Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
İyi ki varsın felsefe.Ya da var mısın?
Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi, bu şeyler elde edildiğinde sadelikle elinde tutabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; hiç kimsenin ne bir sofist, ne bir küstah, ne de bir bilgiçmiş gibi bahsedemeyeceği fakat olgun, eksiksiz, dalkavukluğa meyli olmayan, kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası, Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Mükemmel bakış açısı
Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi; bu şeyler elde edildiğinde sadelikle elinde tutabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; hiç kimsenin ne bir sofist, ne bir küstah, ne de bir bilgiçmiş gibi bahsedemeyeceği fakat olgun, eksiksiz, dalkavukluğa meyli olmayan, kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
64 syf.
·
Puan vermedi
Bu inceleme, Ateizm felsefesi için başlangıç niteliğinde ve genel olarak Ateizme yöneltilen soruları açıklayan temel bir kitaptaki bölümlerin özetlerinden oluşacak. ( Başlamadan önce yazma becerisine sahip olmadığımı ve bu zamana kadar bu durumu değiştirmek için pek bir çabaya da girmediğimi belirtmek isterim. Yâni beklentinizin oldukça altında
Hızlandırılmış Ateizm Dersleri
Hızlandırılmış Ateizm DersleriAntonio Lopez Campillo · Versus Yayınları · 200863 okunma
Bizler fazlalığı yaşamı kolaylaştıran "hizmetler"i çoğaltmak için kullanıyoruz ve boş vakitleri artırarak bu fazlalığın bir bölümünü ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Ama bu oyalayıcılar her zaman yetersiz kalmıştır: Bunların yine de (bazı noktalardaki) fazla varlıkları, çok sayıda insanı ve büyük miktarda yararlı malı daima savaş yıkımlarına adamıştır. Günümüzde silahlı çatışmaların nispi önemi bile artarak bilinen facia boyutlarını almıştır.
Yakıtı insan olan dijital bir cehennem… Tam da içinde yanıyoruz. Yaşamı kolaylaştırdığı düşünülen/hem de kolaylaştıran,ekolojik hayatın kapılarını açtığı iddia edilen dijital yaşam tarzı, küresel ısınmaya en büyük katkıda bulunan ürünleri hunharca tüketmekte.
Reklam
Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi; bu şeyler elde edildiğinde sadelikle elinde tutabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; hiç kimsenin ne bir sofist, ne bir küstah, ne de bir bilgiçmiş gibi bahsedemeyeceği fakat olgun, eksiksiz, dalkavukluğa meyli olmayan, kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim.
Doğayla birlikte uygarlaşmak
İnsan da diğerleri gibi, yani hayvanlar, bitkiler ve bütün canlı varlıklar gibi, doğanın sakinlerinden biriydi. İnsanların yaşamı zordu, hayatta kalmak için savaşıyorlardı; doğadan, onun fırtınalarından, gecelerinden, kuraklıklarından ve depremlerinden korkuyorlardı. Derken insan, zekâsı sayesinde hayatını kolaylaştıran binlerce şey icat etti. Doğayı, yabani bir hayvanı evcilleştirdiğimiz gibi uysallaştırdı. Ama uygarlığı inşa ederken, kendini gitgide bütün diğer canlılardan üstün hissetmeye başladı. Böyle olunca da doğaya, istediği gibi kullanacağı dev bir depo gibi davranır oldu. Eline ne geçerse geçsin her şeyi atabileceği devasa bir çöplük, her şekilde kullanabileceği bir nesne gibi. İnsan; doğadaki varlıklardan, yaşamları birbirlerine bağlı canlılardan yalnızca biri olduğunu unuttu. Biz insanlar, bu dünyada yaşamaya devam etmek için, uygarlığımızı doğanın döngüleriyle bağdaştırmalıyız. Bunun vahşi doğaya dönmekle hiçbir ilgisi yok! Gitgide daha da iyi yaşamak için, uygar kalmayı ve doğayla birlikte uygarlaşmayı -yani ona karşı saygılı, sorumlu ve dikkatli olmayı başarabilmeliyiz.
