Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasemen İlayda Akçay

Yasemen İlayda Akçay
@yiakcay
Bazı esprili, şefkatli, doğal bir seçkinliğe sahip, ama alenen hiçbir ahlaksızlıkta bulunmasalar ve tek bir ahlaksızlıklarından söz edilmese bile her türlü ahlaksızlığa yatkın insanlarla hayat tuhaf bir şekilde kolay ve hoştur
Reklam
Oysa insan ruhunun derinliklerindeki eğilimler doğrultusunda sevdiği şeyleri yaparsa mutluluğu bulabilir ancak.
Henüz aşkı tanımıyordu. Kısa bir süre sonra aşk acısını tattı, ki bu da aşkla tanışmanın tek yoludur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dışsal dünyada her şey elinde bulundurana aittir, dışsal dünya kayıtsızlık yasasına tabidir ve yüzük cini, ister Nureddin olsun ister Alaaddin, yüzüğü kim takarsa ona itaat eder.
Sayfa 73
'Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.'
Reklam
Bir insan, ruhunun dirliği için hiçbir zaman başka bir insanoğluna güvenmemelidir. Dünyada hata işleyip acı çekenler doğru yola dönmek için güç, acılarını giderebilmek için şifa arıyorlarsa gözlerini daha yükseklere çevirmelidir.
Sayfa 307Kitabı okudu
Kadınların çoğunlukla pek sakin olduklarına inanılır, ama kadınlar da tıpkı erkekler gibi duygu sahibidir. Erkekler gibi onlar da zekalarını, yeteneklerini işletmek için bir uğraş, eylem alanına gereksinim duyarlar. Üzerlerindeki baskı pek ağır, sürdükleri yaşam pek durgun olursa acı duyarlar bundan, zarar görürler. Onlardan daha ayrıcalıklı olan erkeklerin, 'Kadınlar yemek pişirip, çorap örmekle, piyano çalıp nakış işlemekte yetinsin,' demeleri dar kafalılıktır. Bir kadın, geleneklerin kendisi için yeterli saydığı şeylerden daha fazlasını yapmak, öğrenmek isterse onu kınamak, alaya almak düşüncesizliktir.
Sayfa 156Kitabı okudu
Yakınlarına, çevrendekilere zararı dokunacak bir düşüncesizlik yapmaktansa, senden başka kimseyi incitmeyecek bir cezaya katlanmak bin kere daha iyidir.
İnsan tabiatı iktizasınca birbirlerini kötülemek isteyenler sadece düşmanlarının hayatlarına baksınlar, yeter.
Fakat Yüce Tanrım sabretmek yarattığın biz kulların için ne kadar da zor, çünkü yanan yüreği canlı bedenimize Sen koydun ve yeryüzündeki ömrümüzün ne kadar kısa olduğu bilincinin ve korkusunun tohumlarını derinlerde bir yere sen yerleştirdin. Bizler biliyoruz Yüce Tanrım, ömrümüzün sonbaharı çok yakınındadır ilkbaharının, yazı ise hiç uzun değildir; bu nedenle böyle bir sabırsızlık çalkalanır kanımızda, bu nedenle büyük bir açlıkla uzanır elimiz sevdiğimizi almaya ve fani şeylere bile hemen sevinmeye; zaman geçtikçe yaşlanırken, beklemeyi nasıl öğrenelim, bir gecede ölüp giderken nasıl sabredelim, zaman sönmeyen ateşiyle peşimizdeyken nasıl yanmayalım, ölüm arkamızda koşarken nasıl acele etmeyelim?
Reklam
Buralarda herşey süreksiz ve istikrarsız; bir kez biriyle ayrı düştüğünüzde, sonra onu uçsuz bucaksız bir boşlukta yeniden arayıp bulmak zorunda kalıyorsunuz.
-Düşünsenize Sinyor, hayır!, Ömrümde bir kez insanoğluyla gurur duydum, o da... "Atlantik" gemisinin helasında. -Oh! Hela mı? Neden, ne olmuştu? Fırtına vardı ve siz de ona boyun eğdiren insanın zekasına hayran... -Yok, önemli bir şey olmadı. Ama hela gibi mide bulandırıcı bir ihtiyaç için gerçek bir saray inşa etmeyi başarmış insanın zekasına hayran kalmıştım! -Oh, öyle mi?! -Gerçek bir tapınak ve başrahibi de kendinizsiniz!
Sağlık tüm öteki dışsal mülkler karşısında öylesine ağır basar ki, herhalde sağlıklı bir dilenci hasta bir kraldan daha mutludur.
Sayfa 7 - İş Bankası Kültür Yayınları
33 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.