2022 yılı Sait Faik Hikaye Armağanı Ödülü’ne layık görülen “Yok Yolcu” isimli öykü kitabı, Kamil Erdem’in üçüncü eseridir. Kitaptaki on öykü, uyumlu bir kompozisyon oluşturuyor. Gerçeğin ağırlığı sis perdesi arkasında ve uğultular arasında karşılaşıyor okuru. Politik söylemlerin satır aralarına yerleştirildiği “meselleri” kimi zaman umutla kimi zaman da bir iç çekişle okuyoruz. Özgürlükleri kısıtlayan “otorite”nin varlığını hissediyoruz. Yazar derdini edebî dili kesintiye uğratmadan, özgün bir üslupla aktarıyor. Modern eserine unutulmaya yüz tutmuş sözcükler serpiştiriyor. Zaman zaman söz sanatlarından özellikle kişileştirmeden yararlanıyor. Söğütle, tavanla , börtü böcekle konuşuyor. Kurguya göre dili eğip büküyor.
Öykülerde en çok dikkatimi çeken unsur zaman kavramı. Kahramanlar şimdi ve geçmiş zaman arasında mekik dokuyor.Kaybettiğimiz belleğimizi yokluyorlar. Dünden bugüne; bugünden düne sıçrayan düşünceleri anlatmak için kullanılan bilinç akışı tekniği, öykülere çok yakışıyor.
İşte nerede başlayıp bittiği bir türlü kestirilemeyen hayat, "yarın" demeye devam ediyor…s.13
Kafkas'tan buralara, bu sarı güzde, benim de yaprağım döküldü, dedi Semiha söğüde o gece.Yaprağını dökmeye başlamış söğütle çıkıp çıkıp söyleşti sonraki gecelerde.s.33
Hem zaten insan kuşku duyulmayacak kesin şeyleri düşünmeye gereksinim duymaz ki. Hep olasılıklar, umutlar, hayaller üstünedir düşündüğü.s.50
Valizsiz yolculuklara çıkmıştık çok, yanlış istasyonda inmiştik.s.61