Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Prof. Dr. Fahir Armaoğlu'nun engin bilgilerinin ve tecrübelerinin ışığında ortaya çıkmış akademik çalışmalarından derlenen Türk Siyasi Tarihi, imparatorluk mirasından Kıbrıs meselesine dek tarihimizin en kritik meselelerini yeniden gündeme taşıyor. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu kitabın ilk bölümünde imparatorluk mirasını değerlendirerek çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nu yorumluyor ve hemen ardından ikinci bölümde Milli Mücadele yıllarını ele alıyor. İstanbul'un İşgali ve Oniki Ada Meselesi gibi hala önemini koruyan konular, belgeler ışığında okuyucuya sunuluyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren birçok tartışmaya sebep olan laiklik konusu, kitabın üçüncü bölümünü oluşturuyor. Hilafet'in dış cephesinden Türkiye'deki Amerikan okulları krizine kadar Prof. Dr. Fahir Armaoğlu laikliği en hassas noktalarıyla yorumluyor. Kitabın son bölümünde Kıbrıs meselesi tüm hatlarıyla tartışmaya açılıyor. Kıbrıs'ın stratejik önemi, 1955-56 yıllarında Türk hükümetinin tavrı, Türk-Yunan münasebeti neticesinde ortaya çıkan olaylar ve Prof. Dr. Fahir Armaoğlu'nun Rauf Denktaş'la yaptığı çok önemli bir röportajla kitap sona eriyor.
Türk Siyasi Tarihi
Türk Siyasi Tarihi
Fahir Armaoğlu
Fahir Armaoğlu
Zorunlu göç sırasında Rumlar genellikle kıyı bölgelerinden iç bölgelere sevk edilmişlerdi. Bazen de göç ettirme, sadece bazı şehirlerdeki Rumlar'ın birbirleriyle yer değiştirmeleri şeklinde gerçekleşmişti. Her ne kadar zorunlu göçün sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için Nureddin Paşa tarafından ilgili makamlara emirler gönderilmişse de
Sayfa 127 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her ne kadar Ankara Hükümeti yetkilileri zorunlu göç kararının Yunan işgali altındaki topraklarda Müslüman ahaliye yapılan kötü muameleye karşı bir misilleme olmadığını belirtmiş olsalar da bu mesele yabancılar tarafından misilleme gibi algılanmıştır. Mesela Amiral Bristol, Doğu Karadeniz bölgesindeki Rumlar'ın zorunlu göçü hakkında Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı bir mektupta, Anadolu'nun bir bölgesinde Yunanlar'ın Müslüman ahaliye karşı yaptıkları baskının, Türkler tarafından Anadolu'nun başka bir tarafında göç ettirmeyle cevaplandırıldığını ve Müttefikler, Yunanlar'ın Anadolu'nun bir kısmını işgal etmesine ve burayı askeri operasyonlar için üs olarak kullanmasına izin verdikleri sürece bu durumun daha da kötüleşerek devam edeceğini düşündüğünü belirtmişti. Zira, Trakya'yı işgal eden Yunanlar, Edirne'den uzaklaştırılan Müslümanlar'ın geri dönmelerine izin vermemişlerdi. Bu Müslüman muhacirler İstanbul'da sefil bir halde kalmak zorunda kalmışlardı. Bununla birlikte Yunanlar'ın yaptığı uygulama ile Ankara Hükümeti'nin tatbik ettiği zorunlu göç arasındaki temel bir fark vardı. Yunanlar işgal ettikleri bölgelerdeki Müslümanlar'ı kendi işgal bölgeleri dışındaki yerlere doğru uzaklaştırılırken Ankara Hükümeti kontrol ettiği bölgelerin dışına Rumlar'ı çıkarmamıştı.
