Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür Hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerim- den. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp ağır yükler aldığı zamanın derin dehlizlerine. Bakıyorum, umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa, gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa?
Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere, paslı demirler parlak gümüşlere, yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden; Lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde. Lale başıma taç ve ben ona muhtaç. İstanbul toprağına düşmeyince bir lale renge durmaz yaprağı, gülümsemez çiçeği. Bâkir kâselerinde demlenmiş düşler getirir lale hayatımıza ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına. Kapa gözlerini ve dinle saki, bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!.. İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu, laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir. Rüzgârları toplayan, hüzünler ağlar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir başında ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde..
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
Sadece yorgunluk degil sevinç de, solgunlaşmasını önleyecek yoğunluğu geri kazanabilmek için dinlenmeye ihtiyaç duyar. Geriye şu soru kalıyor: Mübah mıdır bu, zor zamanlarda her şeye rağmen yaşama sevinci duyabilir miyiz? Tam da o zaman değilse, ne zaman duyacağız ki? Yoksa her şeyi idare edebilmemizi sağlayan o güçleri nereden edinebiliriz ki?
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün
Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa?
Nereden, diye sordu yüreğine, nereden alıyorsun bu sevinci, neşeyi? Beni işte öylesine rahatlatan o uzun, o güzel uykudan mı? Ağzımdan çıkan Om sözcüğünden mi yoksa? Kaçmamdan, kaçışımın tamamlanmasından, sonunda yine özgürlüğe kavuşmamdan ve gök kubbesinin altında bir çocuk gibi duruyor olmamdan mı? Oh, kaçıp kurtulmak, özgürlüğe kavuşmuş olmak ne hoş! Ne kadar temiz, ne kadar güzel buradaki hava! Ne rahat solunabiliyor! Kaçıp geldiğim yerde her şey merhem kokuyordu, baharat, şarap kokuyor, bolluk, fazlalık koku- yor, miskinlik kokuyordu. Zenginlerin, boğazına, zevkine düşkün insanların, kumarbazların bu dünyasından ne kadar nefret etmiştim! Bu korkunç dünyada o kadar uzun zaman kaldığım için kendime ne kadar kin beslemiştim! Nasıl kendimden nefret etmiş, kendimi yağmalamış, zehirlemiş, kendime işkence etmiş, kendimi yaşlı ve kötü yürekli biri haline getirmiştim! Hayır, bir za- manki Siddhartha'nın bilge biri olduğu kuruntusuna asla kapılmayacağım artık! Ama kendi kendime duyduğum nefret ve hınca son vermekle, , o saçma ve kof yaşama sırt çevirmekle iyi ettim, beğendim bu yaptığımı, gurur duy- malıyım bundan! Bravo sana Siddhartha, budalalıkla ge- çirdiğin bunca yıldan sonra yine parlak bir düşünce geldi aklına, iyi bir iş başardın, yüreğindeki kuşun şakıdığını İşitip peşinden gittin!
Reklam
Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa?
Sayfa 81 - KırmızıkediKitabı okudu
Oyalanma davranışları içinde uykunun ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Uyku, müzmin depresyon ve iç bunaltıları yaşayan, kendini var etmekte zorluk çeken kişilerin sıklıkla başvurduğu bir oyalanma davranışıdır... Kişinin, gündelik hayatı devam ettirecek bir yaşama sevinci yoksa, kendini var edememişse, değerlilik hissi içinde kendini iyi hissedemiyorsa, organizma böylesi kişileri yaşamdan alıkoyarak uyku ihtiyacı oluşturur... Uyku sayesinde birey, gerçekleştiremediği tüm bu yaşam becerilerine kısa aralar vererek yaşamaya çalışır. Yapacak bir şey olmadığı sırada kendini uykuya vermek,duygusal zayıflığın ve zarara uğramışlığın en belirgin özelliğidir.
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
"Yaşamaktan her an sevinç duyma beklentisi, bir yanlış anlama olurdu. Daima sevinçli olabilmek, ancak bir illüzyon olabilir. Sadece yorgunluk değil sevinç de, solgunlaşmasını önleyecek yoğunluğu geri kazanabilmek için dinlenmeye ihtiyaç duyar. Geriye şu soru kalıyor : Mübah mıdır bu, zor zamanlarda her şeye rağmen yaşama sevinci duyabilir miyiz? Tam da o zaman değilse, ne zaman duyacağız ki? Yoksa her şeyi idare edebilmemizi sağlayan o güçleri nereden edinebiliriz ki? "
Reklam
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür Hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp ağır yükler aldığı zamanın derin dehlizlerine. Bakıyorum, umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa, gerçekle düșün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa? Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadi. Koșullarım beni oluşturdu, ben aclarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yașamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya, yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, var olmaya, 'dar çevre yitikleri' nde önem kazanmaya...
Sayfa 81 - Kırmızı Kedi Yayınları 20. BaskıKitabı okudu
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
“Gökyüzü o uzak yaz kadar güzel ve genişti. Çıktım ve aklımda uzun bir denizle yürüdüm. Sesin gövdemi iplik iplik eden bir ağrıydı içimde. Geçtiğim her yer masmavi iyot kokuyordu. Sen, tırnaklarından saçlarına dek sulara gömülmüş, gövdeni geçmişinden arındırıyordun. Ben yan yana dizdiğim kırk iki çarpı işaretiyle, kumlara ömrümün özetini çıkarıyordum. Sırılsıklam ışık içinde olsak da ikimiz de güneşin umrunda değildik. Benim ikide bir dağlara bakmam, senin gözlerini denizden ayırmaman geldiğimiz yeri mi gösteriyordu, ayrılığın ilk işareti miydi yoksa? Bunu o gün ikimiz de düşünemezdik. İki yenilgiden, yaşama sevinci adına bir olanak yaratmanın acemi bilgeleriydik.”
298 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.