Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlayda Bolat

687 syf.
8/10 puan verdi
·
218 günde okudu
Ah benim sonunu beklediğim bitmez uzun yolculuğum. Sona değil o sona ulaşırken geçtiğin yola bakmanın zevkini yaşadım bu kitapta. Karakterler o kadar güzel gelişti ki elimin altında hepsini okumak ayrı bir zevkti. Hepimizin mutlaka el uzattığı ama belki kalın olduğu için okumaktan çekindiği bir kitap Suç ve Ceza. Okumaya başladığınızda ise olayların tam ortasına düştüğünüzü hissetseniz de bir anda, devamında okuduğunuz sayfaların farkına bile varamayacağınız bir kitaba dönüştüğünü göreceksiniz. Benim yolculuğum neden uzun sürdü peki? Tamamen zaman ayırmadığım için. Elime aldığım her seferinde uzun soluklu okumalar yapsam da süreklilik sağlayamadım. Suç ve Ceza’yı hayatın koşturması içinde değil, keyif alarak içindeki yaşantıları inceleyerek okuyun.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,8bin okunma
Reklam
101 syf.
7/10 puan verdi
·
28 günde okudu
100 temel eser içinde de bulunan İnci'nin yazarı, Fareler ve İnsanlar kitabıyla tanıdığımız John Steinbeck. Kısacık bir öyküyle toplumun tüm düşüncelerine nasıl hakim olunabilir, duygusu nasıl hissedilirin cevabı bu kitap. Yazılan her cümleyi okurken yüzleşiyorsunuz o toplumla. Kimsenin hatırlamadığı yerlerde yaşayan zenginlerin daha da zengin olması için çalışan asla başkaldırmaya cesaret edememiş bir toplumun yetiştirdiği Kino ve onun güzel incisi.. Böyle bir kültürle yetişip düzene başkaldırmak ve bunun ardında cesaretle savaşmak çok daha zor biliyorum ama çevremizdekilerin kötülüklerinde boğulmayı seçmenin onlara boyun eğmenin de doğru olduğunu sanmıyorum. Neden incinin türküsü kötülükler getirsin ki? Tam da hayatımızın şansını bulmuşken ayaklarımız yerde değilken.. Hayal etmek hiçbir zaman suç değil bunlar için savaşmak da. Sadece savaşacağımız şey için göze alacaklarımızı belirlememiz, kaybedeceklerimizin kazanacaklarımızın dengesini kurmamız gerek. Kolayca okuyup hemen bitirebileceğiniz 101 sayfalık bir kitap. Hadi okuyun üzerine birlikte düşünelim!
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
386 syf.
8/10 puan verdi
·
35 günde okudu
Kitabı okurken kafamdakileri yazıya aktarmanın ne kadar zor olacağının farkındaydım. Uzun süredir ihtiyacım olduğundan bile bihaber olduğum heyecanı bu kitapta bulmuştum.. Basketbola küçüklükten beri ayrı bir ilgim vardı, hep kıyısından köşesinden tutunmaya çalıştım. Hani okulda kızlar voleybola erkekler futbola koşardı, ben o basket potasının önündeki kızdım. Belki şartlar beni o kulvarda ilerletmedi ama içimdeki hevesi de söndürmedi. Hep o birlikte başarmaya, yaşanan heyecanlara, zekasıyla oynayan birbirine güvenen insanlara saygı duydum. Yalçın Granit'in hayatında ise bunların hepsinin üstünde ayrı bir adanmışlık buldum. Adanmak; oğlu Ali Granit tarafından kaleme alınmış Yalçın Granit'in kendini bildi bileli tutkunu olduğu basketbol hayatını konu alıyor. Ama buna sadece bir basketbol ekolünün hayatı olarak yaklaşmak büyük haksızlık olur. Türkiye'de basketbolun bugünlere gelmesinden tutun birçok oyuncu ve antrenörün hayatına dokunmuş her fırsatta kendini geliştirmek için çabalayan hangi konuya el atsa en iyisini yapmak için şartları zorlayan hayatı gerçekten yaşamayı bilen birinin hikayesi bu. Öyle bir enerji veriyor ki hikayesi, sayfalardan çıkıp içinize yerleşiyor. Sadece basketbola ilgisi olanların değil bir hedef uğruna çalışmanın ne demek olduğunu anlamak ve hayallerini gerçekleştirmek için adım atmak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap. Bırakın Yalçın Granit size neler yapmanız gerektiğini öğretsin. "Sadece iyi yaptığınız şeyleri tekrarlayıp iyi yapmadığınız konularda kendinizi zorlamazsanız, gelişme gösteremezsiniz." -Yalçın Granit
Adanmak
AdanmakAli Granit · Can Yayınları · 201656 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
235 syf.
