Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Ey Yavuz! Milletimin kurtuluşu için yalvaracaktım.Ayaklarına kapanmak için sana yükselmek istedim.Yarı yolda gözlerim karardı.Sendeledim ,düştüm.Allah günahımı affetsin!''
Sayfa 104Kitabı okudu
Her Müslüman üstelendiği işi kendinden başka yüklenecek kimsenin bulunmadığını, İslam'ın yeryüzü hükümranlığı konusunda biricik amilin kendi hataları ve sevapları olduğunu/olacağını düşünsün. Burada, ben doğru yoldaysam bu iş gerçekleşir, bu iş gerçekleşmiyorsa bunun vebalı yalnız ve sadece benim yanlışlarım, benim eksikliklerimdir, diyebilecek bir bilinç düzeyine yükselmek gerekiyor.
Reklam
Fena onu ürküttükçe, sonsuzluğa niyet etti hep. İnsanlar incindikçe, sonsuz merhametin adına niyet etti. Zahmetler üzerine hücum ettikçe, Mutlak güzelliğin esmasına niyet etti. Varlığı, dünyanın ve insanların elinden kaçtıkça, Aşk'a niyet etti... Ve aşk bağının toprağında gizlenen tane oldu. Artık yok olduğu yerden yeniden doğmak ve yükselmek zamanıydı.
Başarılı politikacıların kendi içlerinde hep yenilmelerinden ötürü, başkalarının önünde yenilmeye dayanamayacaklarını biliyordum. Bir insan çifte yenilgiye katlanamaz. Onların yükselmek için sürekli uğ­raşmalarının gizi budur. Başkaları üzerinde kurduklan iktidar onlara bir üstünlük duygusu verir. Yenilgiye uğradıklarını unutup, zafer kazanmış sayarlar kendilerini. Önem verdikleri tek şey olan büyüklük görünümünü yaymaya çalışırken, içten içe ne kadar boş olduklarını gizler bu zafer.
Ancak ne paltomun düğmelerini çözdüm, ne de gerçekten havalanıp uçtum.Uçmaktan korkuya kapıldığım için değil, nasıl ve nereye ineceğimi, bırakın onu, bir daha yere inip inemeyeceğimi bilmediğimden.Yükselmek hiç sorun değildi.ama sonra yere nasıl inerdi insan?
"Evren yuvarlak; çemberde iki yay var. Biri yükselen, biri alçalan. Her insan durmadan hareket halinde. Bazısı iner, bazısı çıkar. Yükselmek istiyorsan, en çok kendini eleştir. Kendi hatalarını görmeyen asla iyileşemez."
Reklam
Şikayet
Bütün insanlara ve hadiselere kızıyorum. Hayat çok pis ve çok fena. Fakat ondan şikayet de o kadar müptezel bir şey ki insan bunun fevkine yükselmek istiyor.
Sayfa 81 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Burada Allah veya sevgili dışarıdaydı. Biz ona doğru yükselmek istiyor, -nerede olursan ol, bulunduğun yer cennetimizdir, diyorduk.
Sayfa 114Kitabı okudu
‘’ Eski Türklerin ahlak ve adetlerinin büyük bir kısmını aynen saklamış olan Türkistan Kazaklarının bazılarında şöyle bir adet vardır: Bir genç erkek evlenmek istediği kızın çadırına üç gece gizlice girer. Kızla birlikte yatarlar, kızın babası ve anası bunu sezseler bile ses çıkarmazlar. Üç gecede erkek, kendisiyle evlenmesi için kızı razı edebilirse dördüncü günü babasına giderek kızı ister. Kandıramazsa çekilir, gider. Fakat bu üç gecede en ufak bir uygunsuzluk olmaz. Erkek ve kız, birbirlerine karşı hiçbir kötü düşünce beslemez Bu da gösteriyor ki, Türkler hem ahlaklı, hem de iradeli bir millettir. Zaten bu ikisi, çok kere birlikte bulunur. Yaşayıp yükselmek, ahlaklı ve iradesi sağlam milletlerin hakkıdır. Biz bu Türk ahlakına tam olarak sahip bulunduğumuz zamanlarda yükseldik. Yabancıların ahlakını alarak bozulduğumuz zaman düşüp geriledik. Yükseldiğimiz zamanlar bu toprak, büyük milli davalar için kendilerini feda eden; yalan, iki yüzlülük bilmeyen, vicdanını satmayan insanlarla dolu idi. Niğbolu'da 60.000 Türk, birleşik Avrupa'yı yenerken; Yavuz, korkunç çölleri aşarken; Kanuni, boy ölçüşmek için Charles-Quint'in ordusunu ararken böyle yıkılmaz ruhlu bir topluma dayanıyordu. Ahlak, millet yapısının temelidir. O olmadan hiçbir şey olmaz.’’
‘’ Bu dalavereciler çıkar ve yükselme yolunda her kalıba girerler: Kimisi yobaz bir softa olduğu halde, laik bir cumhuriyetçi kesilir. Kimisi, zengin ve hovarda bir mirasyedi olduğu ve maiyetinde birtakım zavallı işçiler çalıştırarak onların emeğini sömüren insafsız bir sermayedar olduğu halde, komünistlik taslar. Kimisi, menfi ruhlu bir dedikoducu olduğu halde, hükumete dalkavukluk eder. Kimisi de, kendinden başka bir şey düşünmeyen bir dalavereci veya çirkin yüzünden Türk olmadığı anlaşılan bir gayrıtürk olduğu halde, Türkçülük rolü yapar. Bunların hepsi, Türklük ve Türkçülük için zararlı insanlardır. Türkçülüğün, sert bir ahlakı vardır. Türkçü kendisini mühimsemez, alçak gönüllüdür, suç yapmışsa ve yanılmışsa itiraf eder. Geçmişe ve eski değerlere bağlıdır. Eski Türkçüleri devirerek yükselmeyi düşünmez. Kalbi yalnız milletine hizmet etmek duygusu ile vurur. Bencillik davasında değildir. Her dinde ve her ahlak prensibinde kötü olan yalan, iftira gibi küçüklüklerin yanından bile geçmez. Kendisine soykütüğü uydurmaz ve hele babası veya dedesi şüpheli bir çevreden gelmiş birisi ise, bu şüpheyi gidermek için kendisini Anadolu’nun koyu Türk çevrelerinden birisine yamamak teşebbüsüne girişmez. Bilhassa, yıllarca çalışarak Türkçülüğe hizmet ettikten sonra az veya çok bir manevi mevki kazanmak gibi namuslu ve şerefli bir yol dururken, bir hamlede yükselmek için eskileri baltalamak gibi çirkin ve şerefsiz bir harekete başvurmaz. Bunları yapan Türkçü değildir. Bu gibi insanların Türkçülerin kadrosunda yeri yoktur.’’
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.