Kok fırınları göğe doğru ip gibi uzayan bacalarından ufka kızıl bir çizgi çekiyorlardı. İnsan onların karşısında bir yangını seyreder gibi hüzün duyuyordu; binbir tehlike saklayan ufukta demir köprü fabrikalarının gökyüzüne saldığı kıvılcımlardan başka yıldız yoktu.
Birinin başlattığı yangını başka biri söndüremiyor.
Perihan Mağden’in Yıldız Yaralanması, çağdaş toplumun kadın üzerindeki baskısını ve bireysel varoluş mücadelesini güçlü bir şekilde ele alan bir roman. Ana karakter Yıldız’ın yaşadığı içsel çatışmalar, toplumsal beklentiler ve kendi kimliğini arayışı üzerinden ilerleyen hikâye, okuru derin bir sorgulamaya davet ediyor.
Perihan Mağden’in kalemi oldukça keskin ve samimi. Roman boyunca, Yıldız’ın zihinsel ve duygusal karmaşası ustalıkla işlenmiş. Karakterin iç dünyasındaki çalkantılar, bireyin kendini bulma sürecinde yaşadığı sancılarla iç içe geçiyor. Perihan Mağden’in ironik üslubu ve cesur anlatımı, modern dünyanın yüzeyselliğini ve tüketim kültürünün birey üzerindeki tahribatını net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle medya ve toplumun dayattığı güzellik algısına yönelik eleştirileri etkileyici ve düşündürücü.
Bazı bölümler fazla içsel ve yorucu gelebilir. Yıldız’ın psikolojisine derinlemesine giren Perihan Mağden, okuru karakterin zihinsel girdabına sürüklüyor. Bu, bazı okuyucular için zorlayıcı olabilir. Ayrıca, romanın akışı yer yer kopukluklar içerebiliyor; olay örgüsü belirli bir doğrultuda ilerlemektense Yıldız’ın iç dünyasında genişleyen monologlarla şekilleniyor. Bu durum, kitabın temposunu düşürebilir.
Genel olarak, Yıldız Yaralanması, bireyin toplumla olan çatışmasını ve içsel yolculuğunu etkileyici bir şekilde sunan bir eser. Perihan Mağden, modern dünyanın ikiyüzlülüğünü ve bireyin bu yapı içindeki varoluş savaşını çarpıcı bir şekilde ele alıyor.