7/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Kitaba başladığımda beni bu kadar sade bir dil ve akıcı bir hikayenin karşılayacağını hiç tahmin etmemiştim. Klasik kitaplardan beklentimiz hep biraz daha farklı sanki. Alexandre Dumas kendi yolunu çizmiş gibi bu kitapta. Yazar; Üç Silahşörler ve Monte-Cristo kitaplarıyla tanınan Alexandre Dumas değil onun gayrimeşru oğlu. Belki de bu sebepten beslenen bir hikaye sundu bize Dumas? 1800'lü yılların Paris'ine götürüyor bizi kitap. Yaşanan şaşaalı hayatların, takılan maskelerin, değersizleşen duyguların arasında buluyorsunuz kendinizi. Ama bu duyguların arasında yeşeren bir şey var ki Armand Duval'ın hayatını tamamen ele geçiriyor. Sadece uzaktan gördüğü duruşuna tavrına güzelliğine hayran kaldığı Marguerite Gautier' in hayatında yer edinmek isterken onun ünlü bir hayat kadını olduğunu öğreniyor. Bir insan hayatında ne kadar sevebilirse o kadar seviyorum diyor Armand; içinde tutulduğu aşkla, şimdiye kadar yaşadığı düzenle, sahip olduğu değerlerle savaşıyor kendi içinde. Asla sevmeyeceğini sanan Marguerite için de durum farklı değil; yaşadığı masraflı hayatın, sevgililerinin, bir kaç ay sonra bırakılıp gidilmenin korkularını yaşıyor. Birini karşılıksız sevmek onun için nelere katlanmayı gerektirir peki? Armand ve Marguerite'nin hikayesini okurken aynı zamanda dönemin kadın erkek ilişkileri üzerine bakış açısına da yakından şahit olduğunuzu hissedeceksiniz. Severek hiç sıkılmadan okuyup bitirdiğim bir kitap oldu. Belki bir gün kitaplarınızı karıştırırken yolunuz kesişir bu aşkla?
Kamelyalı Kadın
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,7bin okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Mine Söğüt ile tanışmak istediğimde elim ilk bu kitaba gitti nedense. Belki yazarın da ilk romanı olmasındandır. Beş Sevim Apartmanı ismi değişik gelmişti, arka kapak yazısını okuduğumda da neyle karşılaşacağımı hiç mi hiç anlamamıştım. Cinperi yalanları mı, o da neydi? Kitabın sayfalarının arasına daldığımda anladım nasıl güzel bir kitaba başladığımı. Kitabın ismi daha da anlamlandı. Mine Söğüt gerçekleri yüzünüze itinayla savururken gerçek dışı olmasını istediğiniz kişilere yüklemiş hikayelerini, cinperilere. Psikiyatrist olan Doktor Samimi ile Pürteleş Sokağı'ndaki Beş Sevim Apartmanı'nda yaşanan tuhaf olayların perdelerini aralıyorsunuz, peki bu perdeler gerçek mi? Okuduğunuz her bölümde küçük çocukların maruz bırakıldıkları, hayatları boyunca taşıdıkları izlere şahit olacaksınız. Bu izlerden birçoğumuz bihaberken diğerlerimiz ise gözünü kapatıp başını başka yöne çevirmeyi tercih ediyor. Halbuki bir çocuk ne kadar kıymetli, en temelinde bir yaşam, bu yaşamı doğru şekilde inşa etmek.. Farkında olmadan(!) yaptıklarımız, bilmeden(!) söylediklerimiz onların küçük dünyalarında nasıl şekil değiştiriyor. Kitabın kurgusu çok güzel inşa edilmiş içten içe meraklanıp o hayatları dinlemek anlamak isteyeceksiniz. İçerisinde barındırdığı hikayeler kimi zaman ağır gelecek nefes almak isteyeceksiniz. Yazarın dili de akıp götürecek sizi bir oturuşta okuyup bitirebileceğiniz ama gerisin geri düşüneceğiniz anlar yaşayacaksınız. " Rüyada günlük görmek iyi bir kitap okuyacağınıza işarettir. Rüyada günlük görülse de görülmese de Beş Sevim Apartmanı'nı okumak iyiye işarettir.."
