Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
Bu kitabın en önemli özelliği, 1923 yılında Peyami Safa tarafından yazılan ve ona ilk edebi şöhretini kazandıran romanı olarak kabul edilmesidir. Toplumdaki ahlaki çöküntüyü, Türkiye'nin doğu-batı çatışmasını değinilmiş bir eser.Bu konuları işlerken, her zaman olduğu gibi merkezinde insan vardır.Manisa’da Yunan işgali sırasında ortadan kaybolan babasını bulmak için yollara düşen Mebrure’nin ve o dönemde toplumun düştüğü durumu çok güzel betimleyen bir kitap.Aslında başka kahraman Mebrure olsada yazar onun İstanbul’daki uzak akrabaları üzerinde bir toplumu yok etmek için sadece savaşmak gerekirmiyor mesajını veriyor.Toplumu kan dökmeden yıkma işi o dönemin ‘İstanbul sosyetesi”nde ahlaki çöküş öyle bir boyut “Sözde Kızlar” tabiri kullanılıyor. Yazarın betimleme ve tabirleri etkileyici başta durağan gidiyor ama sonra çabucak ilerliyor. Artık senin canının içi de değilim, iki gözün de değilim, artık yabancı bir kadınım, aramızda dostluk da kalmadı... Geçmeyeceğini bildiğim bir buhran içindeyim…. Bu kızın aşka ihtiyacı var. Kalbi pek zayıf. İnsan tahayyül ettiği kadınlara ancak hayatında bir iki kere rast gelir... Atılmak, başka bir dünyaya, başka bir hayata atılmak istiyor, bunun için deliriyordum. Allah'a inanmıyorsun, kanun tanımıyorsun. Vicdanın da mı yok? #bulutumsuokuyor #instagram #sözdekızlar #peyamisafasozleri
Sözde Kızlar
Sözde KızlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20219,1bin okunma
216 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Aliye dikenler arasında açmış bir gül, bir kurtuluş fikridir...
Aliye gibi insanlar oldukça, bu vatana gönül vermiş, onun için çalışıp yine onun için ölen insanlar oldukça, onlarca Hacı Fettah olsun yine de emellerine ulaşamayacaklardır. Vurun Kahpeye yazardan okuduğum ilk kitaptı. Ve oldukça da beğendim. O yıllarda Yunan işgalinde olan Anadolu topraklarını, oradaki insan profillerini, o insanların çektikleri
Vurun Kahpeye
Vurun KahpeyeHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201910,6bin okunma
Reklam
Fener Rum Patrikhanesi Vekili Doroteos!
Patrik Vekili Doroteos, İzmir'in işgali üzerine Yunan ordularının Hristiyanlık adına mukaddes cihat yapmaları ve Türkiye'deki Rumların Yunan ordusuna katılmaları için resmi bildiri yayınlamıştır. Patrikhane'nin maddi imkanları ile Türkleri haksız, barbar ve cahil olarak gösteren binlerce broşür bastırılarak Avrupa ülkelerine gönderilmiştir. Papazlar vasıtası ile Yunan işgalini haklı gösteren mitingler, yürüyüşler ve gösteriler düzenlenmiştir. Avrupa ülkeleri başkentlerine din adamlarından teşkil edilen heyetler gönderilerek Yunanistan'ın politikasına destek sağlanmaua çalışılmıştır. Patrik Doroteos 20 Mart 1921'de Amerika'ya bizzat kendi giderek Yunan politikasının propagandasını yapmıştır. Patrik Amerika'dan bir milyon frank yardım toplamayı da başarmıştır.
272 syf.
·
Puan vermedi
 DAĞA ÇIKAN KURT     Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Dağa Çıkan Kurt
Dağa Çıkan KurtHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 2021419 okunma
“Bu rezil istila” dün Çanakkale’de, bugün yurdun her ilinde. “Bu rezil istila”ya dün olduğu gibi bugün de Milli Mücadele gerek. “Bu rezil istila” dün İngiliz, İtalyan, Fransız, Ermeni, Yunan saldırısıydı. Bugün Suriyeli, Afgan, Rus ve zenci işgali.
368 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Mısır Mitolojisi; Mısır Bilimci Geraldine Pinch'in Mısır hanedanlıklarına, tarihi metinlere,tapınaklarda bulunan kabartmalar ve yazıtlara değinerek; Mısır tarihini, kültürünü, mitolojik döngüyü ve anlatıların sembolik anlamlarını; anlaşılır ve yalın bir üslup ile işlediği, okumaktan keyif aldığım bir kitap oldu. İlk bölüm mitin tanımı,
Mısır Mitolojisi
Mısır MitolojisiGeraldine Pinch · Say Yayınları · 2019115 okunma
Reklam
Kara günler..
