Yalvarırım ..
Bir şeyler yapın. .
Bir dans öğrenin. .
Bir adım. .
Varlığınızı hak ettirecek ..
Derinizi ve tüylerinizi giyme hakkı verecek ..
Yürümeyi ve gülmeyi öğrenin. .
Siz ey bilenler
biliyor muydunuz açlığın gözleri parlattığını ve susuzluğun
söndürdüğünü ferini
Siz ey bilenler
biliyor muydunuz insan annesinin öldüğünü görüp
göz yaşı akıtmayabilir
Siz ey bilenler
biliyor muydunuz sabah ölmeyi isteyip
gece korkabilir insan ölümden
Siz ey bilenler
biliyor muydunuz bir gün bir seneden
bir dakika bir ömürden uzundur biliyor muydunuz
siz ey bilenler
biliyor muydunuz bacaklar gözlerden zayıf
sinirler kemiklerden sert
yürek çelikten sağlamdır
biliyor muydunuz yollardaki taşlar ağlamaz
dehşet için tek söz
kahır için tek söz vardır
Istırabın sonu
Dehşetin sınırı yoktur
Biliyor muydunuz
Siz bilenler.
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
Holokost edebiyatının bir klasiği:
Auschwitz’in Külleri..
Kitabın yazarı
Charlotte Delbo’nun adını daha önce hiç duymamıştım. Biraz araştırdığımda, kendisinin Yahudi olmayan ancak, Fransız direniş hareketi içinde yer alması sebebiyle, tutuklanarak Auschwitz toplama kampına götürülmüş bir tiyatrocu olduğunu öğrendim. Oyuncu yazarın bitmek tükenmeyen tiyatro aşkı ve yaşam azmi gerçekten kayda değerdi..
20. yüzyılın ve belki de tüm insanlık tarihinin en karanlık, yaşamayanların hayal etmekte bile zorlanacakları sayfasını, Nazi toplama kamplarını hem içeriden bir bakışla hem de yaşanmış acıyı da aşan, ölümü ve sevgiyi şiirselleştiren bir dille anlatıyor, Delbo.
Belki de Charlotte Delbo’nun, “yaşamaya hak kazanmak için en azından dans etmeyi öğrenmemiz gerektiğini” söylediği dizelerine kulak vermenin tam zamanıdır..
Bu güne kadar okuduğum Nazi mezalimini anlatan kitaplardan farklı buldum. Çarpıcı ve etkileyici bir kitap…
24 Ocak 1943'te konvoyla Auschwitz toplama kampına gönderilen 230 kadından biridir kitabın yazarı Charlotte Delbo. Delbo, toplama kampının acımasız yaşam koşullarını kimi zaman şiirle aktarmış kitaba. Göz göre göre sona gidişin, tükenişin, çaresizliğin, aşağılanmanın, yok edilmenin insan olanın yüzünü kızarttığı, okurken insanlığımdan utandığım, yaşanmışlığın, gerçeklerin bir kesiti bu kitap.
Hiç önemi yoktur eğer siz istenilmeyen, karşı taraf iseniz, soyunuz kırılması gereken iseniz: çocuk olmanızın, kadın ya da yaşlı olmanızın. Hasta olsanız da fark etmez, hiç bir öneminiz yok. Yok edileceksiniz, ama önce aşağılanacaksınız, itibarınız yok edilecek, insanlığınız ayaklar altına alınacak, bir deri bir kemik kalacaksınız. Pis işlerin, pislikler içerisinde ki hizmetlisi olacaksınız. Sonra gaz odaları, sonra fırınlar... Sonra?
Okunması gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum.
Not: Yazar Charlotte Delbo Yahudi değildi; Fransız direniş hareketi içinde yer aldığı için tutuklanmıştı. Ayrıca tiyatrocuydu.
Charlotte Delbo nun bitmek tükenmeyen tiyatro aşkı ve yaşam azmi gerçekten kayda değer..kitaplığımızda bulunması ve zaman zaman Okunması gereken tarihe ışık tutacak bir eser olarak nitelendiriyorum.