Beş Sevim Apartmanı
Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20196,6bin okunma
Reklam
293 syf.
10/10 puan verdi
·
44 günde okudu
Yeni yılın ilk günleriyle okumaya başlamıştım kitabı. İsmini sevmiştim bana o an ihtiyacım olan motivasyonu vermişti. İlk satırlarından itibaren öyle tanıdık gelmişti ki, sanki biri hayatımı gözlemlemiş karşıma geçip benimle konuşuyordu. Maelle herhangi bir kitap karakteri değildi bendim; verdiği tepkiler, hayatını kontrol altında tutmaya çalışması, başarıları, sorumlulukları, güvensizlikleri, hayata bakışı hepsi. Arkadaşı Romane için hiç istemeyerek imkansız gördüğü bir yolculuğa çıkıyor Maelle. Ama bu hayatında yaşayacağı diğer yolculuklara pek benzemiyor. Maelle ile ben de yolculuğa çıktım, kendimi gözlemledim, hayatıma dönüp baktım sık sık. Onunla geliştim. Savunulan düşünceler çok güzel temellerle verilmiş hepimizin yaşadığı örneklerle desteklenmiş bu benim gibi her şeye şüpheyle yaklaşıp sorgulayan biri için oldukça kıymetli. Kitabı okurken kendime zaman verdim, her bölümde biraz durup düşündüm, uygulamaya çalıştım. Altını çizmediğim sayfaların sayısı daha az desem yeterli olur mu sizin için? Kolayca okuyabileceğiniz ve belki hayata bakışınızı tekrar sorgulayacağınız bir kitap olduğunu düşünüyorum. En önemlisi uzun zamandır kendimi bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Mutlaka okuyun!
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü
Bugün Kalan Hayatımın İlk GünüMaud Ankaoua · Yan Pasaj Yayınları · 20192,751 okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
Yılın son kitabı olarak böyle bir kitap seçmiş olmak beni biraz daha fazla düşündürdü. Yılın bitmesiyle birçok şeyin değişeceğini umuyoruz belki, bir gün geçince her şey düzelecek gibi. Peki bizim düşüncelerimiz değişmeden mümkün mü bu? Hayata karşı duruşumuzu değiştirecek kendimizi yeniden bulmamızı sağlayacak etkilenmeler olmadan mümkün mü? Biliyorum bu sadece bir tarih ama umutları büyütmeye hazır, tüm günler gibi. Firdevs'in hikayesini distopya olarak okuyacak kadar şanslı olmak isterdim ama en çok acıtan da bu hikayenin tanıdık olmasıydı. Ailesinin bile sevmediği hor gördüğü değer vermediği sadece bedeninin önemsendiğini bilen küçük bir kız çocuğu hayatına başlarken neyi öğrendi dersiniz? Nasıl bekleriz peki biz bu çocuğun ileride çığır açmasını, hayallerini gerçekleştirecek kadar güçlü olmasını, bize inanmasını? Unuttum kusuruma bakmayın Firdevs bir kadın, bu meziyetler kadınlarda aranmaz. Kadınlar durmak bilmeden temizlik yapar, yemek yapar, kocasını memnun eder, yok bunlara karşı gelirse dayak yer, tecavüze uğrar, öldürülür, öldürürse de katil olur. En kötüsü de bunların biteceğine olan inancımızın azalması, normalleşmesi. Erkek cinsinin kendini yüksek görmesine dişilerin boyun eğmesi, onları yüceltmeye devam etmesi. Hiçbir şey tek bir söz, tek bir gün ya da bir kitapla bitmeyecek. Ama bizim artık bu hikayeleri anlatmamız susmamamız lazım. Sıfır Noktasındaki Kadın birçok yere dokunacak içinizdeki. Biliyorsunuz ben kitabın hikayesini anlatmayı pek sevmem, bırakın kitap anlatsın size derdini.