Sayfa 126 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
1921 yılının Ocak ayından itibaren Merkez Ordusu, Pontus İsyanı'na katılan ya da destek veren önde gelen bazı Rumlar'ı tutuklamıştı. Bu kişiler Amasya İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmışlardı. Bu mahkemenin verdiği cezalara bakıldığında; 199 Rum'un Pontusçuluk meselesine bulaştıkları, 7 Rum'un casusluk yaptıkları, 4
Sayfa 108 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Amiral John de Robeck, Lord Curzon'a gönderdiği 8 Eylül 1920 tarihli mektubunda Yunan işgali altındaki ya da Ankara Hükümeti'ne karşı diğer Müslüman unsurların isyan halinde bulunduğu bölgelerden gayrimüslimlere karşı birtakım katliam ya da yağma şikâyetleri gelmekteyse de Ankara Hükümeti'nin otoritesinin tam olarak tesis edilmiş
Sayfa 98 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
1919 yılının Nisan ayında Paris'te barış görüşmeleri devam ederken Hrisanthos, Paris'e giderek Venizelos'la bir görüşme yapmıştı. Bu görüşme hakkında Yunan Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği 25 Nisan 1919 tarihli telgrafında Venizelos, Rum temsilcilerin Doğu Karadeniz Rumları'ndan oluşturulacak küçük bir askeri birliğin
Sayfa 73 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1922 yılı sonlarında Lozan'da toplanan tarafları meşgul eden konulardan bir tanesi Türkiye ile Yunanistan arasındaki barışı tesis etmekti. Yunanistan'ı Lozan'da eski başbakan Eleftherios Venizelos temsil ediyordu. Türk delegasyonun başında ise İsmet Paşa vardı. Venizelos ile İsmet Paşa arasındaki görüşmelerde konuşulan konulardan
Sayfa 10 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Milli kimlik krizi yaşandığı için Ege'de 20 Türk adası fiili Yunan işgali altında olmasına rağmen büyük bir toplumsal tepki yoktur. (Bu kitabın ilk baskısı yapıldığında işgal altındaki ada sayısı 18'di.) Üstelik iki AKP'li başbakan Yunan ordusunun işgal ettiği Koyun ve Marahati adalarına pasaport göstererek turist olarak gitmişlerdir. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un sahip olduğu turizm şirketi Yunan ordusunun işgal ettiği Keçi ve Gavdis adalarındaki otellerin pazarlamasını yapmakta, bu otellere turist taşımaktadır.
İzmir’in İşgali
Hürriyet ve itilaf fırkasının Denizli’deki tutum ve davranışlarının Celâl Bayar (Galip hocanın) anılarından izleyelim. İzmir’in işgali ,Denizli’de elim tepki yaratmıştı .bununla beraber ,yerli Rumlarla Hürriyet ve itilaf Partisi’nin az sayıdaki adamları, mukavemet aleyhinde propagandadan geri durmuyorlardı .Bunlara göre itilaf devletlerinin yardımı ile ilerlemeye devam eden yunan ordusuna mukavemet boş yere kan dökmekten başka bir şey değildi. Denizli hürriyet ve itilaf Partisi’nin ileri gelenlerinden birkaç kişi, Yunanlılarla mücadele etmeye karar verdiklerini topçu alay kumandanına gidip söylemişlerdi. Vatansever Denizli halkı ,devamlı yapılan bu tahriklere rağmen ,böyle düşünmüyordu .Düşmanla mücadele fikrini ,her zaman Müftü Ahmet Hulusi Efendi temsil ediyordu. kendisini yakından tanırdım. medrese zihniyetini skolastik düşüncesini vatan muhabbeti ile birleştirmiş saf ve dürüst bir Türktü .Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin muhalifleri ise ,bu vatansever müftüyü devamlı bir şekilde ölümle tehdit etmişlerdi fakat uyanma yolundaki gayretlerini önleyememişlerdi! Denizli’de böylece savunma fikri uyanmış ,Redd-i İlhak cemiyeti adı altında işe başlamıştı .Denizli’de uyanan bu akım ilerlemiş ,düşmanı Sarayköy‘den ileri geçirmemek fikri doğmuştu .Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin “hiçbir savunma vasıtası olmayan bir Müslüman dahi yerden üç taş alarak düşmana atmaya mecburdur!” şeklindeki fetvası Hürriyet ve itilafçıları çileden çıkarmıştır.
