Kim, 11 Kasım 1968'de Hwacheon'da doğdu. Babası ordudaydı. Çocukken, kömür gazından gaz zehirlenmesi geçirdi. Seul'deki Yonsei Üniversitesi'nde eğitim gördü, Yonsei Üniversitesi İşletme ve İşletme bölümlerinde lisans ve lisansüstü dereceler kazandı. Bunun yerine hikaye yazmaya odaklandı. Kim, 1993 yılında Yonsei Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra, Suwon yakınlarındaki askeri polis 51. Piyade Bölümünde asistan dedektif olarak göreve başladı. Serbest meslek yazarı olarak kariyerine odaklandı.
Daha sonra Kore Ulusal Sanat Üniversitesi'nde Drama Okulu'nda profesör olarak çalıştı ve düzenli olarak kitap temalı bir radyo programına ev sahipliği yaptı. 2008 sonbaharında, sadece yazıya ayırmak için tüm görevlerinden istifa etti. Kim ayrıca İngiliz romanlarını ve en son F. Scott Fitzgerald'ın The Great Gatsby'yi Koreceye çevirir. Eylül 2010'dan Haziran 2011'e kadar Columbia Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak bulunur.
Bu başlık altında çoğunluğu Koreceden olmak üzere -bir kısmı İngilizce- Türkçeye çevirisi yapılan edebiyat alanındaki kitapları ekleyeceğim. Benim gibi Kore Edebiyatı sevenlerin faydalanmasını umuyorum. :)
1.
"İnsan zaman denen parmaklıkların arkasına kapatılmış bir suçlu."
Alzheimer, eski bir seri katil olan Byıonğsu Kim’in arkasına kapatılmayı defalarca hak ettiği parmaklıkları getirip önüne koyuyor. Demirlerin paslı şiirler okuduğu, yaşanmışlıkların silikleşip gerçekle bağlarını kopardığı, ruhunun kör kuyularda çırpındığı bir mezarlık Kim’in zihni şimdi. Her şeyin derin bir boşlukta uçuştuğu bu yeni hayatın sorduğu sorular kolay, ama cevapları zor.
Bir katilin, zihninin oyunlarıyla baş etmeye çalışırken, değer verdiği tek insanın, kızının yaşamını kurtarma çabasına konuksunuz, ve çaresizliğine. Kim, alışık ayaklarının kana batıp çıkmasına , ellerinin çamura bulanmasına. Ama şimdi hatırladıklarını yaşayıp yaşamadığından bile emin değil. O emin olmadığı için siz de emin değilsiniz, Kim’i sevseniz mi, ona acısanız mı, yoksa ondan nefret mi etseniz?
Çok başarılı bir anti kahraman karakter dikiliyor karşınızda. Yazar bunu, gerçekleri eğip bükmedeki, karşıtlıkları kullanmadaki ustalığıyla taçlandırmış.
Hangi köşeden dönünce pişmanlıkla, hangisinde acıyla, öfkeyle, ya da haklılık duygusuyla karşılaşacağınızı bilmeden, başından bir saniye olsun ayrılamayacağınız bir film izlemek istiyorsanız, bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Ters köşeyle biten, o ana kadar inandıklarınızı yerle bir eden bir kitap.
Meraklı Okumalar...
‘İnsanlar ‘kötü’yü anlamak ister. Beyhude bir istektir. Kötülük gökkuşağı gibidir. Ne kadar yaklaşırsan o kadar uzaklaşır. Kötü anlaşılamadığı için kötüdür ya zaten!’
.
70 yaşında, anılarını korumaya çalışan bir adam Byıonğsu Kim. Yaşadığı o bulanıklığa Alzheimer diyorlar. Bu arada kendisi bir seri katil. 25 yıldır öldürmüyor ama öldürdüklerini hatırlıyor.
Biz de onun günden güne silikleşen hafızasına iniyoruz, karanlık bir oda gibi. Suçluluk var mı odanın içinde diye soruyoruz. Odanın altını üstüne getiriyoruz. Altı da üstü de üzerimize bulaşıyor.
Zamanın o yenilmeyen kokusu gibi siniyor tenimize.
.
Kim Young Ha okuru şaşırtmasını biliyor. Düğümleri çözdüğümüzü zannederken; düğümün kendisi oluyoruz sayfalar boyunca. Tansiyonu bir an bile düşmeyen filmleri bilirsiniz, tam da onun gibi!
Kısacık bir eser olmasına rağmen de çok sağlam bir psikolojik çözümleme örneği Bir Katilin Güncesi. Pek çok duyguyu yoğunlaştırılmış şekilde, hızlıca yaşıyorsunuz.
Merak ediyorsunuz, kızıp küfrediyorsunuz, acıyorsunuz. Yüzünüzün ortasına bir de yumruk yiyorsunuz.
.
Tek oturuşta bitirdiğim Bir Katilin Güncesi’ni fazlasıyla sevdim. Tavsiye midir diye soracak olursanız; bu da soru mu derim! :)
.
Korece aslından çeviride Özlem Gökçe ve Açelya Yavuz yer alırken; kapak tasarımı Barış Şehri çalışması
Yaşlanmış bir "başarılı" katilin de kalbi, zamanı, sevinci, üzüntüsü, insanlığı var mıdır?
Kahramanımız alsheimer hastasi 70 yaşında bir seri katil. Yıllar önce işlediği bir cinayetin izini zihninde taşımaya gücü yetmemis belli ki. Fakat çok önemli bir nokta daha vardı ki romanda, utanç ile suçluluk duygusunun farkı... Kahraman aslında utanmadığını, çünkü utancın bireysel bir şey olduğunu ama suçluluk duyabileceğini, çünkü suçluluğun toplumsal bir şey olduğunu belirtiyor. Olay örgüsü de bize katilin suçluluk duygusu ile zihinsel sorunlara gark olduğunu gösteriyor.
Harika bir kitap!