştır. O günden itibaren bütün İslâm ümmetinin kâfirlere karşı savaşmaları farz-ı ayn olmuştur. Yani 1400'den bu yana, 1987 yılına kadar bu farziyet devam etmektedir. Tam altı yüz yıl... Cihad bu ümmete farz-ı ayndır. Fakat ümmet bu vazifesini ifa etmediğinden tümü ile günahkârdır. Çünkü bu cihad savunma cihadıdır. Yani topraklarından kâfirleri sürme Müslümanların ve püskürtme cihadıdır. Kâfirler Müslümanların herhangi bir toprağında kalmış olduğu sürece cihadın farz-ı ayn oluşu her ferdi ve bütün ümmeti ilgilendirmektedir. Bütün ümmet oturup kalsa da sen tek başına cihada giriş, kâfirlere karşı savaş, şehid ol ve kurtul! "Allah yolunda savaş. Sen ancak kendinden sorumlu tutulacaksın. İman edenleri de teşvik et..." (Nisa, 84)
Reklam
Cihadın Farz-ı Ayn Olması...
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye (رَحِمَہُ اللّہُ) şöyle demiştir: "İmandan sonra din ve dünyayı ifsad eden saldırgan bir düşmanı püskürtmekten daha önde gelen bir şey yoktur." Bundan da anlaşılıyor ki ilk önce biz kelime-i şehadet getirerek eşhedü enlâilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, der, bundan sonra cihada girişiriz, ondan sonra namazı kılar, orucu tutar ve haccı yaparız. Evet, bugün Afganistan'da cihad etmek farz-ı ayndır. Cihadın farz-ı ayn oluşu Ruslar'ın Afganistan'ı işgal etmesi ile başlamamıştır. Bunun farz-ı ayn oluşu ta eski Endülüs ve yeni İspanya'nın ilk şehrinin müslümanlar tarafından kaybedilmesi ile başlamıştır. O günden itibaren bütün İslâm ümmetinin kâfirlere karşı savaşmaları farz-ı ayn olmuştur. Yani 1400'den bu yana, 1987 yılına kadar bu farziyet devam etmektedir. Tam altı yüz yıl... Cihad bu ümmete farz-ı ayndır. Fakat ümmet bu vazifesini ifa etmediğinden tümü ile günahkârdır. Çünkü bu cihad savunma cihadıdır. Yani topraklarından kâfirleri sürme Müslümanların ve püskürtme cihadıdır. Kâfirler Müslümanların herhangi bir toprağında kalmış olduğu sürece cihadın farz-ı ayn oluşu her ferdi ve bütün ümmeti ilgilendirmektedir. Bütün ümmet oturup kalsa da sen tek başına cihada giriş, kâfirlere karşı savaş, şehid ol ve kurtul! "Allah yolunda savaş. Sen ancak kendinden sorumlu tutulacaksın. İman edenleri de teşvik et..." (Nisa, 84) Şehid Şeyh Abdullah Azzam (رَحِمَہُ اللّہُ) Tevbe Sûresi Tefsiri
Bugün 1990'larda dönemin en çıkıştaki rock gruplarından Pentagramın gitaristi iken gönüllü olarak komando olan ve Siirtte şehit olan Asteğmen Ümit YILBAR'ın şehadet yıldönümü.
Sadık dost Ebû Bekir (r.a.)
Nübüvvetten önce Ebû Bekir'in (r.a) bir çok alanda Allah Resûlü'nün (s.a.v) önünde olduğunu görüyoruz. Ama gün geliyor, Efendimiz (s.a.v), "Ben gönderilmiş son peygamberim," diyor. Bu sözü duyar duymaz Ebû Bekir (r.a), "Şehadet ederim ki sen Allah'ın kulu ve resûlüsün," diyor. Bundan dolayıdır ki Efendimiz (s.a.v), "Kime bu dini arz ettiysem çoğu düşündü, tereddüt etti, bir müddet sonra kararını açıkladı... Ama Ebû Bekir hiç tereddüt etmeden hemen kabul etti," diyecekti.
