William Lawrence Shirer, Nazi Almanyası'nın Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü adlı kitabı yazarı olan bir Amerikalı gazeteci, savaş muhabiri ve tarihçi. Başlangıçta Chicago Tribune için bir muhabir olarak çalıştı.
Bir sürü pezevenk, katil, homoseksüel, alkolik ve şantajcı bir sığınağa girer gibi partiye girmişlerdi. Hitler, işine yaradıkları sürece ahlakî durumlarını boş veriyordu.
Ağustos ne okurum hakkında hiç bir tasarım yok ... sürüye uygun adım ilerlediğim için (salgın sürecinde )sürekli benimle birlikte gezen şarkımı ekliyorum buraya youtu.be/ZwbAEmBD-O0
(kendi gözüme yumruk atasım da yok değil hani ) ..
madde iki Ağustos benim büyüme ayım yani Aslanların doğum günü dönemi :)) bu sebeple de kafamda
Eğer siz de tarihi; hele hele büyük kırılma dönemlerinde sıradan halkın yaşadıklarını benim gibi tanıklarının dilinden okumayı seviyorsanız, Shirer’in 1934-1941 yılları arası Nazi yönetimi altında Berlin’de yaşadıklarını günü gününe aktaran bu kitabı seversiniz.
Shirer, 1934-1941 yılları arası CBS adına Berlin’de görev yapan ve radyoculuğa bir
Amerikalı bir gazeteci ve savaş muhabiri olan William Shirer, üç cilt olarak kaleme aldığı bu serinin ilk kitabı olan "Nazi İmparatorluğu - Doğuş" adlı eserinde, Hitler'in dünyaya gelişi ve yaşam öyküsünü ele alarak başlıyor işe.
Küçük yaşlardan itibaren hırslı ve savaşçı bir yapıya sahip olan Adolf, bilindiği gibi güzel sanatlar
Bu öyle bir kitap ki bir süre sonra Hitler Röehm Goebbels ya da Keitel en mahrem sırlarını bildiğiniz kırk yıldır tanıdığınız insanlara dönüşüyor. Bir insan hakkında olumsuz içerikli de olsa bu denli 'yatak odası' bilgisine sahip olmak ister istemez bir yakınlık yaratabilir. Bunu belirtmeliyim.
Kitabın yazarı dönemin Almanyasında görevli bir gazeteci. Bunun sonucu birçok tarihi olay hakkında kendi izlenimleri de mevcut. Bu da kitabı zenginleştiriyor bence. Kimisi bu durumu objektifliğe aykırı bulmuş. Katılmıyorum.
Kitabın Hitler'in ortaya çıkışından 1938 yılına kadar olan tarihsel dönemin anlatıldığı bu ilk cildinde sürekli tekrarlanan temel bir tez var: Hitler en başından beri buydu. Dönemsel stratejik yalanlar söylemiş bile olsa temel amacını hiç gizlemedi. Dolayısıyla Hitler tek suçlu değildi. Alman toplumu da dönemin Büyük Devletleri de belli ölçekte suçlu. Çünkü Hitler kader değildi. Yaşanması engellenebilirdi. Kitap bunu iddia ediyor. Ve bu yazıklanmayı size de sürekli aksettiriyor. Elbette tartışmalı. Hitler'in, dönemin Almanyası için kaçınılmaz bir durak olduğunu söyleyenler de var. Her ikisi de belli doğrular içeriyor.
Detaylar dedim en başta. Bunun sebebi de savaş sonu ele geçirilen belgeler. Bu denli hacimli olmasını da buna borçlu zaten. Kitabın yazarı bu belgelere ulaşmış ve dönemi de bizzat yaşamış biri olarak bu kitabı yazmaya karar veriyor. Ama aşırı detay okuyucu için yorucu olabiliyor. Nitekim diğer ciltlere geçmeden önce ara verdim. Çünkü biraz sıkıldım Goebbels Hitler ve diğerlerinden. Ama er geç döneceğim.