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613,5bin okunma
264 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ne Oldu Şimdi? Uzun süredir popüler kitaplara olan önyargımı kırmak için okumalar yapıyorum biliyorsunuz. Bu yolda da iyi yol katettiğimi düşünüyorum her ne kadar tam ikna olamasam da. Ama Normal İnsanlar kitabının ardından yine yeniden neden popüler kitapları okumayı bıraktığımı anladım. Kitap dizisiyle geniş bir kitleye ulaşsa da birçok ödülü de
Normal İnsanlar
Normal İnsanlarSally Rooney · Can Yayınları · 20196,2bin okunma
184 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Uzun süre önce Leonardo Di Caprio sevdam için izlemeye başladığım filmini minik bir hayal kırıklığı yaşayarak yarım bırakmıştım. O günden beri de biraz mesafeliyim Gatsby'nin hikayesine. Ama son alışverişimde kitabına şans vermek istedim. Muhteşem Gatsby'i Amerikan rüyasının çöküşü olarak tanımlıyor yazar. Ama ne çöküş. Diyaloglar, karakterler hepsi bambaşka bir zamana ait. Eğer ilginiz de varsa 1920'li yılları tam anlamıyla yaşadığınızı hissedeceksiniz. Dönemin insanlarının coşkusuna, aşırılıklarına şahit olacaksınız. Kuru bir dil ve alışık olduğumuz sıralamayla anlatmıyor yazar hiçbir şeyi, sizin keşfetmeniz gerek. Okurken büyük bir salonda dans ediyormuşsunuz hissine kapılabilirsiniz benim kapıldığım gibi. Başlarda hikayenin içerisine girmekte ve bazı anlarda hikayeyi yakalamakta zorlandım ve 'ben bir şey mi atladım' dediğim anlar oldu. Yazarın betimlemelerini ve yarattığı sembolizmi severek okuyacağınızı düşünüyorum. Belki hızla değil ama sindirerek. Uzun bir kitap değil ama kısa sürede okunarak hakkının tam anlamıyla verilebileceğini düşünmüyorum. Caz Çağından günümüze kalmış Fitzgerald'ın hikayesine şans vermek isteyebilirsiniz.
Muhteşem Gatsby
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202221bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Yazarın hangi kitabına elimi atsam her seferinde eşsiz bir yazım okuyorum. Betimlenen olayların, hissettirilen duyguların nasıl güzel aktarıldığına şaşırıyorum. Meğer nasıl basmakalıp cümlelerle kendimizi ifade etmeye alışmışız. İçimizde tarifi olmayan hislerimizi bile iki kelimeye indirgemiş üzerinde durmamayı seçmişiz. Ama asıl bizi biz yapan o duygular değil mi? Yazar hikayede küçüklüğünden beri çektiği acıları öyle güzel geçiriyor ki yazıya tüm olayların arasında gezintiye çıkıyorsunuz. Ardından unutulmayacak bir dokuzuncu hariciye koğuşu kalıyor. Bir oturuşta okuyup elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Kitapta yazarın diline sadık kalınmış, bilinmeyen kelimeler sayfanın altında açıklanmış. Bazı cümlelerde bu sebepten sürekli bölünsem de yaşattığı duyguya engel değil kesinlikle. Aynı zamanda romanda dönemin İstanbulunu da yaşayacaksınız. Peyami Safa'yı henüz okumadıysanız mutlaka deneyimleyin.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102,1bin okunma
Reklam
331 syf.
