Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Romanos Diogenes'in ölümüyle birlikte Bizans ile yapılan anlaşma da sona ermiş oluyordu. Diğer bir ifadeyle yeni imparator ile her şey eski haline dönmüş, anlaşmayla birlikte kabul edilmiş olan şartlar geçersiz kalmıştı. Bunun üzerine Sultan Alp Arslan, emîr ve komutanlarına Bizans'ın hâkim olduğu bölgelere doğru ilerlemeleri emrini verdi. Ancak bu hareket zaten devam eden bir uygulamaydı. Fark şuydu: Artık her kim ki bundan sonra Anadolu'da bir yer fetheder, orası onun, çocuklarının ve torunlarının olacak, buralara hiçbir şekilde karışılmayacaktı.
Bizans İmparatoru Konstantin X. Dukas'ın 1067 tarihinde ölümünden sonra eşi Eudokia küçük yaştaki oğulları adına idareyi ele aldı. Bununla birlikte idare gerçek anlamda Mikhail Psellos ile Ioannes Dukas'ın elinde bulunuyordu. Bizans'ın son zamanlarda almış olduğu mağlubiyetlerin yarattığı huzursuzluk ve muhaliflerin çalışmaları neticesinde yeni bir arayışa giden Eudokia, Romanos Diogenes ile evlenerek onun Bizans tahtına oturmasını sağladı.
Reklam
Alparslan'ın Romanos Diogenes'i karşılamak üzere Azerbaycan'a çekildiği günlerde Suriye topraklarına büyük bir Türkmen akını gerçekleşti. Bunlar Selçuk Bey'in oğlu Aslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerdi. Başlarında da Atsız, Kızıl ve Şöklü gibi beyler bulunuyordu. Kudüs'e bir saat uzaklıktaki Ramle'ye yerleşen ve burayı kısa sürede bir kültür ve sanat şehrine dönüştüren Türkmenlerin yeni hedefi Kudüs'tü. Atsız Bey önderliğinde kuşatılan şehir kolayca ele geçirildi. Fatimilerin Kudüs valisi Türk kökenli idi ve eman verilmesi halinde şehri teslim edeceğini bildirdi. Selçuklular hiç kan dökmeden bu mukaddes şehre girdiler. Tarihler 1073'ü gösteriyordu. İlk cuma namazında Sultan Melikşah ve Abbasi Halifesi adına Sünni usulde hutbe okundu. Türklerin Kudüs hakimiyeti böylelikle başlamış oldu, Filistin'de Büyük Selçuklulara bağlı vassal bir Türkmen Devleti kurulmuştu ve bu devletin başkenti Kudüs'tü.
_Napolyon Bonapart_ _Devlet, benim. _Para, para, para. (Başarının sırrı) _Felaketlerin üstünde dimdik oturan insan soylu ve cesurdur. _Gerçekler, büyük ruhlu insanları besler, küçük ruhları ise yaralar. _Yapıcı eleştiri, akıllı insanları güçlendirir. Ahmakları öfkelendirir. _Düşmanınız hata yaparken araya girmeyin. _İki şey
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
Reklam
_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak. _Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız. _Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar. _Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır. _Her şey
Empedokles, Öklid, Heraklit, Evliya Çelebi
_Empedokles_ _Nasıl ki ressamlar çeşitli boyaları uygun oranlarda karıştırıp sayısız şeylerin, örneğin ağaçların, kuşların hatta tanrıların resimlerini yaparlarsa, aynı şekilde doğa da dört öğeyi farklı miktarları karıştırıp varlıkları meydana getirir. _Her şeyin kaynağı 4 element. Parlayan Ateş(Zeus), Hayat veren Hava(Hera), Toprak(Hades),
_Uyanmanız için ne kadar çok tiksinti biriktirmemiz gerekiyor? _Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet - geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi
Matematik daha insan usunun tarihinin eriştiği en erken zamanlardan bu yana o hayranlık verici Yunan ulusunda bir bilimin güvenilir yoluna girmişti. Ama Matematik için o krallara yaraşır yolu bulmanın, ya da daha doğrusu onu kendi için üretmenin, usun salt kendi kendisi ile ilgilenmesini gerektiren Mantık durumunda olduğu denli kolay olduğu
Sayfa 22 - İdeaKitabı okudu
Reklam
Yeni kuşaklar Diogenes gibi. Doğal olanı gizlemiyorlar, kimseyi taktıkları yok. Diogenes'in sokakta uluorta otuzbir çekmesini Sinoplular kınayınca midesini ovuşturup, 'Açlığıma da çare bulmak bu kadar kolay olsaydı,' demiş.
Sayfa 117 - Everest Yayınları
103 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.