Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Padişah basına sürekli müdahale ederdi;
Hoşuna gitmeyen kişilere gazete çıkarma izni vermez, yazarlarını işten attırır ya da sürgün ve hapisle cezalandırırken kendisini sürekli öven Sabah gibi gazeteleri altına boğardı. Ayrıca gazetelerin hisselerini ele geçirerek, muhalif yayınların önünü tamamen kesmiş olurdu. Sadece bununla da yetinmez, yabancı gazetelere de aleyhindeki yayınları kesmeleri için epeyce para öderdi. Viyana'da Korrespondans ve Paris'te Oriyent adlı gazeteleri çıkarttırmıştı.
Ateşkes sonrasında İstanbul'daki siyasi çevrelerde en çok tartışılan konu, Osmanlı Devleti'nin Filipinler gibi, Amerikan mandasına sokularak varlığını koruması ve buna karşı İngilizci kesimin Ingiliz mandası tezini savunmaları olmuştur. Her ikisi de Hilafet ve saltanatın yabancı güçlerin kontrolü altına gireceğini adeta fark etmek istememişlerdir. Amerikancılar, bu ülkenin sömürgeci olamayacağı geri kalmış toplumları eğiteceği ve -herhalde- Hilafetin gücünden yararlanmaya kalkışmayacağı kanısındaydılar. Said Molla'nın öncülüğünü yaptığı İngiliz Muhipleri Cemiyeti ile Alemdar gazetesinin yayınları, kurtuluşu İngilizlere "Mısır gibi" teslim olmakta buluyorlardı. Hilafetin ve saltanatın gücünü İngilizlere sunuyorlardı. Bu politikanın arkasında Sultan Vahdettin ve Sadrazamı Damat Ferid de vardı.
Sayfa 53 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Savaş sırasında, hassas bilgilerin düşman eline geçmesini önlemek ya da ülke içindeki nüfusu moral bozacak haberlerden korumak için hükümetler genel olarak kamuoyunun bilgiye erişimini kısıtlar ve sansür uygular. Almanya 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal ettikten sonra Nazi rejimi halkın dışardan bilgi almasını önlemek için oldukça sert tedbirler uygulamaya başladı. Alman hükümeti vatandaşlarının yabancı yayınları dinlemesini yasakladı ve bunu ceza gerektiren bir suç ilan etti. Alman mahkemeleri düşman radyo istasyonlarından toplanmış haberleri yayanlara hapis, hatta ölüm cezası verebilecek yetkiye sahipti.
Ecnebi Necmiye
Onun gibi kaç kişi vardı böyle yabancı yayınları takip edebilen? Necmiye görünmenin değil, gerçekten kişiliğini geliştirmenin derdindeydi. En azından durumun böyle olduğunu sık sık hatırlatıyordu kendine.
Büyücüler ve büyücülük
Kur'an'da büyücülükle ilgili ayet: Bakara Suresi, 102. ayet: "Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar şeytanların söylediklerine tabi oldular. Halbuki Süleyman kâfir olmadı (açıklaması: büyü yapmadı ve ona inanmadı). Lakin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri (büyü ilmini) ve Babil'de Harut ile Marut'a
Sayfa 209 - Kaynak yayınlarıKitabı okudu
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 22 Ekim 2015'te vefat eden yazar Çetin Altan için de bir başsağlığı mesajı yayımladı. Oğlu, Ahmet Altan'ın yönettiği T araf gazetesinin Bal­yoz ve Ergenekon kumpas davalarıyla ilgili yayınları, birçok as­kerin tutuklanmasına zemin hazırlamıştı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın taziye göndermesi pek anlaşılamadı.Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı, dünyanın bilim insanı ola­rak kabul ettiği, kitapları birçok yabancı dile çevrilen Profesör Doktor Yaşar Nuri Öztürk, 22 Haziran 2016'da vefat etti. Ge­nelkurmay Başkanlığı herhangi bir taziye mesajı göndermedi.
Reklam
Hiç yabancı değil bu cümleler...
… “ Milli Savunma Bakanlığı'nın yayınladığı kitap, dergi, broşür ve yayınları gözden geçiriyor ve günlük gazetelere birer birer bakıyorum; fakat Filistin kahramanları hakkında bir tek cümle bile göremiyorum. Günlerdir Mısır'da yayınlanan dergi ve gazeteleri satır satır, sayfa sayfa çevirip okuyorum ama Filistin kahramanları hakkında bir tek küçük habere bile rastlamıyorum. Arkalarında boynu bükük öksüz çocuklar, kimsesiz dul kadınlar ve bağrı yanık, gözü yaşlı anneler bırakan Filistin kahramanları için hiç kimse, bir tek kelime bile yazmıyor, Islâm için ve İslâm'ın mukaddes toprakları için canlarını seve seve feda eden bu kahramanlar hakkında hiç kimse, bir tek kelime bile söz etmiyor!.. Evet, Filistin kahramanları için yapılan ve söylenilen hiç bir şey yok! Mısır'da, onların anısına bir tek işarete bile rastlamadım!” …
_Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Üzülme, kızma, sadece anla. İnsanlara kahkahalarla gülmek ya da nefret duymak yerine onları anlamak için çaba sarf ettim. _Tutkulardan kurtulup özgürleşmek için, eylemlerimizin gerçek nedenlerini anlamalıyız. Anlamak, onları dönüştürür. _Aklın kılavuzluğunda yaşayan insan başkasının kendisine olan nefretine,
Örneğin Celal Bayar, 10 aralık 1936 tarihli “Yüksek Başvekâlet”e başlıklı raporunda şöyle der: “Doğu illeri bizim rejimimize gelinceye kadar kati bir tarzda hâkimiyetimiz altına girmemiştir. Geçmiş hükûmetler, halk üzerindeki hâkimiyetlerini ağalar ve şeyhler vasıtasıyla yürütmek istemişlerdir. Ağalar ve şeyhler soyduklarının bir kısmını hükûmet erkânına vermek suretiyle müşterek idarei maslahat devri yaşanmıştır. Şark’ta bugün için dahi tamamen yerleştiğimiz iddia olunamaz. İstinat edeceğimiz en mühim kuvvet, ordumuz ve jandarmamızdır. Bu iki mühim kuvvetin inzibatî ve modern zihniyetle idaresi karşısında iftihar duymamak kabil değildir. Doğu illerinde hâkimiyet ve idare bakımından göze çarpan bariz bir hakikat vardır: Şeyh Said ve Ağrı isyanlarından sonra Türklük ve Kürtlük ihtirası karşılıklı şahlanmıştır. İsyan edenleri tenkil etmek için şiddetin manası anlaşılır ve yerindedir. İsyandan sonra, fark gözetmeksizin idare etmek de, bundan ayrı ve mutedil bir sistemdir. Hariçten sokulmaya çalışılan politikanın muzır cereyanlarını kırmak ve yurttaşları anavatana bağlamak için devamlı çalışmak ister. Kendilerine, yabancı bir unsur oldukları resmî ağızlardan da ifade edildiği takdirde, bizim için elde edilecek netice, bir aksülamelden ibaret olabilir. Bugün Kürt diye bir kısım vatandaşlar okutturulmamak ve devlet işlerine karıştırılmamak isteniliyor. Ve daha doğrusu bu kısım vatandaşlar hakkında ne gibi bir sistem takip edileceği idare memurlarınca vazıh olarak bilinmiyor.” ( Celal Bayar, Başbakanlık Dönemi, 1937-1939, Nurşen Mazıcı, Der Yayınları, s. 159-160.)
Sayfa 599Kitabı okudu
151 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.