Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnanna/İştar'ın hikayesi aslında bir "kendi kendini tanrıça yapma" hikayesidir. Eski Tanrılardan yani On İkinci Geze gen' den gelen ilk astronotlardan biri ya da en azından onlardan birinin ilk doğan kızı olmamasına rağmen; yine de en üst rütbe ye yükselmeyi başarmış ve sonunda On İkiler Panteonundaki tanrılardan biri olmuştur. Bu noktaya gelebilmek için İnanna kurnazlığını ve güzelliğini acımasızlıkla birleştirmişti; o, hem savaş tanrıçası hem de aşıkları arasında tanrılar kadar insanlara da yer veren aşk tanrıçasıdır. Ve gerçek bir ölüm ve yeniden dirilme olayının tam merkezinde yer almıştır.
Morita terapisinin dört aşaması
1. Tecrit ve dinlenme 2. Işık ergoterapisi: Bu aşamada hasta düşünceleri ve hisleriyle ilgili günlük tutmaktadır. Dışarı çıkar, duada yürüyüş ve nefes egzersizleri yapar, bahçe ile ilgilenir, resim çizme ya da boyama gibi basit etkinliklerde bulunur. Terapisti dışına biriyle konuşması hala yasaktır. 3. Ergoterapi: bu aşamada hastanın fiziksel hareket gerektiren işler yapması gerekir. Morita hastalarını odun kesmeye dağlara götürmeyi sever. Ek olarak yazı yazma, boyama, seramik yapma gibi etkinliklerde dahil edilir. Hasta bu aşamada diğer kişilerle sadece uğraştığı görevlerle ilgili konuşabilir. 4. Sosyal yaşama ve gerçek dünyaya geri dönme: hasta hastaneden ayrılır ve sosyal yaşama yeniden kazandırılır.
Reklam
6.cilt
1515. Ebû Mûsâ radıyallahu anh şöyle dedi: - Ey Allah'ın Resûlü! Hangi müslüman en üstündür? diye sordum. - "Dilinden ve elinden müslümanların emniyette olduğu kimse" cevabını verdi. Buhârî, Îmân 4, 5, Rikak 26; Müslim, Îmân 64, 65. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 2; Tirimizî, Kıyâmet 52, Îmân 12; Nesâî, Îmân 8, 9, 11. Açıklamalar
Sedef'in evvelce de bahsettiği Amerika'da doktora yapma konusu Alper'e hem cazip hem ürkütücü geliyordu. Boğaziçi'ne başvururken kabul alacağına dair hiç umudu olmadığından, şimdi orada öğrenci olmayı başarınca kendini yeterince gerçekleştirmiş hissediyor, Amerika'nın olanakları güzel hayaller kurdursa da bu hayallerin hakikat duvarı ile çarpışıp tuzla buz olacağına inanıyordu. Hangi gerçeklik hayali kırmazdı ki? Bir yandan gitgide boğucu bir hal alan politik atmosferin, hükümetin yaşam tarzına müdahale girişimlerinin onlar gibileri belirli mahallelere sıkışmaya hatta ülkeyi terk etmeye mecbur kıldığını kabul ediyor, lakin bir yandan da bu kaçışların çözüm olmadığını düşünüyordu. Ne yapacağına karar vermenin zorluğu ile yüzleştikçe de konformist bir yaklaşımla aslında hayatının yolunda olduğunu, ülkenin de bu günleri atlatacağını kuruyordu. "Biraz daha dayanırsak... Böyle gitmez..." diye düşünüyor, hatta iktidar değiştiğinde, tarih derslerinde bolca işittiği, okuduğu 2. Meşrutiyet, Cumhuriyet'in ilanı, 68 ya da bizzat şahit olduğu Gezi gibi özgürlük ve liberalizm deşarjlanna doyacağını hayal ediyordu. Gidenler de koşarak geri dönecekti o zaman.
Sayfa 186 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
Evimizde Peynir Yapabiliriz
Evde peynir yapmak, eskiden zevkle yapılan bir zanaat idi.. Bu günün teknolojisi ile, iletişimi ile ve yeni şeyler yapma fikirleri ile ev yapımı ürünler uzun zamandır yapılmaz oldu ve unutuldu. Ancak bu gün marketlerde ve alışveriş merkezlerinde beğenimize arz edilen fabrikasyon peynirlerde ortaya çıkan maya skandalları, dinine bağlı Müslüman tüketicileri zor durumda bırakmış bulunmaktadır. Sitemize gelen, çözüm soran, çare arayan yüzlerce mesaj bu sıkıntılı durumu açıkça ortaya koymaktadır. Muhatap olmak istediğimiz peynir ve maya firmaları ya cevap vermiyorlar, ya da cevapları tatmin edici olamıyor. Peynir üretiminde hayvan şirdeni ithal, hayvan mayası ithal, mikrobiyel maya veya enzimler ithal.
