bu kıtabı okumak normal bı kıtabı okurken harcadıgınızenerjının yaklasık 8 katı:))) kıtabın acıklamasında da yazdıgı gıbı sık sık gerıye donup okumak zorunda oldugunuz bır kıtap hadı bakalım kolay gelsın
Şahane Hatalar 1Heather Mcelhatton · April Yayıncılık · 20114,146 okunma
"insan"i sevmeyi bir kez daha hatirlatiyor Yasar Kemal, insani ve dogayi
Ayancıklı Baba Yorgo Rum olduğu için gitmek zorunda bırakıldı, giderken şöyle demişti; "Türklere son sözüm: Tek meyveyle bahçe olmaz." Iste bunu anlatmis guclu kalemiyle. Mutlaka okunmali.
Ahmet Ümit'in kitaplarının fiziksel özelliklerini seviyorum zira okurken çok kolay tutuluyor. Yazar yine 'gizemi' çok güzel kullanmış
Anlamıyorum Syn. Ümit ne ister okuyucudan bu kadar acımasız davranır ! Sultanı öldürmek kadar tarihi bilgi olmasa da yine tarihe atıfta bulunulmuş sadece tarihe mi ? Bir de gezi olayları var tabi ! Yine sorun olan sokakta yaşamak zorunda olan insanlar dahası göçmenler, madde bağımlısı insanlar içten içer kitabı sarmış ve olayların akışı da oldukça etkili kılmış kitabı. Keyifli okumalar Polise severler için tercih edilir bir kitap olmuş
Edebiyat hocam Şaban BALBAY'ı rahmet ve minnetle anıyorum. Bu kitabı bana okuttuğu için öğrenci psikolojisi ile zorlanarak okumak zorunda kaldığım bu kaynak kitabı daha sonra başka başka kaynaklarla da destekleyerek okuyunca güzelliği ortaya çıkıyor. Felsefe yapmak isteyenler için güzel bir başvuru kaynağı.
SiyasetnameNizamülmülk · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20183,468 okunma
En Alttakiler, 21 Ekim 1985 yılında yayınlanan araştırmacı gazeteci yazar Günter Wallraff'ın 1980'li yılların başlarında, Federal Almanya'daki insan hakları ihlalleri ve yabancı düşmanlığını anlatan, uluslararası bir başarı elde etmiş olan kitaptır.
Kitap, Günter Wallraff'ın, Almanya'da çalışan bir Türk işçisi (Levent Ali Sigirlioğlu, daha sonraki
Ses hiç kesilmeden sürüyordu.
Winston bir an kendine geldi ve ötekilerle birlikte bağırıdığını, topuklarını var gücüyle iskemlenin basamağına vurduğunu fark etti. İki Dakika Nefret'in en korkunç yanı, insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı. Otuz saniye sonra en küçük bir zorlamaya gerek kalmıyordu. Tüm topluluk, elektrik akımına kapılmışçasına, ürkünç bir kin ve nefretle azgınlaşıyor, öldürme, işkence yapma, yüzleri bir balyozla yamyassı etme isteğine kapılıyor, insanlar ellerinde olmadan yüzleri kaskatı kesilerek çılgınlar gibi bağırıp çağırıyorlardı. Ama yine de, duyulan öfke, bir pürmüzün alevi gibi bir nesneden öbürüne yöneltilebilen, soyut,kimseyi hedef almayan bir duyguydu.
Okumaya başladıktan itibaren bırakılmaması gereken bir kitap olarak görüyorum. İki farklı zaman içindeki bağıntılı olaylar çok güzel işlenmiş. Yoğun bir tarih havası da var. Genel itibari ile Dan Brown kitaplarını andırsa da daha hikaye daha gerçekçi duruyor. Yarım bırakıldığında tekrar baştan başlamak zorunda kalabilirsiniz. İlk 30 sayfayı atlattıktan sonra hikayenin içinde kayboluyorsunuz.
LabirentKate Mosse · Altın Kitaplar · 2006147 okunma
Evet bu kitabı nisan ayından beri kütüphanemde beklettiğim için kesinlikle delirmiş olmalıyım! Efsane bize distopik bir dünyanın kapılarını açıyor. Yorumlardan birinde Açlık Oyunları geçmiş ama bu kitap ondan baya bir gömlek üstün bence. Hakkında yapılan abartılı yorumları da kesinlikle hakediyor. Bu dünyada insanlar 10 yaşına geldiğinde belirli
Kitabı okurken genel anlamda bir iç sıkıntısı yaşamış olsam da kurgunun inceliğine hayran olmamak elde değildi. Bu tarz romanlarda önceliğim de budur. Yazılmamış, mantık hatası taşımayan, bunu nasıl düşünmüş olabilir dedirten kurgu. sizin de aradığınız buysa Incarceron'u okumalısınız. Tabir caizse bir cam fanusta sorgulayamadan, yorumlayamadan, irdeleyemeden sevgisiz bir baba ile büyümek zorunda kalan bir kız. Ve anın öncesini hatırlayamadan labirentler zincirine benzeyen ve her bir köşesinde ayrı bir dehşet kapanının yer aldığı bir hapishanede yaşayan bir erkek. Yolları ilginç bir şekilde kesişene kadar oldukları dünyaları çözme mücadelelerini tek başlarına sürdürecekler. Böyle anlatınca bir aşk hikayesi mi derseniz bir sonraki romanda belki diyebilirim.