Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz.Hasan
Hasan "güzel" demekti. Cebrail (a.s) sevgili Peygamberimize görünmüş ve buyurmuştu: ' Ey Allahın Resulü; Ali sana, Harunun kardeşi Musaya nisbeti gibidir. Sen de oğluna, Harunun oğluna koyuğu ismi ver!' Hz.Harunun oğluna koyduğu ismin Arapça karşılığı Hasan ismidir. Kendisi Efendimize (sav) insanlar içinde en çok benzeyen olduğu için "Ebu Muhammed" diye künye olarak isimlendirilmiş.
Bu makûs hikaye, ona şahitlik edecek insanüstü mahlukatta kırıcı tesirler bırakmayabilir. Zira onlar gönlünde maddeden öte yükleri kaldırabilen şu kızcağızın mukavemetini tecrübe etmek için belki de şahitliklerini sunacaklar. Fakat sen sevgili okur! Bu risalede kalbinin incineceği yerler olacağını bilerek çevir sayfaları ve tedirginlikle karşıla önüne düşen her yeni paragrafı. Çünkü okuyacakların gerçekten yaşanmış şeylerdir...
Reklam
#Câfer
"Ey yüzü taze baharım, nicesin hoşça mısın Gül yanaklıca nigârım, nicesin hoşça mısın Gam değil derd ile ben hasta ölürsem hele sen Ey benim sevgili yârim, nicesin hoşça mısın Andelib oldu gülistânına Cafer demedin Bir kez ey bülbül-i zârum, nicesin, hoşça mısın"'
Kapı YayınlarıKitabı okudu
- Demin bana yüzümün pörsümüş, tazeliğini yitirmiş olduğunu söyledin. Doğru, ben yıpranmış bir elbise gibiyim; nedeni de ne iklim, ne de iş yorgunluğu. On iki yildur içimdeki ateş, yakacak hiçbir şey bulamayınca kapalı kaldı, kendi zindanını yaktı ve söndü. On iki yil geçti, sevgili Andrey; artık bu uykudan uyanmak isteğini bile duymaz oldum. Ştolts sabırsızlandı: - Niçin kendini çıkarmadın bu bataktan? Niçin, susup oturmakta ayak direyecek yerde, kendini kurtarmadın? -Kurtarıp da nereye gidecektim sanki? - Nereye mi? Hiç değilse Volga'ya, köylülerin yanına. Orada yapılacak daha iyi şeyler var. Hayatının bir anlamı olurdu; bir amacın, bir işin olurdu; Sibirya'ya, Şitka'ya bile giderdim ben olsam.. - Sen de insana her zaman öyle çetin yollar teklif edersin ki. Hem sonra yalnız ben mi böyleyim? Mihailov, Petrov. Semyonov, Stepanov... Saymakla bitmez; bir alay insan, hepsi böyle. Oblomov'un itirafları Ştolts'a dokunmuştu. Bir şey söylemedi, içini çekti; biraz sonra: - Evet, dedi; zaman insanları değiştiriyor; ben seni bu durumda bırakmam artık, alıp götüreceğim seni.
25 Mart 1935
Benim Sevgili Aliye’m, Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma... Sonra ben sana deli gibi âşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan
Bir kuş, bir sevgili...
"Bir sevgili gittiğinde, ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir. Bir sevgili gittiğinde, altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir, Bir kuş, bir sevgili... insan kaybettikleriyle insandır"
Reklam
"Bir kuş giderken neler götürebilir ki yanında? Oysa Bir sevgili giderken pek çok şeyi alıp gitmiştir.... Utangaç ilk dokunuşları, Akşam vakti sinema çıkışında yağmura yakalandığımızdaki sarılmaları..."
gördüm ki, tutkun bir sevgili ile para karşılığı satın alınabilen bir kadın arasında ayrım yapmıyor ve sen kendini tutkuna, benliğinin bütün o israfa yatkın zenginliğiyle hiç düşünmeksizin adayabiliyorsun.
Öğrenci: Bu benim için çok şey ifade ediyor. Ramtha: Sevgili kadın, Tanrı her şey olduğuna göre, eğer seni kendisinden yaratmasaydı, başka nereden yaratacaktı? Sen Tanrı'sın. Öyleyse, Tanrı kendini neden bir ateş çukuruna atsın ve kendisi olan yaşamın bir parçası olan ve yanlış denen bir şeyi yaptığı için kendini sevmesin?
Hayatımın en muhteşem ve en zorlu yılı oldu. Her şeyin geçici olduğunu öğrendim. Anıların. Duyguların. İnsanların. Çiçeklerin. Öğrendim ki aşk fedakârlıkmış. Her şeyi feda etmek. Ve acıtmasına izin vermek. Yaralanabilir olmanın asla yanlış olmadığını gördüm çünkü hassas kalmanın çok zor olduğu bir dünyada sert olmayı seçmek kolay yol sadece. Öğrendim ki her şey ikilikler içinde. Ölüm ve yaşam. Keder ve neşe. Tuz ve şeker. Sen ve ben. Evrenin dengesi bu. Çok canımın yandığı ama çok iyi yaşadığım bir yıl oldu. Yabancılarla dost oldum. Dostlarıma yabancılaştım. Naneli ve damla çikolatalı dondurmanın her şeye iyi geldiğini fark ettim. Ve baktım ki her acıda annemin kolları yok sarılabileceğim. O sıcak enerjiye odaklanmayı öğrenmeliyiz. Daima. Kollarımız ve bacaklarımızı ona batırıp dünyaya sevgili olmalıyız. Çünkü birbirimize nazik olmayı öğrenemezsek nasıl en çaresiz yanmıza nazik davranırız.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Bihruze...
“Ey sevgili! Hayalin gözümde, ismin dilimde, sarayın kalbimde... Peki, ama nereye kayboldun?!. Gözlerim seni arıyor, hâlbuki gözbebeğimdesin; kalbim seni özlüyor, hâlbuki bağrımın içindesin. Kaybolup gittin desem kalbim beni doğrulamıyor. Çünkü sen onun içinde bir sır gibi kaldın, hiçbir yere ayrılmadın. Yok, gitmedin, hep yanımdasın desem, gözüm beni yalanlayacak. Şimdi doğru ile yalan arasında şaşkın kalakaldım. Bir kelebek rüyası mıdır gördüğüm? Eğer öyle ise kelebek senden yana kanatlarını çırpıyor. O halde, gönlümdeki yangına şahitlik ederek şu alevlerin içinde gülümseyen, şu gözyaşıma yansıyan hayalin ne vakit kelebeğe hakikat olacak? Ateş ile su arasında kalan hasretim ne vakit dinecek? Neredesin, kiminlesin, n’eylersin bilsem!..”
Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Aliye'ye Mektuplar
Sen istediğin kadar "Ben güzel değilim" diye yaz, benim için dünyanın en güzel ve sevgili kadınısın.
Hz. Aişe, sevgili Peygamberimizi çok kıskanırmış hem de çok severmiş. Sürekli Efendimiz'e; "Beni seviyor musun?" diye sorarmış. Zira sen de bilirsin ki kadının en temel duygusal ve zihinsel gereksinimi sevilmektir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.