Reisi "Kabbala" nâmındaki Yahudi mezhebini meydana getiren fikirlere saplanmış bir Yahudi iken bilähare müslümanlığa dönen Abdullah ibni Sebe'dir.
Öyle anlaşılıyor ki Ali'nin yüksek irfan ve olgunluğunu bazı kimseler, haz medememiş ve velayetindeki olgunluklardan şaşırarak garip saçmalıklara düş müştü. Abdullah ibni Sebe, Ali'nin insanî büyük mazhariyetini, Buda ve Brahman'larla Hıristiyanların anlayışları şeklinde kabul ederek: "Ali ilahi" mezhebini icad etmiştir. Ona göre Cenâb-ı Hak, Ali'ye hulûl etmiştir. Nasıl ki Iblis, Muavi ye'ye etmiştir. İşte görülüyor ki tecelli ile hulûl karıştırılmış ve ortaya Zerdüşt mezhebi konulmuştur. Buna rağmen Abdullah ibni Sebe'nin mezhebi doğrudan doğruya Zerdüşt'ten değil, Kabbala denilen yahudi mezhebinden alınmıştır. Bu mezhebin Zerdüşt diniyle münasebeti olmak lazım gelir.
Hazret-i Ali, İbni Sebe'yi Medine'den kovmuştu. Şehadetinden sonra Ibai Sebe, İmam-ı Ali'nin ölmediğinden, göklere çıktığından, şimşek ve yıldırım olduğundan bahsetmiş ve çok taraftar kazanmıştır.