Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüm kadınlar bilinçlenene kadar mücadeleye devam!!!
Mor Çatı’nın ve diğer kadın sığınaklarının kurulmasından, medyanın femi­nizmle ve kadın haklarıyla ilgili yayınlarının artmasından, kadınların şiddet ve türleri konusunda bilgilendirilmesinden bu yana kadınlar, kendi yaşamlarını ken­dilerinin şekillendirebileceklerinin farkına vararak, soludukları her nefeste, bir öncekinden daha fazla bilinçleniyorlar. Mor Çatı’ya birkaç kez başvurmuş her kadın ilk ya da ikinci ya da üçüncü ya da ... başvurularındaki kadın değil artık. Kadınlar, Mor Çatı’ya başvurduktan sonra hukuksal ve bireysel haklarını öğreniyorlar. Utanç duygusundan kurtulmuş, özgüvenini kazanmış, alternatif yaşam biçimlerinden haberdar olmuş, şiddet ve türleri konusunda bilgilendi­rilmiş, bilinçlenmiş, çalışıp, geçimini sağlayabilen, başkalarıyla arasına sınır koymasını ve “hayır” demesini başarabilen, gerekirse boşanan ya da evine döndükten sonra şiddeti aynı yoğunlukta ya da hiç yaşamayan kadınlar. Hayatını kontrol etme hakkı olduğunu öğrenen ve geleceğe umutla bakan kadınlar.
Devlet; adalet (bir şeyi olması gerektiği gibi yapmak ), liyakat( üstlenilen görevin hak edilmesi), ehliyet (yeterlik), emanet(güven ) ve meşveret (danışma) ilkeleri ile yönetilir. Cemaat ya da tarikat yapılarının kendinden olanları kayırdığı, olmayanlara ise yaşam hakkı tanımadığı bir anlayışla değil.
Sayfa 454
Reklam
Her şeye rağmen sadece bir yaşam hakkı adaletsizliğin kendisidir.
Neredeyse kırkına gelmiş bir adam, hâlâ ırkçıysa, hâlâ faşistse; liberal ekonomiyi sömürüp dalavereyle muazzam servetler yığıyorsa; her gün yalan söylemeyi hakkı sayıyor ve her gün ağız değiştiriyorsa, kadınlara toplumda yer vermeye yanaşmıyorsa; 1400 yıl önceki yaşam biçimini özlüyorsa; kendi dininden ve soyundan olmayanları kıtır kıtır kesmeye hazırsa; asıl amacı demokrasiden işine geldiği kadarı yararlanıp, sonra demokrasiyi ortadan kaldırmaksa; bizler demokrasi adına böyle bir adama neden hoşgörü gösterelim?
*Hayaller, hayaller…*
“İnsanların (benim) gücünün günün ancak ilk yarısına yettiğini keşfediyorum yine. Elimde olsa, “yarım gün yaşam” projesini icat ederdim. Günün ikinci yarısında birinci yarısının yorgunluğunu atmak her insanın hakkı olmalı. Bu ütopya hakkında sadece bir iki dakika fantezi kuruyorum ve yüreğim ısınıveriyor.”
Her sabah kalkıp yıkanıp giyinmek insanlara verilmiş bir lanet sanki. O andan itibaren, gün yeni başladığı halde, o gün olacak olmayacak Her şeye karşı isteksizlik hissetmeye de hakkı var insanın. Düşünsenize, tüm yaşam böyle. Kaç kez kalktık, yıkandık, giyindik, peki, ne için?
Reklam
...iskambil oyununun ahlak bozucu bir etkisi vardır. Bilindiği gibi bu oyunun püf noktası, her adımda, her yolla ve her kurnazlıkla, ötekinin elindekini kazanmaktır. Ama oyundaki böyle davranma alışkanlığı kök salar, pratik yaşama da uzanır ve insan yavaş yavaş ikili ilişkilerde de böyle davranmaya başlar ve yasal olarak izni olduğu anda, eline geçen her avantajı kullanma hakkı olduğunu düşünür.
Sayfa 24 - Is bankasiKitabı okudu
Hayatı asla haketmeyen bilinçsiz bireylere yaşam hakkı tanınmamak kötü bir davranış mahiyetinde değerlendirilemez.
"Hayır, sevgili Fro, birlikte yaşam kime, hangi zümreden, hangi kökenden, hangi meslekten hangi insanlara ait olursa olsun, neresinden bakarsak bakalım, sürdüğü müddetçe zorlu, doğası itibariyle acılı, aynı zamanda bildiğimiz gibi en anlaşılır, en dehşet verici doğa kanıtıdır. Fakat en büyük işkence bile alışkanlığa dönüşüyor, demiş Konrad, ve böylece birlikte yaşayanlar, birlikte bitkisel hayat sürenler gitgide birlikte yaşamlarına, birlikte sürdükleri bitkisel hayata ve bizzat kendilerinin doğa işkencesine hizmet amacıyla doğanın aracı olarak yaratıp birlikte katlandıkları ortak işkenceye alışıyar ve en sonunda bu alışkanlığa da alışıyorlar. İdeal birlikte yaşam denilen şey bir yalanmış, ideal birlikte yaşam denilen şey olmadığı için de kimsenin böylesine hakkı yokmuş, bir evliliğe girmek, bir arkadaşlığa girmek gibiymiş, çifte umutsuzluk ve çifte sürgün halini tamamen bilinçli olarak üstlenmek, yalnızlık arafından birliktelik cehennemine girmek. Ve birliktelik konusunda tamamen susmak."
Sayfa 117 - Yapı Kredi Yayınları, Çeviren - Esen Tezel, 2015Kitabı okudu
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yazarları özellikle iki kişiden etkilenmiştir. Bunlardan birincisi John Locke'tu. Locke'un Two Treaties of Government kitabı, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin kaynaklarından biridir. Locke, devletin en yüce görevinin, her insanın hakkı olan yaşam, özgürlük ve mülkiyeti korumak olduğunu söylemiştir. İkincisi ise Jean-Jacques Rousseau'ydu. Onun toplumsal sözleşme teorisi bildirgenin yazarlarını oldukça etkilemiştir. Nitekim Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin ikinci paragrafı Rousseau'nun tezinin neredeyse kelimesi kelimesine yazılması bunu göstermektedir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.