Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Efendimiz (s.a.v.)'e ilk iman edenlerin yaşlarını hatırlayalım. Hz. Ali (r.a.) 10 yaşında. Abdullah bin Ömer (r.a.) Ubeyde b. Cerrah (r.a.) 13 yaşındalar. Ukbe bin Amir (r.a.) 14 yaşında. Cabir bir Abdullah (r.a.) ve Zeyd bin Harise (r.a.) 15 yaşındalar. Abdullah bin Mes'ud (r.a.), Habbab bin Eret (r.a.) ve Zübeyr bin Avvam (r.a.) 16 yaşındalar. Daha niceleri 17 yaşında, 18 yaşında, 19 yaşında, 22 yaşındalar. Üç tanesi de 25 ila 31 yaş arasındalar. Biz küçüğüz demiyor arıyorlar, hakikati, doğruyu arıyorlar. Doğruluğun dostluğunu arıyorlar. Efendimiz (s.a.v.) bu sahabilerle İslamiyet'i bina ediyor. Bütün dünyaya yayıyor. İki milyar insana ulaşıyor. Tarihler boyunca, asırlar boyunca. Şu gençlerin omuzları üzerinde büyüyor. Demiyorlar ki ben on yaşında çocuğum benden ne olur? Ben on dört yaşında delikanlıyım benden ne olur demiyor. Peygamber niye benimle konuşsun, benimle bir şey yapsın demiyor.
Sayfa 126Kitabı okudu
Hayata Dönüş Operasyonu
"Ben öldükten sonra, gömmeden önce battaniyeye sarar mısın oğlum," demişti bir gün babam. "Niye baba?" "Soğuktur şimdi oğlum, toprağın altı sonuçta. Üşürüm ... Sonra, börtü böcek." "Ne fark eder öldükten sonra," diyemedim tabi ki. "Olur baba. Bunları düşünme Allah aşkına," dedim yavaşça. Lakin, içimde bir battaniye haberinin sızısı kalmıştı. Babamın insanı şaşırtan bir saflıkla istediği battaniyeyi 19 Aralık 2000 günü, Bayrampaşa Cezaevinin koğuşunda günlerdir ölüme yatan genç insanlara attılar. Bakın ne anlatıyor yıllar sonra, o katliama katılan askerlerden biri: "Koğuşta yangın çıktıktan sonra yardım isteyenlere 'sizi kurtarmak için yaş battaniyeler atıyoruz, bunlara sarılın ve kendinizi koruyun,' diyerek battaniye attık. Fakat battaniyelere su değil, benzin ve tiner dökülmüştü. Battaniyeye sarılanlar daha çabuk yanıyordu."
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Bu liste önemli! ;)))
Âşık Olunan Kişide Hangi Özellikler Aranmalıdır? Bunun için şu sorulara cevap arayın: 1. Aşkıma lâyık mı? 2. Deneyimli bir insan mı?
Allah belanızı versin!
Çocuğu cinselliğin nesnesi haline getirmek insanlığın en yaygın kabul ettiği sapkınlıklardan birisiydi. Ciddi anlamda tedavi gerektiren bir hastalıktı. Pedofili (sübyancılık) parafilisi (cinsel sapkınlığı) olarak isimlendirilen bu sapkınlık internet ile hem yaygınlık kazanmış ve hem de zihinlerdeki olumsuz anlamında ciddi yumuşamalar yaşanmıştır. Dünyada çocuk pornografisi milyon dolarla ifade edilen bir iş sahası konumundadır. ABD'de pornografi endüstrisinin yüzde 7'sinin çocuk pornosuyla ilgili olduğu, 300.000 ila 600.000 arasında 16 yaşından küçük çocuğun bu amaçla kullanıldığı düşünülmektedir. Çocuk pornog- rafisi içerikli sitelerin % 40'ı ABD merkezlidir. İnternetteki çocuk pornografisi cirosunun yaklaşık 3 milyon dolar civarında olduğu, farklı ülkelere dağılmış 300 bin kişinin websitelerinden kredi kartı kullanarak çocuk pornografisi görüntüleri satın aldığı belirtilmektedir. Çocuk pornografisi içerikli site sayısı da hızla artmaktadır, 1998 yılında 3267 iken 2004 yılında 106.119'e çıkmıştır. İngiltere'de 2005 yılında yayınlanan bir rapora göre 2004'te ele geçirilen çocuk pornosu materyali 17 bin iken 2005 yılında yüzde 40 artışla 25 bini bulmuştur. 2004 yılında çocuk pornosu içerikli 3348 siteye erişim engellenirken, 2005 yılında erişimi engellenen site sayısı %75 artarak 6000'i geçmiştir. 2001 yılında polisin Amerika'da yapılan operasyonlarda ele geçen pornografik materyalin %83'ünde 6-12 yaş arasındaki çocuklar, %39'ünde 3-5 yaş arasındaki çocuklar, %19'unda ise 3 yaşın altındaki çocukların yer aldığı görülmüştür.