Hem bu muvakkat handa ve fâni misafirhanede ve kısa bir zamanda ve az bir ömürde, eşcar ve nebatatın elleriyle, bu kadar kıymetdar ihsanlar ve nimetler ve bu kadar fevkalâde masraflar ve ikramlar işaret belki şehadet eder ki: Misafirlerine burada böyle merhametler yapan kudretli, keremkâr Zât-ı Rahîm, bütün ettiği masrafı ve ihsanı, kendini sevdirmek ve tanıttırmak neticesinin aksiyle, yani bütün mahlukat tarafından "Bize tattırdı, fakat yedirmeden bizi i'dam etti" dememek ve dedirmemek ve saltanat-ı uluhiyetini ıskat etmemek ve nihayetsiz rahmetini inkâr etmemek ve ettirmemek ve bütün müştak dostlarını mahrumiyet cihetinde düşmanlara çevirmemek noktalarından, elbette ve her halde ebedî bir âlemde, ebedî bir memlekette, ebedî bırakacağı abdlerine, ebedî rahmet hazinelerinden, ebedî Cennetlerinde, ebedî ve Cennet'e lâyık bir surette meyvedar eşcar ve çiçekli nebatlar ihzar etmiştir. Buradakiler ise, müşterilere göstermek için nümunelerdir. (Asâ-yı Mûsa 205.sh - Risale-i Nur)
Reklam
Allah’ı Müşahede Etmek Burası müşahede alemidir, Burası Allah'ın müşahede edildiği alemdir, Allah'ı burada müşahede ettiğini farkedemeyenlere sesleniyorum; Kişi sevdiği ile beraberdir. (Hz.Muhammed) Allah bizimle beraberdir. (Hz. Muhammed) Ben Allah'ı müşahede ediyorum. (Kelime-i Şehadet) Nereye yönelirseniz Allah'ın vechini (Allah'ı) görürsünüz. (Bakara 115) O, Evvel'dir, Ahir'dir, ZAHİR'dir, Batın'dır (Hadid 3) Bu dünyada ama (kör) olan ahirette de ama (kör) olacaktır. (İsra 72) Ne zaman ama'lıktan (körlükten) kurtulacaksınız? Ne zaman Hakiki (Bilinçli, şuurlu) Müslüman olacaksınız? Ne zaman uyanacaksınız? Ben her an Allah ile beraberim ve O'nu müşahede ediyorum, Siz de her an Allah ile berabersiniz ve O'nu müşahede ediyorsunuz, Farkında mısınız?...
Okumuşlar YayıncılıkKitabı okudu
Risaletin başlangıcından itibaren davet edilecek ilk konunun akîde olması, Hz. Peygamber'in ilk adımını "Allâh'tan başka ilâh olmadığına Şehadet etmeye" davet ederek atmasını ve insanlara hak olan rablerini tanıtarak "O'ndan başka hiçbir şeye tapmamaya" çağırması, evet tüm bunlar Allâh'ın hikmeti gereğidir.
Allah'a dair bilinç sıçraması 2.si
İnsanların, gözle görünmeyen, bilinmeyen ve her şeyi yaratan olarak tanımladıkları varlık Kur'an'da "HU" (Zat) olarak tanımlanır. Onun için biz kelime-i şehadette "Ben Allah'ı müşahede ediyorum" derken, Amentüyü okurken "Amentü Billahi" (B sırrı ile Allah'a iman ediyorum) diyoruz. "B sırrı ile Allah" ifadesi "HU" anlamına gelir. "HU"nun ise hiçbir zaman görünmesi ve bilinmesi mümkün olamayacağı için "HU"ya iman edilir. Biz, görünen ve bilinen Allah'ı müşahede ettiğimiz için kelime-i şehadeti söyleyerek MÜSLÜMAN olurken, görünmeyen ve bilinmeyen, hiçbir zaman da görünmesi ve bilinmesi mümkün olmayan fakat herşeyi yoktan vareden varlığa, yani "HU"ya iman ederek MÜ'MİN oluruz. Çünkü görünen ve bilinene şehadet edilirken, görünmeyen ve bilinmeyene iman edilir.
Okumuşlar YayıncılıkKitabı okudu
günün son demleri yüreğine iyi oturmuş olacak ki, bir an duraksadı. verdiği kararı düşünerek şehadet getirircesine haykırdı! tüm sokağa karanlık gölgesini benimsetmiş, esen rüzgâra; "kral benim" demişti sanki. hızla artan kalp atışlarına yenik düşercesine bir dizinin üstüne çöktü. üzeri yerdeki çamur birikintisinde pislendi. elini havaya kaldırarak; "bitmemeli" dedi. belkide bu, diyebileceği en makbul şeydi. yaşamın bütün görkemi ve ihtişamı sadece bir rüyadan ibaretti. ve en önemlisi; kalabalıklar hep geçiciydi. kaçınılmaz olan yegâne şey şuydu; herkes bir gün yalnız kalır...
Reklam
ALLAH Rasûlü (sa), "Kim, ebeveyni müslüman olan bir yetimi himayesine alıp büyütürse, ona kesin olarak cennet vacip olur." (Ahmed) buyurmuş, (şehâdet ve orta parmaklarını yan yana getirerek) "Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette bu iki parmak gibiyiz." demiştir. (Müslim)
Bir Şehid ve Annesi...
Dedi ki; Yolun çok ürkütücü ve sonuna kadar dikenlerle dolu. Kendisinde çiçekler ve ağaçların olduğu başka bir yol tut. Cevap verdim; Ben bu yola küçüklüğümden aşık oldum. Bu yolda çiçeğim; El bombası ve misk kokumda kıvılcım ve ateş kokusudur. Nağmem mermi sesleridir telleri ise silahımdır.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.