Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne zormuş insanın sevildiğini sanması. Tırnaklarıyla kazıdığı bir aşkta, tırnak kadar değerinin olmaması... Ben aşkı, kıracağını bile bile kalbini sevdiğine vermek ve bundan hiç gocunmamak olarak bildim. Uğruna ölünebilecek yaşamlar bulmalı ve sırf bunun için bile yaşamayı göze almalıydım. Aldım! Tek taraflı sevdim. Boşluktaki yanımı da ona verdim. Gözlerindeki sığınakta, kendimi kalbimden astım. '' Denize aşık olanlar gel-git'ine katlanır.'' dedim. Gitti ama gelmedi. Bir adım bile yaklaşmadı bana, hep uzakların yakını oldu. Yokluğum belki hatırlanır dedim uzak yerlerden. Ama sevilmeyen hatırlanmıyor, gerçekten yitirilmeden. İnsan neler öğreniyor yaşarken. Mesela aşk acısı kalpte oluşuyor ama asıl yarayı ruh alıyor. Yani sonunda her şarkı bitiyor ama hiçbir şarkı ölmüyor.
Mevlana
VERDİM CANIMI GİTTİ Nerde bir topluluk görürsen, tellal, hiç durma, bağır: Kaçan bir kul gördünüz mü ey insanlar, de, tertemiz kokan bir kul gördünüz mü, ay parçası bir yüzü var, baştan başa fitne.
Reklam
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
166 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Normalde bu tarz kitapları okumak pek tercihim değildir. Fakat paylaşılan alıntılar dikkatimi çektiği için okumaya karar verdim. Medya, iletişim, propaganda, politika, flört, yalanlar, iç güdü ve renkler hakkında bilmediğimiz ve sık kullanıldığı halde fark edemediklerimizi anlatan ve verdiği nükteli örneklerle eğlendiren bu kitap çok hoşuma gitti. İlk defa bu türdeki bir kitabı hiç sıkılmadan okudum. Tavsiye ederim
Dikkat Vücudunuz Konuşuyor
Dikkat Vücudunuz KonuşuyorAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 20094,027 okunma
Bir defasında Kate sekiz ve ben beş yaşındayken kavga etmiş ve artık aynı odayı paylaşmak istemediğimiz kararına varmıştık. Ancak evimizin büyüklüğü ve diğer odada da Jesse’nin yaşadığı göz önüne alındığında gidecek başka yerimiz yoktu. O yüzden daha büyük ve akıllı olan Kate, odayı ikiye bölmeye karar verdi. "Hangi tarafı istiyorsun?"
Benim penceremin önündeki dala bir serçe kondu ve benimle konuşmak istedi, ben de üşenmeden ona ıslık çalarak cevap verdim, o da tekrar 'çirip' diye bana evet dedi, ben ona -iouououuu- deyince ne cevap vereceğini bilmediği için başını eğdi, tüylerini kabarttı ve... uçtu gitti -ama onun gitmesinde ben mi suçluydum yoksa donmuş, kalın bir solucan gördüğü için mi gitti bilmiyorum ve eğer dönmezse bunu nasıl öğrenebileceğim? Onun için pencerenin camına karşı tekrar ıslık çalıp onu bekleyeceğim ve onun hayatta olduğunu umut edeceğim!
Sayfa 286Kitabı okudu
Reklam
348 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
"Yaratıcı" kitabı çok beğendiğim distopyalardan biri oldu. Yazarın yarattığı dünya oldukça iyiydi. İnsanların yaşadığı dünyanın adı Arras... Bu dünyada nedense erkekler bir adım daha önde... Mesela kitabın bir yerinde kadınların tavuk eti yerken erkeklere kırmızı et verildiğini duyunca fecii sinir olmuştum. Bu dünyada erkekler kadar
Yaratıcı
YaratıcıGennifer Albin · Dex Yayınevi · 201357 okunma
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Nezih bi topluluk sofradaydı… “Götünün kılıyım” diyen Şafak Sezer, açılımcı akiller Hülya Koçyiğit ve Orhan Gencebay, eşiyle birlikte Ak Saray’ı ziyarete giden Demet Akalın, “Akp’ye oy verdim, hayranım” diyen Acun Ilıcalı, Akp iftarında ezan okuyan Mustafa Ceceli, Tayyip Erdoğan’a “ak yürekler seninle” diye şarkı yapan Doğuş, çakma dombıracı Uğur
Reklam
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.