“Felsefe, bizi başkası için değil kendimiz için,
güçlü görünmek için değil, güçlü olmak için
yetiştirir” (
Montaigne).
Kendimi bildim bileli inişli çıkışlı da olsa sürekli okuyan biriyim. Bu okuma serüvenimde ister hikâye, ister roman, tiyatro, sanat eseri ve düşünce kitabı okuyayım, öğrendiğim en önemli konulardan biri de hemen hepsinin arka
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap
Uzun bir aradan sonra merhaba demek bazı bedenlerde ıstırap yaratsa ve zor olsa da bunun buradaki kişiler ve benim için hiç mi hiç ehemmiyeti yok. Tek olduğumuz bir yaşamda başkalarını ayna görevi olarak kullanıp üzerimize çeki düzen vermenin azabını toplumsal olarak en derinlerde hissetmeliyim ki; buna ihtiyaç duyuyoruz. Bu durum bizim
"Söz, eylemin gölgesidir." - Demokritos
1. Giriş:
Bu inceleme yalnızca kitap üzerine olmayacak. Felsefe Tarihi’ne doğru çok kısa bir yolculuk gerçekleştirecek ve sonrasında Doğa filozoflarından bahsederek Atomcu felsefeye geçeceğiz. Ek olarak,
Sessizim, siz 1000Kitap okurlarını esinler.
Her şey aslına ve ahdine uyarak düşünmeyle başladı. İnsan hem yaratılmışların en güçsüzü ve hem de yaratılmışların en güçlüsüdür. İlk yaratılmış olarak kabul edilen Hz. Âdem düşüncesizliğinden mi atıldı cennet adı verilen bahçeden? Karşısında zekâyı iyi kullanan bir kötü vardı, ismi Arif olan. Hz. Âdem’i
Kazım Taşkent, Yapı Kredi Bankası'nın kurucusudur. İş bu seri Fransa'nın ünlü yayınevi Gallimard'dan esinlenerek oluşturulmuş bir dizidir. Sadeliğiyle göz doldurur. :) Eski ciltli baskılarının olmaması hanelerine eksi puan olarak yazılabilir. Ayrıca daima pahalıdırlar.
Eserlerin çoğunu incelediğimizde diğer yayınevleri tarafından basılmadığını
Aristoteles uzmanı Tricot: "Felsefenin Yunan'da başladığı doğru değildir."
Ya?.👇
Yunan felsefesinin ve biliminin bir “Yunan mucizesi” olmadığını, bunun 18. yüzyılın sonlarından itibaren Batı’da geliştirilmiş Avrupa-merkezci bir tez olduğunu ileri süren uzman felsefeci, düşünür ve yazarların sayısı artık Batı’da da çoğalmaktadır. Bu
Son zamanlarda okumalarıma felsefe ağırlıklı kitaplara yer verdiğimi ve bu minvalde bazı noktalarda bilgisiz ve anlama zorluğu yaşadığımı fark edip felsefenin ilk nerede varolduğunu, tanrıların filozofların, teogoni ve kozmogonilerini, felsefelerini, arkhesinin ne olduğunu, daha net ve anlaşılır bir tanımını öğrenmem gerektiğine karar vererek
“Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar.”
“Her şeyden bir, bir’den her şey.”
“Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamına ölür.”
İlkçağ felsefesi okumak her zaman hoşuma gitmiştir çünkü düşününce elinizde yaklaşık 2200-2500 senelik metinler tutuyorsunuz.
"Özgürlük üzerine güzel bir yazı"
Tarih boyunca insanların hem birey, hem de toplumsal olarak aradığı kavramlardan birisidir őzgürlük.
Paul Eluard’ın şiirindeki gibi “okulda deftere ve sıralara yazılan”dır özgürlük. “Yıkılmış evlerimize sönmüş fenerlerimize” adını yazdığımızdır.
Tarih boyunca insanlık,
Ağustos ayının Türkiye tarihinde önemli meydan muharebelerinin ve zaferlerinin ayı olduğu bilinir.
İlber Ortaylı
Ağustosun bu alanda bereketli bir zafer kronolojisi göstermesi bir tesadüf değil; zamanın savaş teknolojisi ve Türk ordularının belirli bir stratejik alışkanlığı bu ay üzerinde bazı savaşların yığılmasına
Gerek Tuğrul Bey ve gerekse daha sonra Alp Arslan tarafından çok iyi planlanmış bir Yurt edinme faaliyetinin parçaları olarak devam eden Türklerin Anadolu içlerine yönelik hareketleri, Bizans tarafından hiç tepkisiz kabul ediliyor değildi. Olayların gösterdiği gelişme; Türklerin yeni bir yurt edinmek, Bizanslıların da topraklarını korumak amacıyla kesin sonuç almalarını gerektiriyordu. Bu sırada Bizans İmparatoru Konstantinos Dukas ölmüş (1067), devletin başına onun üç oğlu adına İmparatoriçe Fudoxia (Evdokia) geçmiştir. Dahili karışıklıklar, saray entrikaları ve çeşitli sıkıntılar içinde bulunan Bizans'ın, bu duruma tahammülü güçleştiğinden İmparatoriçe, Peçenekler karşısında başarılı olmuş olan Romenos Diogenes'i kendisine eş olarak seçmiş ve idareyi ona bırakmıştır. 1 Ocak 1068'de İmparator ilan edilen Diogenes'in ilk görevi, doğu bölgesindeki Türk tehlikesini bertaraf etmekti.