Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve kimi insanlar hayatta bir defa göç eder, kimisi birkaç kez.Kimi göç yıl sürer, kimisi yıllarca. Göç yolunda doğan, göç yolunda büyüyen insanlar olurmuş eskiden.Göç etmek bir yaşam biçimidir kimileri için. Dört mevsimin göçle geçtiği günlerde, geceleri yatak yorgan serilen yere çadır değil, "yurt" denirdi. Yörüklerin, nomadların yurdu bir yerdi ya da her yer yurduydu onların. Her göç bir derin sızıyla başlar. Yolculuk öncesi uzakların özlemidir yolcunun kalbindeki. Geride dönülmeze hasret, ileride seni çağıran haz verici hayaliyle harikalar bahçesi vardır. Eşyaları, bohçaları yükleyip kağnılara, kamyonlara, son kez kilitleyip bir kapıyı ve son kez bakıp geriye, bir sabah erken yola çıkarsın. Yol yorar seni ve belki bir gün hedefe ulaşırsın.
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sevgi, Saygı ve Özlemle Anıyor, Yolunu Kaybettik; Arıyoruz...
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ, Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…” *** Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi, En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı, O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı, Etrafı kalabalık değildi, Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı, Tüm heybetine rağmen,
10 Kasım Yas Günü
10 Kasım Yas GünüKolektif · Yapı Kredi Yayınları · 201766 okunma
Zeki Velidi Togan'ın dilinden Enver PAŞA
“Enver Paşa’nın itirazdan pek hoşlanmadığını anladım. Herhalde fikrinden dönmeyecekti. Ertesi akşam birisinin evinde beş on kişi toplandık. Enver Paşa burada ihtiyatlı ibarelerle kararını anlattı. Gözlerinden yaş akıyordu. Diğerleri de müteessir oldular. Mamafih ben, Buhara’dan ayrılarak Semerkand’a gideceğim akşam tekrar görüştüğümde, ‘Daha birkaç gün var; senin dediklerini de düşünüyorum. Burdalık yolundaki hazırlığı da bırakmayalım.’ dedi. Yanında yalnız Hacı Sami vardı. Paşa, yere serilen bir halı üzerine oturmuştu. Ayağında Alman spor potini vardı. Şu saatte mücadeleye atılmak isteyen bir sporcu tesirini veriyordu. Çok samimi fikirlerini söyledi.”
Gün olur talipleri çıkar Hz. Fatımanın. Fakat Ali(ra) münasip görülür. Sade bir düğün, mütevazı bir gelin ve neredeyse bir kişinin kucaklayabileceği bir çeyiz... Ne miydi Hz. Fatımanın çeyizi? Şöyle alt alta yazalım ki çok görünsün, kalabalık dursun. Kalabalık dursun ki mal ve mülkümüzün çokluğundan ve buna rağmen kanaatsiz oluşumuzdan kaynaklanan utancımız azalsın bu sadeden de sade çeyiz karşısında. Bir adet sedir Bir adet yün yatak Bir adet yere serilen minder Bir adet battaniye Bir adet seccade Bir adet yastık Bir adet kilim Bir adet su içme kabı Bir adet un öğüten el değirmeni Bir adet su testisi Bir adet tulum Bir adet elek Bir adet havlu Bir adet koç postu Bir adet elbise
