Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Salih Bozok...
Saat 9'u 25 geç... Matem halindeki Dolmabahçe Sarayı tek el silah sesiyle irkildi. Sedef kabzalı Smith Wesson'ın namlusundan çıkan mermi, adeta çığlık gibi koridorları dolaştı. Koştular hemen alt kata ... Kanlar içinde yerde yatıyordu. Kalbine dayamış, tetiğe basmıştı. Salih Bozok... Mustafa Kemal' in yaveriydi.
Sayfa 449 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Eli ve Haham Nissim, dua etmek için yan odaya götürüldüler. Haham Nissim, Eli Cohen'i canlı olarak gören son Yahudi'ydi. Yıllar sonra Halep'teki Yahudilerin vakfında sekreter olan Yitzhak Pardes o gece yaşanan dramatik olayı Nissim'in kendisine aktardığı kadarıyla şöyle anlatıyor: "Halep'teki Yahudilere ait bir vakfın
Reklam
Naziler / Mossad ve Aile.
Mecid, Kamil'i eski bir Alman diplomatı Von Hentke'yle tanıştırdı. Von Hentke Alman Dışişleri Bakanlığının Orta Doğu Masası Müdürlüğü görevinde bulunmuş ve şimdi Suudi Arabistan'da siyasi danışmanlık yapıyordu. Dışişleri Bakan­lığındaki görevi icabı Von Hentke birçok Arap ülkesini ziyaret etmişti. Ne zaman Orta Doğu'ya gelse
Ekim 1964'ün başında Eli Cohen İsrail'e gitmek üzere Paris'e hareket etti. İsrail'e gitme nedeni Nadia idi. Nadia hamileydi ve doğumda kocasının yanında olmasını istemişti. Paris'te Arjantin pasaportunu teslim edip, İsrail pasaportunu aldı. Kıyafetlerinden Suriye etiketlerini kopardı, Nadia ve iki kızına hediyeler aldı ve
Alois Brunner - Rademacher
Güvenlik nedenlerinden dolayı, İsrail'deki amirleri [Yoske Yariv (Dan), Gedelia Halef ve Şimon Someh (Samaan)] Eli Cohen'e iki hafta boyunca maniple cihazını kullanmamasını söylemişti. İlk günlerde Eli verilen talimata uydu. Ancak beklenmeyen bir hadise cihazı kullanmaya zorladı 1 Aralık 1964 tarihinde Kamil ve tüccar arkadaşı Kamil El
Baba, Eve dönüyorum, Milano-Cenevre trenindeyim. Pencerenin dışındaki hareketli manzara gri ve yeşil. Beton ve yollar ne­ deniyle gri, ayrıca bugün gri bir gün de ondan - sanki gök­yüzü işinden ayrılmış ve hiçbir şey yapmak istemiyor. (bu­ gün 1 Mayıs!) .. Yeşil, ferah yeşil çünkü baharın rengi . . .
Sayfa 50 - Metis yayınları 2020Kitabı okudu
Reklam
Atsız ile nasıl tanıştım?
Pek çok kimse gibi ben de, Nihal Atsız adını ilk defa 1944 yılının Mayıs ayında duydum. Ancak o yılın o ayında ben hem mesleki hayatım, hem özel hayatım bakımından çok meşgul bir insandım. Gazetelerin ancak manşetlerine göz atabiliyordum. Bu manşetlerde o sırada sık sık Sabahattin Ali ile Nihal Atsız adları geçiyordu. Bu iki insan arasındaki
DSP Azınlık Hükümetinin kuruluşundan yaklaşık bir ay sonra, seçimlerden ise yaklaşık bir ay önce Öcalan'ın yakalanması ve bu olayı bir basın toplantısıyla Ecevit'in kamuoyuna duyurması, seçim sürecine girilmiş siyasi ortamda DSP'yi ön plana çıkardı. (...) Seçim sürecinde öne çıkan diğer parti ise MHP oldu. Yeni ve genç lideriyle
Sayfa 250Kitabı okudu
RUDOLF HESS'İN KAÇIŞI 10 Mayıs akşamı, Rudolf Hess'in bir Messerschmitt Bf 110 avcı uçağına binerek kendi başına İskoçya'ya uçtuğunu bildiren ilk rapor, Dr.Schmidt'in anlattığına göre, "sanki Berghof'a bomba düşmüş . gibi" Hitler'i çarptı. General Keitel, Führer'in o sırada büyük çalış­ma odasında
