_İnsan, Meleklerin Cevherindendir.
_Nurlu bir cevher, melek gibi marifet-i ilahi ile süslü olunca, elbette meleklerin arkadaşı olur.
_İnsanlar görünüşte insana benzeseler de hakikatte halleri başkadır. Kıyamet gününde manalar görünecektir.
_İnsanın içindeki ahlakın tamamı 4 kısımdır. Hayvan, canavar, şeytan ve melek ahlakları.
_Allah’tan başka
1. Yüksek sesle susması: Bu susuşu sükutun diğer bütün çeşitlerinden ayırmak lazımdır. Onun sohbetine katılıp neredeyse bir saat hiç konuşmadan çok şeyler anlatıldığına şahit olan insanların evlerine döndüklerinde "Anlat bakalım üstat nelerden bahsetti?" diyenlere aynı tonda susarak cevap vermeleri.
2. Aşkı muhafazakâr, liberal, sağcı,
_Muhteşem bir şey, bir yerlerde keşfedilmeyi bekliyor.
_Kozmos’un keşfi, kendi kendimizin keşif yolculuğudur.
_Hayal gücü bizleri çoğu zaman bilinmedik diyarlara götürür ve o olmadan hiçbir yere ulaşamayız. Kuşku da bize, düş ürünüyle gerçek arasındaki farkı bulmamızı ve varsayımlarımızı sınamamızı sağlayan yolu açar. Bütün o buluşlarla keşifler,
Yunus'un insan sevgisi aynı zamanda ilâhî sorumluluğu beraberinde getirirken hümanizmde buna yer yoktur.
Bu felsefi anlayista insan, evrenin merkezine yerlestirilmis ve hakikatin tek, değişmez ölçüsü ve kaynağı kabul edilmiştir.
HAKİKATİN MENŞEİ KUR'ÂN'DIR
İlk sorumuz "vahdet-i vücûd"a dâir görüşleriniz üzerine olacak. İrfanî tasavvuf doktrininden murad nedir?
Bu soruyu cevaplandırırken öncelikle iki hususu göz önünde bulundurmak gerekmektedir; ilkin vahdet-i vücûdun anlamı sonra da vahdet-i vücûd kavramının bizâtihî kendisi. Bu kavramın içeriği Şeyh-i
SARIKÖY MAHŞERİ
Serdengeçti’yi tekrar çıkarmak için Antalya yoluyla İstanbul’a gidiyordum. Antalya’dan Burdur’a otobüsle gittik. Burdur istasyonunda içime bir Eskişehir’e uğramak sevdası düştü. Bileti Eskişehir’e aldım.
Yunus’u ne zamandan beri sevdiğimi, tanıdığımı bilmiyorum. Kendimi hileliden beri Yunus Emre’yi, onun İlâhilerini,
Bu konu bütün mistiklerde, ham sofulara ve şeriat bilgilerine karşı gösterilen tepki ve protestolarla önemli bir özellik gösterir. Yıllarca tarikat adamlarıyla şeriat adamları biririyle anlaşamamışlar, birincilerin daha hür, geniş ve esnek düşüncelerine karşı, ikinciler, hoşgörüden yoksun bir kin ve nefretle bu gönül adamlarını kâfirlikle
Yunus Emre'nin hayatı hakkında yapılan bilimsel araştırmalar ile başlayan kitabın başlarından bir bölüm;
"Bir manzumesinde şeriat, tarikat, marifet, ve hakikat gibi dört bilgi derecesinden söz eden Yunus, hakikatın kolayca elde edilemeyeceğinden emindir; şüphesiz ki, O bir bilgi teorisi ile uğraşmamıştır. Felsefede bu teori bilginin