Resimlerinize bakan herkes çok mutlu olduğunu söylüyor değil mi? Öyle gösteriyorsun çünkü... Ve hep senin gibi olmak istediklerini söylüyorlar. Berbat bir hayatın yok zaten; kafandan geçen soru işaretlerini ve antidepresan ötesi kahkahaları saymazsan... Ve tabii gözlerin dolduğunda sadece boşluğa baktığını da saymazsan!..
Sakin ol, içinde bu aralar fırtınalar kopuyor. Çok yorgunsun. Aldırma! Hayat devam ediyor, tadını çıkar. Herkes nasıl inandıysa resimlerdeki sana, işte öyle gerçek ol. Çünkü sen mutlu olmayı hak ediyorsun.
Unutma, bu dünyada senden sadece bir tane var... Ve ikincisi olmayacak. Kendinin değerini bil. Çünkü sen çok güzelsin.
Pek çoğumuz genel bir kırgınlık, yorgunluk ve içsel bir boşluk halinden mustaribiz. Her türlü ekran karşısında geçirdiğimiz uzun saatler, bize ruhsal çökkünlük olarak geri dönüyor.
Namusluyla namussuz
Paltosu bir batman gelirmiş Deli Halit Paşa’nın
Katlayıp attığında adam da devirirmiş.
Paltosu tılsımlıymış söylence olmuş.
Kurşunlar girer de çıkamazlarmış
Şamanca bir gösteri olarak silkince paltosunu
Onlarca yenik kurşun yerlere saçılırmış.
Deli Halit Paşa’da çifte tabanca
“Namuslu” dediği sağa takılı
Düşmana
Çocuk Anadolu'dan böyle güvercin çıkmamıştır daha
yalnızlığın üstüne böyle şiir kanatlanmamıştır
böyle göz dökülmemiştir gurbet sürmelisine
böyle yağmur da inmemiştir kimsenin gözlerine
İyilik kanatlarının üstüne olsun, gelmişsin
şu uzun taşradan gölgesi bile yorulur bazen
yorgunsun da biraz daha yorulmaya gelmişsin
akşamlar efendidir, birbirine
Camı ancak elmas keser, elması kesen de yine elmastır biliyorsun. Taş ise camı kesmiyor, kırıyor. Cam kırıkları ellerinde, ortalığı temizlemek de sana kalıyor, öyle yorgunsun.
Her şey insan için... İnsan bir kere bu cümleyi kurduğunda bir daha eskisi gibi olamıyor. Aldığı hiçbir darbe köklerinden sarsamıyor ya da hiçbir şey şaşırtmıyor. Öyle sanıyorsun. Her şey insan için, diye teselli edersen bir kere kendini bazı insanların böyle yaşayabildiğine ikna olmaya başlıyorsun. Sonranın bir teselli değil bir vazgeçiş olduğunu bile fark edemiyorsun. Вu, mücadeleyi kaybettiğine dair bir kabulleniş aslında. Göremiyorsun, öyle kabul ediyorsun. Savaşmıyorsun, yorgunsun. Susmuşsun, dinlememişler. Anlatamamış mısın yoksa onlar mı istememişler?
Her şey insan için. insan bir kere bu cümleyi
kurduğunda bir daha hiç eskisi gibi olamıyor.
Aldığı hiçbir darbe köklerinden sarsamıyor ya
da hiçbir şey şaşırtmıyor. Öyle sanıyorsun. Her
şey insan için diye teselli edersen bir kere
kendini bazı insanların böyle yaşayabildiğine
ikna olmaya başlıyorsun. Sonranın bir teselli
değil bir vazgeçiş olduğunu bile fark
edemiyorsun. Bu mücadeleyi kaybettiğine dair
bir kabulleniş aslında. Göremiyorsun, öyle
kabul ediyorsun. Savaşmıyorsun, yorgunsun.
Susmuşsun, dinlememişler. Anlatamamış
misin? Yoksa onlar mi dinlememişler?
Bir felsefe profesörü büyük bir ermişi görmeye gitmişti ve ona Tanrı hakkında soru sordu ve ona karma hakkında sordu ve ona reenkarnasyon teorisi hakkında sordu. Ve ona pek çok şey sordu...
Sorular ve sorular ve sorular. Ve ermiş, "Yorgunsun, yolculuk uzun sürmüş ve böylesine sıcak bir öğleden sonra tepeye tırmanmaktan terlemiş olduğunu