Sayfa 174Kitabı okudu
Anadolu
Güneşin doğduğu yer anlamına gelen, göç ve ticaret yollarının (Kral Yolu, İpek Yolu) üzerinde bulunan bu verimli topraklar (Anatolia), zengin ve yüksek kültürlerin beşiği olmuş, tarih boyunca Doğu ile Batı Kültürleri arasında köprü vazifesi görmüş, topraklarında kent devletleri, krallıklar, imparatorluklar, cumhuriyetler yaşamıştır. Ama yine tarih boyunca hem Doğudan (Persler) hem Batıdan (Büyük İskender, Haçlı Seferleri) ve Milli Mücadele yıllarında (İngiliz, Yunan, Fransız İşgali) istilalar yaşamıştır.
Reklam
 Batı Anadolu,yunan ve İtalyan kuvvetleri,Erzurum’a kadar doğu Anadolu Ermeniler,hatay’dan Sivasa doğru güney bölgeleri Fransızlar,Marmara bölgesi İngiliz Fransız İtalyan ordularının işgali altına düşmüştür.yine Trakya yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları bize ne söyler?
iki üç gündür biraz hastayım. bu süreçte kitap okuyamadım. uzun süre kitabın başında duramadığım için kitap okuyamadığım bu sürede aklıma geçenlerde
Fotoğraflarla Atatürk
Fotoğraflarla Atatürk
kitabını okuduğum/fotoğraflarına baktığım geldi. ben genelde Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken o zaman gerçekleşen
İzmir ve Batı Anadolu yunan işgalinden kurtarılmıştı lakin İstanbul'daki işgal sürüyordu. Hiç şüphesiz ki 30 Ağustos zaferiyle Türkiye, Ağustos 1071'de adım attığı vatanı tekrar korumuş ve işgaline son vermişti. Eylül ayı sonlarında, Istanbul hariç Anadolu'nun işgali sona erdi. Mudanya'da itilaf devletleri'yle 4-11 Ekim'de yapılan görüşmeler sonunda mütareke imzalandı. Trakya'nın yunan askeri işgalinden kurtulması ve yönetimin devri 30 gün içinde tamamlanacaktı.
Sayfa 237 - KronikKitabı okudu
Önceden silahları elinden alınmış Türk garnizonuna bağlı askerler ve diğer yüksek rütbeli subaylar soğukkanlılıkla öldürüldü, Müslümanlara ait binden fazla mağaza yağma edildi. Yunanlılara yalnız stratejik noktalar, kalelerin işgali izni verilmiş olduğu halde, yunan kuvvetleri süratle memleketin içine ilerlemeye başladılar, hatta Paris konferansı tarafından tayin edilmiş olan işgal sınırlarını aşmaya yeltendiler. Katliama uğrayan halk yerlerini yurtlarını bırakıp memleketin iç taraflarına kaçmaya başladı. İstanbul’da Rumlar, bu işgali bir bayram gibi kutluyorlardı.
Sayfa 38 - Yunanlı İzmir’deKitabı okudu
304 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Bu ülke nasıl kuruldu….
Birinci dünya savaşı da dahil 12 yıl savaşta kalmış bir memleket, İstanbul'un işgali, yorulmuş bir halk, küle dönmüş bir dünya, imparatorluklar birer birer yıkılıyor ve her şey ile karmakarışık bir dönem.
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
‘ün Samsun’a ayak basması ile başlayan, Amasya’da ilan edilen Milli Mücadele ve Yeni Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu. Bütün
Cumhuriyet'in Doğuşu
Cumhuriyet'in Doğuşuİlber Ortaylı · Kronik Kitap Yayınları · 2023600 okunma
638 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.