Bütün ülkelerin burjuva sınıflarının şovenizmine ve yurtseverliğine karşı, yaşasın işçilerin enternasyonal kardeşliği!
Yaşasın oportünizmden uzak proleter Enternasyonal!
Sayfa 79 - Savaş ve Rusya Sosyal-DemokrasisiKitabı okudu
Orada, dağın yamacında büyük bir domuz sürüsü yayılıyordu ve cinler domuzların içine girmelerine izin vermesi için ona yalvardılar. O da onlara izin verdi. Adamdan çıkan cinler domuzların içine girdiler ve cinler sürüyü sarp göl kıyısına sürüp götürdü, göle atlayan sürü burada boğuldu. Bütün bunları gören çobanlar, gördüklerini köyde, kentte
Yaşasın sosyalizm, yaşasın cumhuriyet!
Yaşasın bağımsız, eşitlikçi, özgürlükçü ve aydınlanmacı Türkiye!
Ne mutlu ülkesinin cumhuriyetine, adaletine sahip çıkmaya çalışan azınlığa!
Bugünü kutlamayı hak edenler, yalnız ülkesinin aydınlanması, ilerlemesi, Orta Çağ karanlığında ve ilkelliğinde yönetilmemesi için mücadele eden yurttaşlardır!
Hangi görüşten olursanız olun Atatürk'ü sevin! Zira, şu an olmasa da, 1923'ten beri babalarımızın, annelerimizin, kardeşlerimizin, bizlerin ve bütün sevdiklerimizin insanca yaşamasını sağlayan, yalnız onun kurduğu sistemdir!
Var olsun cumhuriyeti, var olsun ruhu ve idealleri!
"Kendini beğenmiş adam, mutluluğunu kendi rahatlığı üstüne değil, başkalarının acıları üstüne kurar; ezeceği, köle gibi kullanacağı insanlar olmazsa, mutluluğunu başkalarının yoksulluğu üzerine kuramazsa, malını mülkünü ortaya serip yoksulların bellerini bükmeyeceğini, umutlarını kırmayacağını bilmezse, tatmin olamaz. Kendini beğenmek öyle
Wedding Barikatları Klaus Neukrantz’ın 1929 Mayıs günlerinde Berlin’de polisin vurduğu 33 kişinin hafızalara kazınan devrimci mücadelenin anısına adadığı bir kitap. Proleter kültürünün, direniş edebiyatının en önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Almanya’da 1931 yılında yayımlandıktan hemen sonra yasaklanıyor. Dünyada ilgiyle
Kapansın el kapıları,
bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Roman, Etienne Lantier’in bir maden şehri olan Montsou’ya gelmesi ile başlıyor. Bölge Fransa’nın maden ocaklarının bulunduğu yer ve halkın büyük çoğunluğu geçimini madende çalışarak sağlıyor. Karın tokluğuna çalışan bu insanlar, açlık ve sefalet içinde yaşıyorlar.
Etinne şehre gelip madende çalışmaya başlayınca, bu düzende işçilere karşı emek
evimizde odalar dolusu kitap
ilk okunacaklar yakılanlardı
ilk kadehler
yakılan şairlere kalkacaktı
sonra haykıracaktık seninle
"YAŞASIN DEVRİM!"
"YAŞASIN SOSYALİZM"
Sayfa 29 - İzan Yayıncılık, Ankara - 2022Kitabı okudu