Sen, kalbi taze hayal gücünün kutsal suretlerini
Saf haliyle saklamış biriysen eğer
Yabancı! Bundan böyle dikkat et ve bil ki gurur
Her ne kadar gizlense de kendi görkeminde
Değersizdir. Ki o, herhangi bir canlıyı hor gören kişi
Doğumundan beri onunla olduğu düşünülen
Ama hiç kullanmadığı melekelere sahiptir
Gözleri hep kendi üzerinde olan insan tek bir şeye
Bilge birini bile aklın yasaklamış olduğu
Hor görmeye sevk edebilecek
Doğanın eserlerinin en küçüğüne
Bakar daima. Ah,sen daha akıllı ol!
Gerçek bilginin sevgiye götürdüğünü öğrenen birinde
Gerçek yücelik kalır yalnız
Ki o kişi derin düşüncelere daldığı o sessiz saatte
Hala kuşkulanabilir ve hala saygı duyabilir kendine
Alçakgönüllük içinde.
John Bevere
arkandan gelmeyi seçiyorum. Ben senin hizmetçinim; Bütün
cesaret ve sevgiyle Senin Söz’ünü konuşmak ve iradeni yerine getirmek için beni güçlendiren lûtfunu alıyorum.
Şimdi korku ve kontrol ruhuna hitap edin:
Hayatım üzerine söylenmiş olan korku ve kontrol sözlerini kırıyorum. İnsandan korkma neden olan bağı hayatımdan kırıyorum. Karanlığın murdar ruhları, kendimi Tanrı’ya
teslim edip, size karşı duruyorum. Hayatımda size yer vermeyeceğim, Rab İsa ismiyle gidin. Âmin
Kurtarıcımız tek Tanrı, sizi düşmekten alıkoyacak, büyük
sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. Yücelik, ululuk, güç ve yetki Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bütün çağlardan önce, şimdi ve bütün çağlar boyunca
Tanrı’nın olsun!
İki insanın birbiri için şunu düşünmesi ve dile getirmesi nasıl da yücelik doludur: Ben onunla buluşmasam, onunla konuşmasam veya ona yazmasam da olur, çünkü bizim birbirimize kendimizi dayatmamıza veya hatırlatmamıza gerek yoktur; ben ona kendime güvenir gibi güvenirim, eğer şunu ve şunu yapmışsa, öyle yapması gerektiği için yapmıştır, bilirim.
Yücelik geçici bir deneyimdir. Asla kalıcı değildir. Kısmen insanoğlunun efsane yaratmaya meyilli hayal gücüne dayanır. Yüceliği deneyimleyen kişi nasıl bir efsanenin içinde olduğunu anlamalıdır. Kendisine hangi imajın verildiğini düşünmelidir. Alay etmesini de bilmelidir. Böylece rolünü inanmadan oynar. Alaycılık kendini rolüne fazla kaptırmasını önleyecek tek şeydir. Bu nitelik olmazsa, kısa süreli yücelik bile insanı mahveder.
Şiir öyle kelimeler bulur ki cinayete yücelik, hüzne neşe, sevince de keder yükler. Öyle renkler icat eder ki en çirkin şeyleri tapınılacak kadar güzel gösterir, en anlamsız şeylere büyüklük verir. Şiir, bir nevi sihirdir.
Yücelik geçici bir deneyimdir. Asla kalıcı değildir. Kısmen insanoğlunun efsane yaratmaya meyilli hayal gücüne dayanır. Yüceliği deneyimleyen kişi, nasıl bir efsanenin içinde olduğunu anlamalıdır. Kendisine hangi imajın verildiğini düşünmelidir. Alay etmesinin de bilmelidir. Böylece rolünü inanmadan oynar. Alaycılık kendini rolüne fazla kaptırmasını önler. Bu nitelik olmazsa yücelik insanı yok eder.
Bir insan ancak bir eğilimi tatmin ettiği ölçüde kendini mutlu gördüğü için, ona olağanüstü yeteneklere gerek duymadan büyük hazlar yaşatabilen duygu kesinlikle hafife alınamaz.
Savaş ve Barış'ın yazarı Tolstoy, Carlyle'ın kahramanı yıldırımla karşılaştırdığını öğrenseydi şöyle derdi: “Gerçekten de bir kahraman, bir olağanüstü kişi yıldırım gibidir ancak halk kitleleri birer kil ya da saman yığını değildir. Onlar, içinden yıldırım çıkan fırtınalı bir buluttur. Bulut elektriğe doymuşsa yıldırım çakacaktır. Bulutta elektrik yoksa yıldırım da görünmeyecektir... Bulut sadece yoğunlaşmış su buharı olarak kalacaktır. Halk da öyle: Ruhunda yücelik ve kahramanlık varsa içinden büyük insanlar, kahramanlar çıkabilecektir. Ama eğer soğuk sis bulutu ise o zaman hiçbir kuvvet ondan bir yıldırımın çakmasına neden olmaz.”