Filyos’da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi’nden sonra İTÜ İşletme Mühendisliği Fakültesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar internet sitesini kurdu. Türkiye’nin ilk dijital polisiye dergisi Dedektif’i yayımladı. İlk polisiye romanı Feneryolu Cinayetleri 2017 yılında yayınlandı.
Yıllar ne kadar da hızlı geçip gidiyor. Ne olduğunuzu anlamadan bir yerlere doğru harıl harıl koşup duruyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki, hiçbir yere gitmemişsiniz.
Aynadaki Düşman Herdem Polisiye etiketiyle çıktı.
İster yazdıklarımı daha önce hiç okumamış olun, ister önceki çalışmalarımdan birine denk gelmiş olun, yine de
Aynadaki Düşman 'ı okumanızı dilerim. Çünkü Aynadaki Düşman'da her yönüyle profesyonel bir ekiple çalıştık. Eksiklikleri giderip tertemiz bir iş çıkmasında emekleri büyük olan kitabın editörü
Belki de bir 30 yıl vardır polisiye okumayalı. Feneryolu Cinayetleri'ni elime aldığım zaman aklımda bu vardı. Dolayısıyla bir önyargı. Kerim Ülkü’nün aldığı mektupla başlıyor roman. Kerim Ülkü romanın ölümsüzü. Ve Faruk Arman, bir polisiye yazarı da giriyor devreye birkaç sayfa sonra. Faruk Arman’ın dahiliyetinden sonra romanın sayfalarını
Eser okuduğum en başarılı bilmece tarzında ki kitap olarak kütüphanemde ki yerini aldı. Konu başlangıcı ve ilerleyen sayfalardaki ipuçlarını okurken sürekli katilin profiline en yakın isme odaklanmaya çalıştım...
Kurgusu ile kapalı oda cinayetlerime muhteşem bir örnek...
Yazar her bölümü, şüphelilerin ağzından kaleme alarak, katilin ve kurbanın
Feneryolu Cinayetleri, polisiye edebiyat seven hiç bir okurun kesinlikle ıskalamaması gereken çok iyi bir polisiye örneği, belki de ileride bir klasik olarak anılacak denli iyi bir eser.
Gencoy Sümer'i ilk kez okuyorum, ama şunu söylemem gerekir; bu kadar sade, süssüz bir dille bu kadar ilgi çekici ve son sayfaya dek merak duygusunu gerçekten çok iyi bir şekilde ayakta tutabilen bir yazarın eserlerini takip etmek gerekir. Bence maharet budur: kitabı ilmek ilmek örüp okuraalan bırakıp onu da düşünmeye sevketmek, olayı salt heyecan duymanın ötesine taşımak ve ona gerçekten bir dedektif olma fırsatı vermek. Yazar, 21 karakterin ağzından olayı ve olayları aktarırken bizi de dedektif olmaya zorluyor, birilerinin başına gelmiş olayları okumak değil, o olayları çözmesi beklenen dedektiflerden birisi olmaya çağrıldığımızı hissetmeden edemiyoruz. İşin güzel tarafı, Kerim Ülkü ve Faruk Arman'la beraber ara ara ipuçlarını değerlendirirken yazar bütün düşünme süreçlerini, bütün adımları bize göstermiş oluyor. Ben bile kitabı okumadığım zamanlarda olayı düşünürken yakaladım kendimi. Kitabı hemen bitirmemek için özellikle ağırdan aldım, meraktan kıvrandım, ben de çözmek için uğraştım, ama olmadı, çözemedim kitabın sırrını. Final ise, hem çok şıktı, hem de çok, çok güzeldi.
Feneryolu Cinayetleri'ni okumayan herkese şunu söyleyebilirim: Çok şey kaçırıyorsunuz. Kesinlikle okumalısınız.