Sayfa 285 - Açılım Kitap
"Gök ve yer onların ardından ağlamadı, onlara mühlet de verilmedi." (ed-Duhân, 44/29). Hiyeroglif metinlerinde: "Diyarlar senin için yas tutar, sen sıhhatle uyanan olduğun için; Tanrılardan daha büyük olduğun için gökler ve yer senin için ağlar.” Bu hiyeroglif metni 19. yüzyılın başlarında çözüldü, o zamana kadar ölü bir dil ve ölü bir alfabede yazılmış bir metin olarak kaldı. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) bu metni bilmesi imkânsızdır. Oysa Kur'an, direkt bu metne cevap vermiştir. Bu mucize iddiasında doğa olayına muhalefet yoktur. Bu, hiç kimsenin yapamayacağı bir olgu da değildir. Çünkü bugün hiyeroglifler okunur ve ulaşılır olduktan sonra her yazar, bu metinlere atıfla cevap verebilir. Ancak bunun Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde yapılması mucizedir.
Sayfa 140 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
23 nisan çocuk bayramı: bu bayramda kutlanan 23 nisan 1920’de ankara’da tbmm’nin açılmasıdır.bayram atatürk tarafından çocuklara armağan edilmiştir. 19 mayıs gençlik ve spor bayramı:19 mayıs 1919,genç bir osmanlı generali olan mustafa kemal’in kurtuluş savaşını başlatmak için samsun’a ayak basmasıdır.gençlere armağan edilmiştir.bu bayramı gençlik ve spor bayramı yapanlar bunu “sağlıklı akıl sağlıklı vücutta bulunur” düşüncesine dayanarak yapmışlardır. 30 ağustos zafer bayramı:büyük taaruzun kazanılmasıdır. 29 ekim cumhuriyet bayramı:29 ekim 1923’te cumhuriyet yönetiminin ilan edilmesidir. 10 kasım ise, bir bayram değil,bir yas günüdür.
Sayfa 187Kitabı okudu
Sonra tabii ne olduysa, oralar bulanık, büyümenin sancıları, yalnızlık özlemi, hayallerin örtüşmemesi vesaire derken, yokuş aşağı yuvarlanmaya başladı her şey. Birkaç kıskançlık krizi, birkaç günden bir haftaya uzayan küslükler. Freni patlamış kamyon gibiydi ilişkimiz. Her şeyi önüne kattı. Beni devirdi, onu yıktı geçti. “Ben gidiyorum” dedim bir sabah, her şeyi bıraktım, gittim. Uzağa, yalnız kalmanın dibine vuracak, kendi kendime konuşmaya başlayacak, “Deliriyorum ben galiba” diyecek kadar uzağa. Birkaç kırık mektup dolandı aramızda. Gece yarıları ağlaya zırlaya yazıldı, zarflara kondu, aksi istikametlerden yola çıktı. Vardığı yerde hüznü beşe katladı. Mektup zor iş. Hele içine fotoğraflar iliştirilmişse, çekilecek dert değil. Vapurun kenarında oturmuşuz gönderdiği fotoğrafların birinde, kolunu omzuma atmış, 19 yaş sırıtışımızla, adaya gidiyoruz…
Hayata Dönüş Operasyonu Diye Bunlarda oldu Bu Ülkede...
19 Ara­lık 2000 günü, Bayrampaşa Cezaevinin koğuşunda günler­dir ölüme yatan genç insanlara attılar. Bakın ne anlatıyor yıl­lar sonra, o katliama katılan askerlerden biri: "Koğuşta yangın çıktıktan sonra yardım isteyenlere 'sizi kurtarmak için yaş battaniyeler atıyoruz, bunlara sarılın ve kendinizi koruyun,' diyerek battaniye attık. Fakat battaniye­lere su değil, benzin ve tiner dökülmüştü. Battaniyeye sarı­lanlar daha çabuk yanıyordu." On iki yıldır bu ülkenin ciğerlerinde yanmış insan etinin kokusu tütüyor. Dozerle yıkılmış cezaevi duvarının önünde, "Hepimizi yaktılar," diye bağıran kız kardeşimin sesi, bir "palemsest" gibi, yeni bir şeyler yazmak için açtığınız her sayfasında hayatınızın, karşınıza çıkacak. Ya görmezden ge­lir, sürdürürsünüz ölüm uykunuzu, ya da yüzleşir, hesabını verirsiniz bu utancın.
Sayfa 103 - İletişim Yayınları / 10. Baskı 2016, lstanbulKitabı okudu
397 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.