Dünyayı dize getiren İngiliz'in desteklediği ve her türlü teknik üstünlüğe sahip olan Yunanla savaşıyor. Bu adam 300 yıldır geri çekilen bir milletin geri çekilmesini durduracak ama yaverinin ayağında bile köselesi aşınmamış ayakkabılar varken, kendi ayakkabısının altı delik. Hiç kibri yok. Hiç dert etmiyor. Ama benim asıl dikkatinizi çekeceğim nokta bundan çok daha ulvi bir durumdur. Neden oturarak savaş yönetiyor biliyor musunuz? BİR KAÇ GÜN ÖNCE ATTAN DÜŞTÜ VE KABURGALARI KIRILDI. ONU (şimdiki) ANKARA SIHHİYE MEVKİSİNDEKİ HASTANEYE GÖTÜRDÜLER. DOKTORLAR ONA, 2 AY KESİN İSTİRAHAT DEMELERİNE RAĞMEN KİMSE ONU SIHHİYE'DE TUTAMADI. TRENLE POLATLI'YA KADAR GELİP, DUATEPE MEVKİSİNE ÇIKIP BİZZAT BİRLİKLERİ YÖNETTİ. 2 KABURGASI KIRIK OLDUĞU İÇİN AYAKTA DURAMIYORDU. YERE SERİLEN POSTUN ÜZERİNE BİR YANINA YATIK ŞEKİLDE OTURUP SAVAŞI YÖNETTİ. Yayına hazırlanmakta olan "Tesadüfen Atatürk Olunmaz" kitaptan bir bölüm. Kürşad Emre ÖĞRETMEK Gazi Kemal Eğitim ve Kültür Derneği Genel Başkanı
Reklam
Eylül Ayı Hikaye Yazma Etkinliği/ İzdüşüm
Doğuştan getirdiğim farklılıklarım var benim. Gerçekle hayal olanın birbirine girdiği bir dünyaya gözlerimi açtım. Başlangıçta herkesi kendin gibi sanıyorsun, anlam veremediğin onca şey olsa da sağına soluna dönüyor diğer insanlara bakıyor senin gibi olsunlar diye için için bir umut besliyorsun. Zamanla beslediğin bu umudun ipini beline bağlıyor
İKİNCİ MURAT Aksak Temür'ün temellerini sarstığı, Türkiye Devleti'ni yeni baştan ayağa kaldıran Çelebi Mehmet, savaşlarda yıprattığı gövdesini erken bir yaşta toprağa verdiği zaman, yerine pek değerli bir oğul bırakmıştı. Bu oğul, Osmanlı padişahlarının en büyüklerinden biri olan İkinci Murat'tır ki tarihimizde devlet adamlığının,
Türk ordusu 50.000. Haçlılar ise 70.000 kişi idiler. Savaş ertesi sabah Türkler'in atılışı ile başladı. Türkler, Haçlıların bozdukları antlaşmayı bir kargıya geçirerek karargâhlarına dikmişlerdi. Varna Meydan Savaşı tarihin büyük imha kavgalarından biridir. Bu çarpışmada iki taraftan birinin yok olacağı muhakkaktı. Bir tarafla kahraman Türkler,
Bizde de sâdece Cum’â günü görülen manzarayı her gün görebilsek keşke
Müslümânların kendi içsel yönelişlerini düzenleyebilmeleri için kutsal şehrin bulunduğu yönü gösteren kıbleyi kolayca bulabilmeleri, önem açısından Kutupyıldızı’nın gökyüzündeki seyriyle eşdeğerdeydi. Her iş yerinde, her otel odasında ve her kamu alanında kıbleyi milimetrik hassâsiyetle gösteren bir ok bulunurdu. Tüm İslâm dünyâsında, günde beş kez bu yöne doğru serilen seccâdeler, namâz kılan milyonlarca Müslümânı bir araya getirirdi. İbâdet saatinin gelmesiyle birlikte tüm diğer işler önem sıralamasında ikinci sıraya düşüverirdi. Bu sırada trafikte olanlar, arabalarını yol kenarına çekerek yanlarında hazır bulundurdukları seccâdelerini oldukları yere yayarak namâza dururlardı.
Sayfa 250Kitabı okudu
Reklam
Kara Fatma ve Çetesi
"..Üzülmeyin vre. Bizimkiler Türk ordusunu tepeleyince yine buraya döneriz. Sakarya’nın ötesine bile geçeriz. O zaman buralar çok şenlikli olacak. Bir düşünün. Ta Akçakoca’ya kadar yüzlerce yeni köy.” Bir çeteci, silahına sarılıp ayağa zıpladı. Hrisantos kızdı: “Ne oluyor?” “Bir ses duydum.” “Otur yerine pezevengi! Ne telaş ediyorsun? Dört
Sayfa 165Kitabı okudu
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.