Camdaki Kız okuyunca hemen yazarın bir çok eserini listeme aldım. Sade ve akıcı anlatımı sayesinde kitaba virgül koyamıyorsunuz. Hiç sıkılmadan keyifle okudum. Betimlemeler öyle özgün ve güzel ki, olayları olduğu gibi, o an orada yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Karakterler günlük hayatta her an karşınıza çıkacak
Yıl 1998..
Portekizli yazar Jose Saramago Nobel edebiyat ödülünü alır..
Yazarın en önemli özelliği eserlerinde nokta ve virgül dışında noktalama işareti kullanmadan kendine has bir anlatım tekniği bizlere sunması.
*
Bu eserdede aynı anlatım tarzını kullanmış.
Açıkcası pek etkilenmedim.
Anlatımı kısa ve basit.(Küçük Prens tarzında)
Bilinmeyen bir adadan ziyade keşfedilmemiş benliğimizin hikâyesi ana konumuz.
Keyifli okumalar...
Sen çıkmadın
çıkardılar karşıma seni!
...
Sen bu kavgada,
bir nokta bile değil,
bir küçük, eğri virgül,
bir zavallı vesilesin!...
Ben, kızabilirmiyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim
adetim değildir
bir posta tatarına
bir emir kuluna
sövmek
efendisine kızıp
uşağını dövmek!
Nazım Hikmet
Distopik bir eser olan Körlük kitabında verilen alt mesajlar okuyucaya çok güzel bir şekilde verilmekle birlikte, her mesajın gerçekliği karşısında mevcut modern! hayat düzenimizi sorgularken buldum kendimi. Kitap hepimizin hayatında bir defa olsun düşünmüş olduğumuz, Peki ya kör olsaydım ne yapardım? sorusunun cevabını daha da doğrusu cevaplarını
"-Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük,
-Gören körler mi,
-Gördüğü halde görmeyen körler.
Öncelkile kitabın içeriğinden bahsedecek olursam; nasıl, nerden, neden bulaştığı bilinmeyen bir beyaz perde yada dehşet olarak adlandırabileceğimiz bir körlük salgını başlıyor. Bu felakte yakalanan insanlar karantinaya alınıyor ve bir yurda
Selamlar :)
Baya zamandır düzenli şekilde şiir okumamıştım kafiye veya anlam içeren şiirler ararken Makiler'e rastladım kafiye, nokta, virgül yok ama anlam bol bol var hatta o kadar anlamlı ki her satırını alıntı olarak eklemek istedim her konuya her üslupla yaklaşan bir şiir Cemal Süreya'nın dediği gibi "O miğfer, o su, o güvercin... Daha ne diyeyim... Zarı atıyorum"
Aşk, çocuk, ırkçılık, savaş, barış, anne sevgisi, doğaya verilen zarar, hayvanlar, tabiat... Yeter mi? Daha sayayım mı? Evet, bunların hepsi 60 sayfada toplanmış sayfalarda yazım kurallarına uyulmasını beklemeyin kendisi neden nokta kullanmadığını çok güzel bir şekilde açıklamış bence
"Nokta
Tepeden inme
Sonradan görme
Son verir
Yazının özgürlüğüne"
Daha fazla uzatmak istemem okuyun, anlayın ben de Sunaya bir noktasız inceleme feda olsun dedim :)
Akın var, güneşe akın
Sunay'ın zaptı yakın - diyerek incelemeyi bitiriyor ve Sunayla tanışmama vesile olan arkadaşımı buradan öpüyorum, çok teşekkürler :D
Ülkemizde çok yanlış bir düşünce yapısı var: "Çocuk bakmak tecrübe işidir, okuyarak izleyerek öğrenemezsin"
50 yaş üstü bir grupla bile konuşurken çocukluktan kalma travmasını anlatıyor ve sesinin titrediğini görüyorum.
Kimisinin 5 çocuğu var ve 5.si gerçekten tam yetişmiş, çünkü artık nasıl yetiştireceğimizi biliyoruz diyorlar.
Yaşamış olduğumuz bu zorlu süreçte, bize ayna tutan bir konuya sahip "Körlük" kitabımız. Okurken sürekli içinde bulunduğumuz durum ile kıyasladım olayları.
Ve çok kez şükrettim..
Yazarımızın kendine has tarzı ilk görüşte ortaya koyuyor kendini. Kitabı daha okumadan sayfalara şöyle bir göz gezdirdiğinizde zor geçecek diye
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ilk hikayem ile sizlerleyim..
"Kadıköy"
...Modaya doğru yürümeye başladım… Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda, kapkara bulutlarla göz göze geldim, yağmur damlaları yavaş yavaş suratıma doğru damlıyorken bir anda nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım, o anda ne düşündüm tam olarak