Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- Uygarlığın beşiğini düşün mesela? - Sivas 'ı mı? -Mezopotamya -He, biliyorum orayı ya, şey değil mi o, Niğde'nin başkenti? - Yuhh başkenti mi?! -Kazasi?
Ruhunu azgın ihtiraslardan kurtarmak için, insan fukaralığa katlanmakta duraksayacak mı yani? O halde ilk önce gerekli olan, mal mülk edinilmesi değil de, asıl felsefeye, yanına yolluk bile almadan varması gerek insanın.Demek öyle ha! He şeyin tamam olacak da, bir de bilge mi olmak isteyeceksin? Demek felsefe senin hayatta edindiğin son gerecin, deyim yerindeyse, son ekin olacak öyle mi? Sen bir varlık edindin ya, bir de felsefe yapmağa başla bakalım- Çünkü artık pek çok mal mülk edindiğini nerden bileceksin?- Baktın ki bir şeyin yok, her şeyden önce, mal edinmenin çarelerini araştır! Diyorsun ki: "Öyle ama gerekli şeyler eksik olacak!" Önce gerekli şeyler eksik olamaz. Çünkü doğa çok az şey ister, bilge de doğaya uydurur kendini, ama dayanılmaz zorunluklar çökerse üstüne, hayatın dışına atlıyacak hemen, ve kendi kendine yük olmaktan kurtulacak bilge.
Reklam
- Seni anlayamıyorum. - Eh, olur ya, belki gerçekten de anlayamıyorsun, he!
He­ men ardından her günkü anlatısına geçiyor. Bu, Nietzsche'nin ölümü. Tanrıyı yadsıdığı için, Tanrının Nietzsche'yi cezalandır­dığını, onun çıldırarak öldüğünü anlatıyor: — Oturağından pisliğini alıp yedi. Son an bağırdı (kendisi de bağırıyor ve sahnedeki bir tiyatro oyucusunu oynuyor): — Bana rahibi getirin! Ama artık geç kalmıştı. Tanrı onu kendi katına almadı, Tanrı onu cezalandırdı. Her gün bir ders süren bu dinsel konulardan sonra Goet- he'nin şiirlerine geçiyoruz: "Tüm zirvelerde sessizlik, Tek bir ağaç bile solumuyor, Kuşlar ormanda susuyor, Biraz daha bekle, Yakında sen de gömüleceksin sessizliğe..." — Nedir burada "sessizliğe gömülmek?" — Ölüm sevgili şivester. — Evet. Ölüm. İnsanın Tanrı'sına kavuşması. O en kutsal an... Tanrı'ya ulaşılan en kutsal an. Varoluşun tek gerçek anı... Ölüm. Tanrı’yla birleşme...
Yürüyor, şarkı söylüyordum, çünkü mutlu olduğumda ben de, bir dostu ya da iyi bir tanıdığı olmayan, o neşeli anında neşesini paylaşacak kimsesi bulunmayan he insan gibi kendi kendime bir şeyler mırıldanırım.
Sayfa 8 - iş bankası ve kültür yayınlarıKitabı okudu
he
dağın içinde ne var ki güm güm öter ya senin içinde ne var ferhâd
Reklam
Bütün insanlar aynıdır. Ne aşağılayıcı bir düşünce! İnsanları aşağılarken kendini de aşağılayan bir düşünce, öylesine gurursuz ve her türlü çabayı öylesine yok edici ki.. Marksizm , işçilerin üstünlüğünü savunur; hepsinin aynı olduğunu söylemez. Demokrasi, bireyin onurunu savunur: Hepsinin aynı olduğunu söylemez. Sadece bir maraba: "He ya! Hava bile atsa, diğerleriyle aynı," der ancak. Neden "aynı" diyor. "Üstün" diyemez mi? Köle zihniyetinin intikamı!
Sayfa 113
Hiddet “Dalgası”
Öfkenin kökeni, "savaş ya da kaç' tepkisinin 'savaş' yanında olduğundan, Zillmann'ın öfkeyi körükleyen genel nedenlerden birinin tehlike hissi olduğunu saptaması pek de şaşırtıcı değildir. Tehlike işaretini veren şey; adaletsiz ya da kaba davranışlara maruz kalmak, hakarete uğramak veya aşağılanmak, önemli bir hedefe doğru ilerlerken
Sayfa 94 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.