Sayfa 38 - Günışığı Kitaplığı
Kendisini bilgeliğe adayan kişi başka, bilgeliğe erişmiş kişi başkadır. İlki sana şöyle diyecek: "En iyi şekilde konuşuyorum, ancak hâlâ birçok kötülük arasında dolanıp duruyorum. Benden hedeflediğim ilkeye uygun yaşamamı beklemen doğru değil, zira şu anda kendimi biçimlendiriyor, kalıba sokmaya çalışıyor ve önümdeki örneğe uygun olarak yüceltmeye çalışıyorum; önce belirlediğim hedefe varayım, sen de işte o zaman eylemlerimin sözlerime uygun olup olmadığını yargıla." Kuşkusuz insana özgü iyi halin zirvesine çıkan biri ise seninle başka türlü konuşacak ve sana öyle davranacaktır: "Öncelikle, kendinde senden neredeyse daha iyi olan insanlarla ilgili görüş bildirme hakkını görmen doğru değil. Halihazırda doğruluğumun kanıtı kötülerin benden hoşnutsuz olmasıdır. Ancak yine de sana hiçbir ölümlüden esirgemediğim gerekçemi açıklayacağım, uygun gördüğüm ve her bir unsur için yeterli bulduğum kadarını dinle: Ben zenginliğin iyi olduğunu kabul etmiyorum, zira öyle olsaydı, insanları iyi yapardı. Oysa günümüzde kötü insanların elinde bulunduğu için zenginliğe iyi denemeyeceğinden, onu böyle nitelendirmeyi reddediyorum. Bununla birlikte zenginliğin arzulanabilir, yararlı ve yaşamı kolaylaştıran bir şey olduğunu kabul ediyorum.
Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi; bu şeyler elde edildiğinde sadelikle elinde tutabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; hiç kimsenin ne bir sofist, ne bir küstah, ne de bir bilgiçmiş gibi bahsedemeyeceği fakat olgun, eksiksiz, dalkavukluğa meyli olmayan, kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim.
Reklam
Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi; bu şeyler elde edildiğinde sadelikle elinde tutabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; hiç kimsenin ne bir sofist, ne bir küstah, ne de bir bilgiçmiş gibi bahsedemeyeceği fakat olgun, eksiksiz, dalkavuklu ğa meyli olmayan, kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim
Belli belirsiz
Alem ters düz olmuş da içeriyle bağlantı kuracak yollarım dışarıda kalmıştı sanki... Ne söylense gitmeyecek gibiydi ne söylense duyulmayacak gibi. Ancak dil susunca, içten içe içli sohbetler kurunca, bir ses verebilir gibiydi. Bilmiyorum sesi işitmeden nasıl bir ses verilebilir? "Bunu da bilmiyorum belki yaşamakta ölüm gibi mücbir sebep" diye söylemiştim ama yaşamı duyuyor muydum ki yaşamayı da ölmek gibi zorunlu bir sebebe bağlı görebilmişim? Sırtımı ağrıtan yaşamak mı, kambur durmak mı? Kalbimi yoran şey nefesle mi dolmak, nefese mi dolmak? Yahut bu soruların bir çıkar yolu var mı yoksa hepsi oryantalistlerin kafa karıştırmak adına işlerini kolaylaştıran yardımcı bilim dalı mı? Bilmiyorum bunları, bana ölüm yaşamak gibi bahşedildi mi? Yaşadığım her an, yaşama geçti mi? Yaşama sığamayınca veya belki de sıkışamayınca hatta belki kafamı dinleyecek uygun bir sarnıç bulamayınca sözcüklere sığındım. Çünkü sözcükler, özlerine bağlılıklarıyla da bilinir aynı zamanda özlerinden dışarıya közlü yansır ve asla ihanete uğratmazlar sahiplerini. Ama biliyorum ki bunların da pek önemi yok. Önemi olan bir şey varsa o da kendimi neden bu yazının başında bulduğumu bilmekti... Neden milyarlarca ihtimal arasından en güçlü bu çıktı ve beni buraya getiren şeylerin beni başka nerelere götürecek olduğuydu. Yani zamanın da belinin bükülmesine sebep olan bu mekânın, ellerimize kına yakmak için kaç vakit daha sırtımızı okşayıp da yerle yeksan etmeye uğraşacağıdır.
(Babamdan) Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi; bu şeyler elde edildiğinde sadelikle elinde tutabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim.
Sacred Geometry The Flower of Life
Yaratılışın Özlerini Anlatan Yaşam Çiçeğinin Sırrı Nedir? Yaşam çiçeği geçmişten günümüze birçok medeniyet tarafından değerli bulunmuş ve yaşamın sırlarını taşıdığına inanılmıştır. Bugün de yaşam çiçeğinin yaradılışa dair sırlar taşıdığına inanılıyor ve yaşam çiçeği figürü sıkça kullanılıyor. Yaratılışın özünü içinde taşıdığına inanılan, Mimar
202 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.