Dest-bûsi ârzusiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
Günümüz Türkçesi:
Dostlarım! Eğer (sevgilinin) elini öpmek arzusuyla ölürsem toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin.
~Fuzûlî
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su
Günümüz Türkçesi:
Yaralı gönül senin okunun (ok temrenine benzeyen kirpiklerinin) sözünü korka korka söyler. (Nitekim) Yarası olan suyu ihtiyatla, çekine çekine içer.
~Fuzûlî
Yare nişandır tenine erlerin
Mevtse son rütbesidir askerin
*Yara nişandır tenine erlerin
Ölümse son rütbesidir askerin*
Sayfa 98Kitabı okudu
Merhaba Ey Sevgili!..
♡♡♡
Merhaba ey kalbimizde tek intizar!
Hoş geldin ezel ikliminden..
Şerefe boğdun, mest eyledin fani yuvamızı. Faniler adedince, zerreler adedince Merhaba Yâr! Merhaba ey kalbimizdeki yangına medar!
Herkesin var bir sevdası. Herkeste bir gönül yarası. Her kalbin derinliklerinde biri yatar. Her kalp kendini bir yâre bağlar. Vallahi Sensin bize tek
Yar gönlünü bilmiyorsan
Varıp gönül almıyorsan
Yare içten gülmüyorsan
Her ne giyersen çul gelir
Yâre küstahâne dil arz etti dağ- ı sineyi
Ateşin pirâhen oldu germi-i haclet bana
Gönül, sevgiliye göğsündeki yarayı küstahça sundu
Utancın sıcaklığı bana ateşten gömlek oldu.
Sayfa 46 - İthaki Yayınları - 2. Baskı, Mart 2022, İstanbulKitabı okudu
Kesretin ardında gizli olan vahdet, vahdet-i vücud...
Haluk İpekten, Fuzulî'nin Su Kasidesi'nin aşağıdaki beynini şu şekilde açıklamıştır:
Men lebün müştâkıyem zühhâd Kevser tâlibi
Nitekim meslek mey içmek hoş gelir hûş-yâre su
"Ben sevgilinin dudağına susamışım, sofular ise Kevser isterler. Tıpkı sarhoşa içki içmek, ayık olana da su içmek hoş geleceği gibi."
"Men-mest, leb-mey; zühhâd-huşyâr; Kevser-su; müretteb leff ü neşir. Nitekim meste mey içmek..:İrsâl-i mesel sanatı yapılmış.
Müştâk, şevk kelimesinden gelir. Şevk; arzu, heves, aşk ve aynı zamanda hararet, ışık anlamındadır. Müştâk, hararetle isteyen, çok susayan demektir. Fuzulî burada şeriatten ayrılmış, küfre düşmüş görünüyor. İçki cennetteki Kevser'e tercih edilmiş. Aslında beyti tasavvufî anlamıyla açıklamak gerekir: Kevser: Çokluk, kalabalık nesil, Cennet'te bir ırmağın adı ve Kur'an'ın 108. suresinin adıdır. Kevser, çokluk anlamında kesrettir. Leb ise, teklik, vahdettir. Mey, ilahî aşktır. Fuzulî, bu beytinde, zâhidler dünyaya ait olan şeylerin, yani kesretin peşindedirler. "Ben ise dudak, mey, yani ilahî aşkı istiyorum. Vahdete ve fenâfillaha ulaşmak istiyorum" diyor.
Sayfa 371 - Şule Yayınları, Temmuz, 2017.
• Ay ışığı da bir gün böyle efkâra düşer
Alıngan yüreğine onulmaz yâre düşer
Hani o düşman gibi ok attığı bedenim
Kim bilir nerde kalır, hangi diyare düşer
Yâre gidin turnalar..
Sen nasılsın? Günlerin nasıl geçiyor? Eğleniyor musun? Nerelere gidip kimlerle görüşüyorsun? Bana Ankara'ya dair haberler verirsen memnun olurum.
Sayfa 112 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz...
Sayfa 59Kitabı okudu
Yüzün Gibi Bir Gül Açmaz
Suya virsin bağbân gülzarı zahmet çekmesin
Yüzün gibi açmaz virse min gülzâre su
...
Dest bûsi arzusuyla ger ölürsem a dostlar
Kûze eylen toprağum sunun onunla yâre su.
(Fuzûli)
Sayfa 35Kitabı okudu
Diyorlar ki: Zülfü yâre dokunma
Dokunmazsam vicdanıma dokunur
Bir yerde bir yanlış gördüğüm zaman
Sessiz kalmak irfanıma dokunur
Acıdan kıvranan hasta gibi
Yokluktan sızlayan yoksul gibi
Benim de umduğum onlar gibi
Ölümden ağır gönül yarası
Pinhandır söylenmez bu herkese
Acı defîne, halka gülümse
Artık umudum kalmadı yâre
Ölümden ağır gönül yarası
İpe doğru giderken tut beni
Sil yaşımı söndür ateşimi
Hıçkırıklarımı duymadın belli
Ölümden ağır gönül yarası
Hıçkırıklarla vardım kütüğe
Baktım bir etrafıma son kere
Baltayı tutan zarif ellere
Ölümden ağır gönül yarası