Hacettepe Üniversitesi, Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yaptı ve “Masallarda Toplumsal Cinsiyet” konulu bir tez hazırladı.. Üniversitelerde masal analizi dersleri verdi. Milliyet Çocuk (Miço) dergisinde köşe yazarlığı yaptı. Çocuk tiyatrosuna emek verdi. TRT radyolarına yetişkinler ve çocuklar için masal, özel radyolarda şiir programları hazırlayıp sundu. TRT Çocuk kanalı için animasyon senaryoları yazdı, seslendirme yaptı. Sinema, halkbilim ve şiir dalında pek çok ödül sahibi olan yazar, çocuklar ve yetişkinler için yirmiyi aşkın eser kaleme aldı. Derin adlı şiir kitabıyla 1998 Cemal Süreya Şiir ödülünü almıştır.
Bir evliliğin başlaması için pek çok iyi ya da kötü neden olabilir. Ama hiçbiri, tecavüz kadar tuhaf bir başlangıç yaratamaz. Hele kız çocuğunun genital bölgesini, mikroplardan korumak işlevinde olan bir zarın kaybının, bir insanın yaşamını değiştirmesi kadar akıl dışı bir şeye zor rastlanır. Bu, evine girerken camı kıran hırsıza evin tapusunu vermek ve gönüllü hizmetçisi olmayı teklif etmek kadar mantığın iflasına işaret eder. Evlilik öncesi taraflar birbirini araştırır ve kötü bir özellik gördüğünde de bu evlilikten vazgeçer. Peki birinin tecavüzcü olduğunu bile bile evlenmenin amacı nedir? Bir barbarın tecavüzlerine evlilik içinde rahat rahat devam etmesi mi?
Diyelim ki şişmiş gözleri mosmor bir kadına soruyorsunuz: "Peki, neden seçtin kocanı?" O da şöyle bir cevap veriyor: "Çünkü o, bir tecavüzcü." Eğer bu söz saçmaysa, kızları tecavüzcüleri ile evlendirme anlayışı da bir o kadar saçma ve ahlaksızca. Bir zar değil ki kadın, bir birey ve değerini altı üstü bir zar belirleyemez. Öyle olsaydı, soğan kat kat zarlarıyla en değerli şey olurdu.
Taciz konusunda sıkıntılı bir nokta daha vardır: Kadın yalnızca tacizciye değil, başkalarının bu tacize karşı duruşuna vereceği puana göre de davranmak zorundadır. Tepkisi abartılı, yetersiz ya da nahoş bulunabilir. Bir yerde çekip gitmesi beklenirken, bir diğerinde bağışlayıcı ya da anlayışlı(!) olması beklenebilir. Dahası bu tacizi davet ettiği söylenebilir. Dişi köpek kuyruk sallamazsa...
Bu yüzden pek çok kadın yaşadıklarını gizlemek zorunda kalır. Ki bir kez daha tacizcinin değil, kadının tavrı sorgulanmasın. Üstelik iyi bilir ki ceza yalnızca tacizciye kesilmeyecektir.
İçine ata ata kendini hasta eden, çektiği azaba, ona zulmeden kişilere yaptığı fedakarlıklara şahit olarak büyüdüğümüz ve hep onlara kaybettiklerini verme hayaliyle yaşayıp hep de kendimizi kayıplarını telafide eksik hissettiğimiz annelerimizle mutlu muyduk? Yoksa kendini ezdirmeyen, hayatın tadını doyasıya çıkaran, dünle bitmemiş hesaplarıyla uğraşacağına yarınla ilgili gezi planları yapan, ne kırılan, ne darılan, yalnızca fikrini ve tavrını ortaya koyarken bizi de hayata karşı bilgili ve güçlü kılan bir anne modelini mi tercih ederdik?
