Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaç ay, kaç yıl geçti? Ne önemi var? Zaman izafi bir şeydir. Hani adam kitabına ad koymuş: "Gün olur asra bedel."
Bir Kahramanın Hikayesi
Bir yıl kadar hapis yattım.Hapiste bir grup eşkiyayla tanıştım,bu tanışıklık beni hapisten kurtardı ve bana cinayet araştırmalarında ajanlık görevi kazandırdı.İnsanları öldürüyordum,bu iş çok kolay yapılıyor.Artık ben de bir eşkiyayım.Cellat da olabilirim.Hiç fark etmez.
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
3,5 yıl hayatını paylaşmış Melek... Sonra, kaldırım kenarında derin bir uykuda bulunmuş. Dili dışarıdaymış. Ağzında kan varmış... Necdet Şen, kucağına alınca kedisinin zehirlendiğini anlamış. “Güle Güle Meleğim” başlıklı yazısında, “Sırtı hardal turuncusu, karnı krem karamel sarısıydı kızımın,” diyor; “...kuyruğunun ucu rakun gibi çizgiliydi, patilerinin içi pembe pembe... Bana öyle bir sıcaklık ve sevgi sundu ki, tüm yaralarımı sağalttı neredeyse.
CAN SANAT YAYINLARI 1. Basım: Mayıs 2012 E-kitap 1. Sürüm Ocak 2014, İstanbulKitabı okuyor
1916'da çalışmalarına başlanan ve 1917'de açılan Darü'l-Elhân (Nağmeler Evi), merkezinde Türk müziğinin yer aldığı bir modern eğitim kurumuydu. Cumhuriyet dönemiyle birlikte önce bir kimlik değişimi yaşadı ve kurumun faaliyetlerinin merkezine Batı müziği yerleştirildi. Ancak Türk müziği de dışlanmadı. İki büyük müzik geleneğine mensup insanların aynı binada birlikte mesai yaptığı, birlikte konserler verdiği bir dönemdi bu. Sadece birkaç yıl sonra ise Türk müziği şubeleri kapatıldı, burada çalışanların ders vermesi engellendi ve devlet kurumlarında Türk müziği eğitimi yasaklandı. Bütün bunlar on yıl içinde olup bitmişti. Devlet kurumlarında Türk müziği eğitiminin yasaklanmasını, Türk müziğinin kamusal hayattan adım adım uzaklaştırılmasına yönelik tedbirler takip etti ve sekiz yıl sonra radyolarda Türk müziği çalınması bile yasaklandı. Böylece geleneksel Osmanlı-Türk müziği adım adım Türkiye'nin müzik kültüründeki merkezî konumunu yitirmeye başladı.
218 syf.
·
Puan vermedi
Beyaz Geceler Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikolay’ın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Sibirya sürgününden sonra yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. Bu kitapta sürgünden bir yıl önce yazdığı ve en tanınmış eserlerinden biri olan Beyaz Geceler’in yanı sıra hepsi 1848 yılına ait Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca, Noel Ağacı ve Nikâh, Haysiyetli Hırsız, Yufka Yürekli öyküleri de yer almaktadır. Barış Zeren (1978): İ.Ü. Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitede İktisat Tarihi Bilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi Slav Tarihi Bölümü’nde araştırmacı olarak bulundu. Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü ve Fransa’da EHESS’te doktora çalışmalarını sürdürüyor. İngilizce ve Rusça’dan sosyal bilim, tarih ve edebiyat çevirileri yapıyor.
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202074,7bin okunma
Dırım dırım....¿¿
"Bak evlat, bu konuştuklarımız aramızda kalsın. Sana söyleyeceklerimi ciddiyetle dinle. Yaşadığın kötü günlerin geride kalmasına çok seviniyorum. Sen benim burada en değer verdiğim askerimsin ama Zeynep'le ilgili belirsiz olan şeyler var. Çok dikkatli olmalısın. Zeynep'in kayıtları özel olarak silinmiş hayatında son bir yıl öncesine dair hiçbir bilgi yok.
Sayfa 121 - MemphisKitabı okuyor
Reklam
Binlerce lanetli önerinin altında imzası bulunan Robespierre, daha iki yıl önce danışma toplantısında ölüm cezasına karşı mücadele vermiş, savaşı cinayet olarak damgalamıştır; Danton, ölüm mahkemesinin mucidi olduğu halde, ruhen sarsıntılar içinde o ümitsiz sözleri haykırmıştır: "Giyotine göndermektense giyotine giderim."
Sayfa 57 - Can Yayınları
Freud "İnsanın ilk şaşkınlığı, dünyamızın evrenin merkezi olmayıp hayallere sığdırılması zor genişlikte bir kozmik sistemin küçücük bir parçasından ibaret olduğunu öğrenmesidir." diyor. Az buz bir şaşkınlık değil. İkinci şaşkınlığı ise insan denen mükemmel varlığın aslında binlerce yıl küçümsediği, hor gördüğü hayvanlarla akraba oluşunu keşfetmesidir. Yani insanın "kıllı, kuyruklu, dört ayaklı" bir hayvandan türediği gerçeği ile baş başa kalmak. Ama Freud'a göre insanın asıl büyük şaşkınlığı, kendi içinde bir başkasının bulunduğunu keşfetmesiymiş. Yani insan egosunun "kendi mülkünün bile efendisi olmadığını ve zihninde bilinçdışı denilen, kendine ait olmayan bir başkasının bulunduğunu" keşfetmek.
Sayfa 190Kitabı okudu
Yaşamak diye bir şey var. On yıl önce olsaydı. Herkes bunu söylüyor. Demek ki yaşanan şu an'ın değeri bilinmedikçe herkes on yıl sonra gene "on yıl önce olsaydı ah!" diyecek. Şu önümüze bir baksak. İlerimize değil, şu tam üstüne bastığımız yere, zamana. Sonra gene on yıl önce olsaydı demeyelim.
İlgi duymuyordum.Hiçbir şeye ilgi duymuyordum.Nasıl kaçabileceğime dair hiç fikrim yoktu.Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa.Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki.Bende bir eksiklik vardı belki de.Mümkündü.Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım.Onlardan uzak olmak istiyordum.Gidecek yerim yoktu ama intihar?Tanrım çaba gerektiriyordu.Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi.
Charles Bukowski
Charles Bukowski
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.