28 Ocak 1946'da Gelibolu'da doğdu. Ankara Üniversitesi DTCF Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda ve Bilkent Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Uzmanlık dalı Alman edebiyatı olan Ecevit, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Kalka-Ferit Edgü ve Max Frisch-Oğuz Atay arasında karşılaştırmalı düzlemde gerçekleştirdi. Daha sonra ilgi alanını avangard Türk romanına kaydıran Yıldız Ecevit'in bugüne değin yayımlanmış kitapları şunlardır: Oğuz Atay'da Aydın Olgusu (Ara Yayınları, 1989); intelektuellenproblematik bei Max Frisch und Oğuz Atay (Ara Yayınları, 1990); İsviçre-Alman Edebiyatı (Ara Yayınları, 1990); Kurmaca Bir Dünyadan (Gündoğan Yayınları, 1992); Hermann Hesse, Bozkır Kurdunun Düş Yolculukları (derleyen), (Remzi Kitabevi, 1994); Orhan Pamuk'u Okumak (Gerçek Yayınevi, 1996; 2. baskı, İletişim Yayınları, 2004); Türk Romanında Postmodernist Açılımlar (İletişim Yayınları, 2001).
Yazmak Oğuz Atay'da tümüyle ontolojik bir işleve sahiptir; iç dünyanın soluk alıp vermeye başlaması, yaşamla buluşması anlamına gelir: yazmak yaşamak demektir.
Oğuz Atay'ın kitapları için hazırladığım bilgi dolu video: youtu.be/INZw0WFskak
13 Aralık günü
Oğuz Atay'ın ölüm yıl dönümü. Bugüne kadar beni en çok düşündüren ve hatta büyüten yazarların başında gelir Oğuz Atay. Sahi ne kadar anlıyoruz Oğuz Atay'ı?
Ölümünden 44 yıl geçmesine rağmen hala sosyal medya hesaplarında ona atfedilen sahte alıntıları görmüyor muyuz? Hala anlamak için çaba sarf etmediğinden dolayı Tutunamayanlar'a kötü kitap deyip bir kenara atanları görmüyor muyuz? Hayır, hayır. Bunları düşünen hiç kimseyi kabul etmiyorum. Oğuz Atay sadece beni değil Türk edebiyatını da büyüten insandır. Bir bebeğin emeklemesinden sonra yürümeye geçtiği safhalarda Türk edebiyatını alıp iç dünyasında hesaplaşmaya götürmüştür. Ve evet Oğuz Atay. İşte.
Ben Buradayım... Peki sen neredesin acaba şimdi?
Ben de bu vesileyle
Oyunlarla Yaşayanlar gibi muhteşem kitapların yazarı olan Oğuz Atay'ı yeni videomda ziyaret edip onun bedeninin yanında onun kitaplarından en sevdiğim alıntıları okudum : youtu.be/XaZGGZU_Caw
Bu satırları okuyan herkese Oğuz Atay'ın tutunamadığı şeyler arasındaki tehlikeli oyunlarınızın ihtimallerini daha çok keşfetmeye yakınlaşabileceğiniz, oyunlarla yaşadığınız ve korkularınızı beklerken bu arada kendinizi de unutmadığınız meraklı okumalar dilerim.
Oblomov kitabını okuyarak bir Rus edebiyatı okuma ayı yapıyoruz! Kitap okuma grubuma katılmak isterseniz bana mesaj atabilirsiniz. 🤓
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu olan sanal okuma grubumu 4 yıldır devam ettiriyorum. Şu an farklı meslek gruplarından pek çok okur arkadaşımız gruba üye olmuş durumda. Peki, bu
Romanı ilk olarak, Cevat Çapan ve Vüs'at Bener okur. Vüs'at Bener, onun roman yazdığından haberi olmamasına karşın hiç şaşırmadığını söyler: "Onun zekasını biliyordum, içinde taşıdığı yaratıcı gücü seziyordum. Müteahhitlikle falan olacak iş değildi bu. Bir gün Kızılay'da, Kızılırmak Sokağı civarındaki evime, elinde metinle geldi. Benim ilk
Edebiyat bulunduğu çağda dünyanın nasıl anlamlandırıldığıyla yakın ilişki içinde olmuştur. İçinde bulunulan çağın “gerçek”e verdiği anlama göre şekil almıştır. Bu değişmelerden yüzyıllar nasıl etkilenmiş ona bakmakta fayda var. 19.yy itibariyle Aydınlanma Çağı’nda maddenin somut gerçekliğine olan güven tavan yapmıştır. “Yalnızca gözümle gördüğümü
Yıldız Ecevit, Türk edebiyat dünyasının en çok konuşulan ve okunulan ismi olan Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanını merkeze alarak aslında Türk okurunun yeni roman geleneğini neden anlayamadığını ortaya koyar.
Eski tip romanlar, Newton fiziğinin bir yansımasıdır: düz bir zaman çizgisi üzerinde ilerler. Olaylar başlar gelişir ve biter: geçmiş,
"Ben Buradayım-Oğuz Atay'ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası"
Hiçbir sahici tarafı olmayan yüzeysel “insanî ilişki”lerden yorgun mu düştünüz, daha düne kadar size methiyeler yağdıran, yere göğe sığdıramayanlar menfaatlerine ters düşünce kapkara bir sessizlik perdesinin ardına mı saklandılar, konuşacak ortam bulamamaktan derin bir