Uyuyan Güzel, sanırım Sıradan Erkek'in hayalindeki kadın. Uyur ve bekler. İlk uyarlamalarda apaçık bir biçimde peri masalının ideolojisi, kızın, genç adamın fantezilerini yazacağı bir tabula rasa, bir boş levha olduğudur. Uyuduğu için genç adama sorun çıkartmaz, küstahlık etmez. Genç adam ona her istediğini yapabilir. İlk anlatımlarda, kız uyurken ırzına geçer. Sonraları, Grimm Kardeşler ve Disney tarafından derlenen öykülerde, genç adam kızı öperek uyandırır.
Pamuk Prenses'in kadınlar için öğretisi şudur: "Sen sesini çıkarma, evini ve kalbini temiz tut. Biri gelir kurtarır." Acaba kaç kadın gizli gizli bu bahtın özlemini duymuş ve kaç kişi, hangi bedel karşılığında kurtarılmıştır?
(ÇIKIN ÇIKIN GELİN #42027708 )
Sevgili muhterem 1K ailem, 😊
Bir etkinlik düzenlemek istiyorum. Kadınlığa, kadın olmaya, kadın olmayı anlamaya dair…
Dünya kadınlar gününe 10 gün kalmışken "emeği" daha çok anlayalım istiyorum ve kadın yazarlarımızı daha çok okumaya davet ediyorum sizleri. Umarım bu
Dünya kurulalı beri kadınların benliğinde despot bir tiran gibi varlığını idame ettirmiş, trajik ve adaletsiz bir yazgının belkemiği olmuş bir dizi toplumsal eşitsizliğin temelindeki “masalsı” ve bir o kadar çarpıcı alt metinlere dikkat çekiyor usta yazar Melek Özlem Sezer.
‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.’ sözündeki gibi bizi
Muhteşem bir inceleme kitabı. Özellikle ebeveynler lütfen bu kitabı okusun. Çocuklarınıza anlattığınız masallar hiç de masum değil. Özellikle Hansel ve Gretel masalı. Aman Tanrım! O masalı kim uydurmuş çocuklar için. Çocuğun o masaldan alacağı hiçbir pozitif önerme yok. Aksine çocuğun psikolojisine zarar verebilir. Masallar bir toplumun aynasıdır ama olmaz olsun böyle ayna! En azından çocuklar için.
Yazar kitapta masallar ve asıl anlattıklarından, masallardaki ögelerden, bu masalların toplumsal cinsiyet açısından değerlendirilmesinden bahsetmiş. Kitabın sonlarına doğru da daha çok sosyolojik bir değerlendirme yapmış.
Kitabın çok sevdiğim birkaç bölümü vardı:
- "Cadının fırınına kim odun taşıyor?": Hansel ve Gretel masalının iç yüzünün anlatıldığı bölüm.
- "Nasıl Büyüdük?": Kız ve erkek çocukların yetiştirilme tarzının etkilerinin incelendiği bölüm.
- "Pamuk Prenses Masum Mu?": Pamuk Prenses masalında Pamuk Prensesin ne kadar aciz duruma düşürüldüğünü ve kadınlara-kız çocuklarına öğretisinden bahsedildiği bölüm.
- "Evlilik": Masalların evlilik ile bitmesinin değerlendirildiği, günümüzde kadınlar ve evlilik arasındaki sorunların işlendiği bölüm.
Bunlara ek olarak üvey annelerin masallarda kötü gösterilmesinin çocuklarda "Üvey anneler kötüdür." algısı yaratacağından da bahsetmiş. Güzel bir nokta.
Kitabın en sonunda ekler kısmında da kitapta geçen masalları kısaca vermiş, çok iyi olmuş bu. Güzel noktalara değinmiş yazar, öneririm.
"Gerçekten daha gerçek olan bir şey var mıdır?
Evet, vardır: Masal."
Níkos Kazancakis.
Masalı bir hayal disiplini olarak tanımlıyor Melek Özlem Sezer. Hayallerin yaratılmasına neden olan gereksinimleri iyi yakalar ve onları arzuları ustaca tatmin edecek estetik bir formda örgütler diyor. Masalların alt metinlerindeki mesajları