Sevgili çocuğum, sevdiğin kadından, işlediğin bir suç için af dilemekten Tanrı korusun seni! Hele sevgilinden, en çok ondan; ne kadar suçlu olursan ol! Kadınlar öyledir ki birader, dertleri şeytan başına, hiç değilse bunları bilirim ben! Hele birine, "Suçluyum, kusura bakma, affet!" demeye kalk, sitemlerinden soluk alamazsın! İçtenlikle, kolayca affetmez, paçavraya çevirir seni, olmamış şeyleri de hesaplaşmaya katar, her şeyi toplar, bir şeycik unutmaz, kendinden ekler ve ondan sonra bağışlar seni. En iyisi bile böyledir, en iyisi! Kıyıda bucakta ne kalmışsa kazıya kazıya toplar, kafana boca eder. Hepsinde, hayatı onlarsız mümkün görmediğimiz şu meleklerde var bu canavarlık! Bak şeker kardeşim, sana açıkça ve kısaca söyleyeyim: Kendini bilen her erkek, şu ya da bu kadına kulluk etmeli, inancım böyle, inancım değil de duyuşum bu. Erkek yüce gönüllü olmalı; erkek bununla lekelenmez! Büyük kahramanlar, Sezar bile lekelenmez. Gene de af dilemeye kalkma; asla, hiçbir nedenle yapma bunu.
Sayfa 791 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
...insanları bir fikri tanımlayamadıkları sürece onu anlayamayacaklarını düşünmeye sevk eden yaygın bir yanlış anlamadır; burada insanlar fikirlerin fikirlerle tanımlandığını, eğer bir tanım herhangi bir anlam taşıyacaksa bunun zaten mutlaka anlaşılmış olması gerektiğini unutmaktadırlar. Görünen o ki insanlar felsefe yapmaya başladıklarında, tanıdık ve sıradan olan her şeyi unutmaya özen gösteriyorlar, yoksa tanımlama yapmanın, çözümleme yapma bakımından imkânsız olduğu bir noktada, kırmızıya ya da başka herhangi bir renge karşı aşinalıkları bir fikrin nasıl anlaşılır olabileceğini onlara gösterebilir.
Türk Gençliği dikkatli okuyunuz
Mustafa Kemal Atatürk Tini Bir Türk'te Bedenlendi Kimde mi? Onu yaşayarak göreceksiniz. İlim her çağda bir Türk'e gelir herkes ondan faydalanır.
Evlilik de bunun gibidir. Şu an için uyumlu olduğunuz birini bulmak yetmez. Bulduğunuz kişiyi uzun süreli bir sözleşme imzalayarak güvenceye almak istersiniz. Kendinizi bile bile o insanla birlikte ıssız adaya koyarsınız ve böylece bir daha yalnız kalma ya da tercih yapma yükünü omuzlarınızda hissetmezsiniz.
Pdf
''Hata yapma ya da başkalarını mutsuz etme kastı olmadan da hata yapılabilir ve üzüntü verilebilir. Düşüncesizlik, başka insanların duygularına karşı dikkatsizlik, kararsızlık da aynı işi görür.''
Reklam
Hiçbir öğreti olmadan, bir yerlerden okumadan ve bir başkasından duymadan sadece kendi sesimizle var ettiğimiz ve sadece kendi içimizden duyduklarımızla öğrenmemizi ister asıl olanı. "Nasıl ahlaklı kalınabilir?" Bunu bulmamızı ister o bizden. Yap ya da yapma denildiği için değil yapılması ya da yapılmaması gerektiğini önce kendi içimizdeki cevherden bilmemizin, kendimizi bulmamızın ve sonrasında da buna göre davranmamızın yoludur onu yolu.
sürç-i lisan
allah’ım, ey kafa dengi allah’ım espri anlayışına sığınaraktan yazıyorum ölüp yanına geldiğimde, bu şiir başıma iş açmasın n’olur rahman’sın, rezzak’sın, muğni’sin, canımın içisin zerre yalanım varsa mürted olayım gerekirse berbat olayım vaktin malikisin, ezelin öncesi, ebedin sonrası ey sistematiğine tav olduğum, sen ki rızkınla ne bolsun bu sene
" 'Bir şey yapmak zorundayız.' Bugünlerde sanki herkesin dilinde bu cümle var, zamanımızın resmi olmayan sloganı. Ayrıca neredeyse hiç kimse, bir şey yapma gerektiğini söylemek dışında bir şey yapmıyor. Ya ne yapacağımızı bilmiyoruz ya da bir şey yapmak istemiyoruz. Bunun yerine savaş meydanında sendeleyip duruyor, nişan almadan kurusıkı atıp duruyoruz..."
Sayfa 146 - Siren YayınlarıKitabı okudu
Somatoform rahatsızlıklar, bireyin hbbi bir durumla açık­lanamayan gerçek fiziksel şikayetlerden yakındığı bir tür ruhsal bozukluktur. Bir rahatsızlığa somatoform bozukluk tanısı konulabilmesi için belli kriterler vardır: 1. Fiziksel semptomlar, bir hbbi durumun, ilaç kullanı­ mının ya da başka bir ruhsal rahatsızlığın sonucu ola­ maz. 2. Tanı,
Sayfa 311Kitabı okudu
Çocuğa hata yapma özgürlüğü verdikten sonra o hata yapınca ona kızmak ya da yargılamak sahtekârlıktır.
Sayfa 140Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.