"İstanbul'un İşgali 13 Kasım 1918'den 6 Ekim 1923'e kadar süren beş yıl gibi uzun bir süreci kapsıyor. Bu konuda az sayıda kitap yazılması ve tarih kitaplarında ayrıntıya girilme- mesi düşündürücüdür. "Çanakkale geçilmez" diyoruz ama Çanakkale geçilmiştir, hem de hiç karşı koyulmadan, esir bir devletin boğazı olarak. Sadece üç buçuk yıl sonra, Çanakkale savunmasında şehit olanların kemiklerini sızlatırcasına İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan donanmaları Çanakkaleden geçip 13 Kasım 1918'de İstanbul'a demirlemiştir..."
Prof. Dr. Fahir Armaoğlu'nun engin bilgilerinin ve tecrübelerinin ışığında ortaya çıkmış akademik çalışmalarından derlenen Türk Siyasi Tarihi, imparatorluk mirasından Kıbrıs meselesine dek tarihimizin en kritik meselelerini yeniden gündeme taşıyor. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu kitabın ilk bölümünde imparatorluk mirasını değerlendirerek çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nu yorumluyor ve hemen ardından ikinci bölümde Milli Mücadele yıllarını ele alıyor. İstanbul'un İşgali ve Oniki Ada Meselesi gibi hala önemini koruyan konular, belgeler ışığında okuyucuya sunuluyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren birçok tartışmaya sebep olan laiklik konusu, kitabın üçüncü bölümünü oluşturuyor. Hilafet'in dış cephesinden Türkiye'deki Amerikan okulları krizine kadar Prof. Dr. Fahir Armaoğlu laikliği en hassas noktalarıyla yorumluyor. Kitabın son bölümünde Kıbrıs meselesi tüm hatlarıyla tartışmaya açılıyor. Kıbrıs'ın stratejik önemi, 1955-56 yıllarında Türk hükümetinin tavrı, Türk-Yunan münasebeti neticesinde ortaya çıkan olaylar ve Prof. Dr. Fahir Armaoğlu'nun Rauf Denktaş'la yaptığı çok önemli bir röportajla kitap sona eriyor.
Türk Siyasi Tarihi
Türk Siyasi Tarihi
Fahir Armaoğlu
Fahir Armaoğlu
Zorunlu göç sırasında Rumlar genellikle kıyı bölgelerinden iç bölgelere sevk edilmişlerdi. Bazen de göç ettirme, sadece bazı şehirlerdeki Rumlar'ın birbirleriyle yer değiştirmeleri şeklinde gerçekleşmişti. Her ne kadar zorunlu göçün sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için Nureddin Paşa tarafından ilgili makamlara emirler gönderilmişse de
Sayfa 127 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Her ne kadar Ankara Hükümeti yetkilileri zorunlu göç kararının Yunan işgali altındaki topraklarda Müslüman ahaliye yapılan kötü muameleye karşı bir misilleme olmadığını belirtmiş olsalar da bu mesele yabancılar tarafından misilleme gibi algılanmıştır. Mesela Amiral Bristol, Doğu Karadeniz bölgesindeki Rumlar'ın zorunlu göçü hakkında Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı bir mektupta, Anadolu'nun bir bölgesinde Yunanlar'ın Müslüman ahaliye karşı yaptıkları baskının, Türkler tarafından Anadolu'nun başka bir tarafında göç ettirmeyle cevaplandırıldığını ve Müttefikler, Yunanlar'ın Anadolu'nun bir kısmını işgal etmesine ve burayı askeri operasyonlar için üs olarak kullanmasına izin verdikleri sürece bu durumun daha da kötüleşerek devam edeceğini düşündüğünü belirtmişti. Zira, Trakya'yı işgal eden Yunanlar, Edirne'den uzaklaştırılan Müslümanlar'ın geri dönmelerine izin vermemişlerdi. Bu Müslüman muhacirler İstanbul'da sefil bir halde kalmak zorunda kalmışlardı. Bununla birlikte Yunanlar'ın yaptığı uygulama ile Ankara Hükümeti'nin tatbik ettiği zorunlu göç arasındaki temel bir fark vardı. Yunanlar işgal ettikleri bölgelerdeki Müslümanlar'ı kendi işgal bölgeleri dışındaki yerlere doğru uzaklaştırılırken Ankara Hükümeti kontrol ettiği bölgelerin dışına Rumlar'ı çıkarmamıştı.
Sayfa 126 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
650 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.