Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siz, aşık olanın ayakları yerden kesilir, dersiniz ya, bu böyledir çünkü aşk yeryüzüne ait bir şey değildir. Göğe aittir. Ulu, yüce, gözlerin erişemediği bir aleme aittir, oradan gelir. İşte ben, onun için aşık olmak istiyorum. Yere ve yeryüzüne ait şeyler bazen kalbimi incitiyor ve onları yerde bırakıp gitmek istiyorum. Gövdem yeryüzünde kalsın, ama kalbim, ruhum göğe yükselsin.
Sayfa 136
Allah, başkaldır ya kulum demiş ve insan onun cennetine başkaldırmış. Allah, başkaldır ya kulum demiş, insanların bir kısmı başkaldırmış. Onlar Allah indinde mutlu kişiler olmuşlar, bir kısmı, yani çoğunluğu Allah’ın emrine uymamış, Allah onlara cehennemini vermiş. İnsan kendine, kendi yüreğine, kendi korkusuna toptan başkaldırmadıkça, insan soyu bundan da beter olacak, aşağılanacak, zulüm, korku iliklerine işleyecek, insanlıktan çıkacak, bir solucandan da mutsuz olacak. Solucanın gözü yok, kulağı, ağzı, dili yok, insanın var. İnsan soyu başkaldırmayı, yemek, içmek, yaşamak, uyumak, çocuk yapmak gibi bir yaşama biçimi yapmazsa bugünden de bin beter olacak, içi boşalacak, duymayı, düşünmeyi, sevmeyi, sevişmeyi, dostluğu, arkadaşlığı, göğün, yerin, kurdun, kuşun, akarsuyun, tanyerindeki ışığın, yürekteki sıcaklığını unutacak. Allah buyurdu ki ben sizi yarattım ki başkaldırasınız, siz beni dinlemediniz, önce kendinize, sonra başka insanlara, sonra her şeye, her şeye boyun eğdiniz, ne buldunuz, ne öğrendinizse, ne yarattınızsa hepsi boyun eğme üzerine oldu. Ve boyun eğdiniz, ve boyun eğdiniz, ve boyun eğdiniz, boyun eğmeyi, yemek yemek, su içmek, sevişmek gibi bir yaşam biçimi yaptınız. Ve de öldünüz. Ve de solucandan beter oldunuz. Daha da olacaksınız...
Reklam
"Her şeyin illa da bir amacı olacak diye bir şey yok, sanki evren bir makineymiş de her parçasının faydalı bir işlevi varmış gibi konuşuyorsunuz siz de. Madem öyle, bir galaksinin işlevi nedir? Hayatımızın bir amacı olup olmadığını bilmiyorum, bunun bir önemi olduğunu da sanmıyorum açıkçası. Asıl önemli olan bütünün içinde bir parça olmamız. Bir kumaşın içindeki iplik ya da kırdaki bir ot sapı gibi. O nasıl öylece varsa, biz de öylece varız. Bizim yaptıklarımız, çimenleri yalayıp geçen rüzgara benziyor."
"Keder fena halde bulaşıcıdır. Tek başına rakı içilmiş bir masadan da kapabilirsiniz, yıllarca kullanılmayı beklemiş bir kurşunkalemden ya da pencere kenarında annesinin yolunu gözleyen küçük bir çocuktan da...uzun zamandır tanıdığınız, her haline alışkın olduğunuz bir dosttan beteri yoktur keder bulaştırma konusunda. Hiç olmadı kahkahasına sıkıştırır, siz de tatlı tatlı çekersiniz içinize. Kederin dillendirilemeyenidir en zehirlisi. O zaman ne girdiğiniz odaya sığarsınız, ne de giydiğiniz kazağa."
"Hanımlar, beyler, eğer biz homo economicus olmayı becerebilsek, hiçbir hükümet, hiçbir rejim, iç ya da dış baskı bizi kişi başına geliri on bin dolarlık ülke olmaktan alıkoyamaz. Zamanındagöç edip dünyanın en gözde toprak parçasına kurulmuşuz. Bir elimiz dağda, bir elimiz denizde, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz ardımızda. Bir müşkülümüz
Sayfa 327Kitabı okudu
Ya siz, Nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat? Nasıldı Öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.