Bir döksem derdimi denizler taşar
Anlatsam yargıca, yargıç da şaşar
Hakkımı istesem ölmüşsün derler
Vergiye salgıya bu ölü yaşar
İsterse bulunur kitapta yeri
Hazret-i Isa’yı gösterir diri
Bu sözü söyleyen sorulsa dersin
Yaşarken yaşamaz garibin biri
Burhan Abi, beraat kararı alacağımızdan emindi. Neden sonra yeniden salona alındık. Yargıçlar yerlerini aldılar. Gözlerinin içi gülüyordu, hatta biri bana göz kırptı. Uzun bir konuşmadan sonra yargıç, "... BERAATINA," dedi. Tarih, 31 Mart 1982 idi.
Aslına bakılırsa normal sağlıklı insanlarda süperego, insaflı ve iyi kalpli bir yargıçtır. Sırasında ayıplar, kimi zaman suçlar ve kınar ama çoğunlukla uyarır. Amacı ego'yu kusursuz, eksiksiz, yetkin kılmaktır. Ne var ki iyi kalpli bir yargıç olmayı amaçlayarak doğan bu yapı, kimilerinde ölüm fermanı vermekten kaçınmayan acımasız bir yargıca da dönüşebilir. İşte nevrotiklerin ve depresif karakterdeki kişilerin süperego'su, bu türden acımasız, katı ve hiçbir biçimde esnetilemeyen taş kalpli bir yargıçtır. Özellikle değişik nedenlerden dolayı aşağılık duyguları kalıcı bir komplekse dönüşmüş kişilerde süperego sürekli olarak ego'yu rezil bir esir, aciz bir böcek... gibi görür ve ondan adeta tiksinir. İd'in etkisinden sıyrılamayan beceriksiz ego'yu sürekli azarlayan süperego, insana yaşamı zindan eder. Kimi ağır stres koşullarında bu tür süperego, ego'nun yok olmasını ister ve intihara kalkışmasına davetiye çıkarır.
Zaman akıp gider. Onun sayesinde, öncelikle yaşarız, bu da demek oluyor ki, sanık ve yargıç oluruz. Sonra, ölürüz ve bizi tanımış olanlarla birlikte birkaç sene daha kalırız; ancak çabucak bir başka değişiklik olur: Ölüler yaşlı ölülere dönüşür, kimse onları hatırlamaz artık, hiçlikte yitip giderler; yalnızca bazıları, çok çok nadiren, isimlerini hafızalarda bırakırlar ancak bunlar da, yaşamış tüm şahitlerinden, tüm gerçek anılardan yoksun kalmış olarak kuklaya dönüşürler...