Nedense ananın uzun zamandır hiç aklına getirmediği bir aşağılanma olayı, bütün canlılığıyla gözlerinin önünde canlanmıştı: Ölen kocası bir gece geç saatlerde, zilzurna sarhoş eve gelmiş, onu kolundan tutup öfkeyle yere fırlatmış ve tekmeler savurarak, "Defol git, pislik! Bıktım senden!" diye bağırmıştı. Kendisini tekmelerden koruyabilmek için o zaman iki yaşında olan oğlunu kolundan çekerek diz çökmüş, çocuğu kendine kalkan gibi siper etmiş, çocuk ise korkudan çırpınarak ağlamıştı. Mihail kükreyen sesiyle, "Defol!" diye avaz avaz bağırıyordu. Pelagiya yerinden sıçrayıp kendini mutfağa atmış, üzerine bir gömlek geçirdiği gibi, çocuğu da şalına sararak, yalınayak dışarı fırlamıştı. Serin 1 Mayıs gecesiydi. Sokağın çamuru soğuk soğuk ayaklarına yapışıp parmaklarının arasına doluyor, çocuk ise hâlâ ağlayıp çırpınıyordu. Onu bağrına basıp korku içinde sokaklarda dolaşmış ve ninni söylemişti. Ortalık ağarmaya başlayınca, birilerinin kendisini böyle yarı çıplak halde görmesinden çekinerek bataklığa doğru gitmiş ve bir kavak ağacının dibine oturmuştu. İri iri açtığı gözlerini karanlıklara dikmiş bir halde, uzun zaman ninni söyleyerek çocuğunu ve kırık yüreğini uyutmaya çalışmıştı. Bir ara tepesinden geçip uzaklara uçan kara bir kuş onu korkuyla yerinden fırlatmış, soğuktan ve korkudan titreyerek, yeni aşağılanmalar ve dayakların kendini beklediği dehşet yuvasına dönmüştü.
Reklam
Babam Bekir Berk Ertuğrul Hakan Berk BEKİR BERK’İN ilk eşinden oğlu, Ertuğrul Hakan Berk’tir. O da babası gibi bir avukat. Balıkesir Barosunda görev yapıyor. Hakan Berk, babasıyla ilgili hatıra, bilgi ve belgeler konusunda bize yardımlarda bulundu. Bize gönderdiği hatıralarda, ilk kez duyacağınız ilginç anekdotlar da var. Oğlunun kaleminden Bekir
Osman Yüksel’in Tutuklanması Sabahaddin Ali ile Nihal Atsız arasındaki dava devam ederken milliyetçi gençler Ankara garında toplanıp buradan Ulus’a yürümüştür. Ertesi gün sabah galeyana gelen milliyetçi gençlerin gözünü korkutmak amacıyla Said Bilgiç, Said Sadi, Osman Yüksel ve Ahmet Ellezoğlu sorgulanmak üzere emniyete götürülmüştür. Bu gençler
12 Eylül'den evvelki terör ortamından dolayı televizyonda, radyoda devamlı olarak o günlerin siyasi liderleri suçlanırken bir şeyin adeta gizlenmeye çalışıldığı dikkat çekiyor. Kimdi o günlerin Genelkurmay Başkanı? Kim olacak 12 Eylül askeridarbesinin lideri Kenan Evren. Kimdi o günlerin kuvvet komutanları? Kim olacak 12 Eylül darbecileri,
Sayfa 361Kitabı okudu
MÜNEVVER ANDAÇ NÂZIM HİKMET 1. 'Saklı Su' Nâzım Hikmet'in dayısı Mustafa Celalettin Bey'in kızı olan Münevver Hanım; 1917'de Sofya'da doğar. Annesi Gabriel, Marsilyalı bir Fransız'dır. Babası Mustafa Celalettin Bey, Fransa'da öğrenimini yaparken Gabriel'le tanışıp evlenmiştir. Münevver Hanım,
Devam
NAZIM HIKMET'İN DAVALARI • I. 1925 ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİ DAVASI 15 yıl 4 Mart 1925'te Meclis'ten Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılır. Hükümete büyük yetkiler veren bu yasa, geçicidir; ancak olağanüstü yargı organları olarak İstiklal Mahkemeleri'nin kurulmasını sağlar. İstanbul'da yayımlanan "Tevhid-i Efkâr",
Devam
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.