6/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Bembeyaz bir denizde olduğunuzu düşünün, süt beyazı. Beyaz bir körlük ansızın yakalıyor sizi, yoksa zaten kör müydünüz? İnsanlığa, toplum olmaya dair belki içimizde var olduğundan bile habersiz olduğumuz duygular, düşüncelere dair gerçekçi ve gerçekçi olduğu kadar sarsıcı bir dünya okumak etkiledi beni. Kitabı elime aldığım andan itibaren
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
104 syf.
8/10 puan verdi
·
13 saatte okudu
Uzaklarda bir deniz hayal edin çarşaf gibi içindeki tüm hırçınlığı gizlemiş sadece yaşayanların bildiği. Bu kitaptan geriye huzur kaldı bende ilk aşkın nahifliğini hissettim, dokunuşlardaki heyecanı, söyleyecek çok şeyin varken bir şey söylemeden geçen anları. Yaşanılan olayların dışında sadece sevmek konuştu, bazı anlarda kaybetme korkusu. Balıkçı kasabasında geçen bir oturuşta okuyup elinizden bırakmak istemeyeceğiniz kısacık bir roman Saygı Duruşu. Kelimeler öyle güzel seçilmiş ki, anlatımın sadeliğinde zevk alıyorsunuz. İngilizce öğretmeni Stella ile arasında geçenlerle sevgiye adım atan Christian'ın aklından geçenleri okumak neler hissettiğini bilmek etkileyecek sizi. Sadece hissederek okuyun ve acı bir sonla başlayan kitabın deniz kokusuyla hayatınıza eşlik etmesine izin verin.
Saygı Duruşu
Saygı DuruşuSiegfried Lenz · Can Yayınları · 2020173 okunma
392 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Öyle minik öyle heyecanlı ve sevgi dolu bir kalp tutuyorsunuz ki elinizde ne için yaşadığınızı tekrar sorguluyorsunuz. Hayata bakışındaki saflık, içinde taşıdığı çocuksu gerçeklik, kimi zaman yenildiği kibri, hırsı ve havailikleriyle Anne'in hayatına ortak olmak bu kitap. Kapağını açtığınız ilk andan itibaren sizi içine çeken bir dünya. Kimsesizler yurdundan birini evlerine konuk etmek isteyen Matthew ve Marilla kardeşler için olduğu kadar yaşadıkları yer için de yeni bir soluk oluyor Anne. Benim en sevdiğim yanı ise Anne'in içindeki tüm duyguları bize yaşatması yazarın. Bazı anlarda onunla heyecandan yerimde duramazken bazısında verdiği yanlış kararları olgunlukla karşılıyorum. Kitabın dili ve anlatımı herkesin okuyabileceği düzeyde kolay ve basit. Küçük bir kızın günlüğünü okuduğunuzu hayal edin. Tüm bu günlerin arasında bazı anlarda yazarın sadece böyle bir hikayede olması gerektiğini düşündüğü için bölümler eklediğini hissettim. Bu anlarda biraz aynı şeyleri okumaktan sıkıldığımı itiraf etmem gerek. Ama kitabın sonunda tempo daha fazla artıyor ve size bu anları unutturuyor. Eminim popülerleşmesini sağlayan dizisi de izlenebilir hatta içindeki renklerle sizi kendine daha fazla bile çekebilir. Anne'in hayatı belki derin anlamlar bırakmayacak sizde ama yüzünüzü ısıtacak, gülümsemenize sebep olacak. Belki çocuksu yanınızı hatırlamak isterseniz kitaba şans verirsiniz?
Yeşilin Kızı Anne 1
Yeşilin Kızı Anne 1L. M. Montgomery · Ren Kitap · 202015,3bin okunma
258 syf.
8/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Klasik okumayı öyle özlemişim ki, cümlelerin güzelliğinde eşsiz bir zevk buldum. Her cümlenin estetik kaygısını içinde taşıdığını ve cümlelerdeki değinilen noktalarla nasıl bütünleştiğini seyretmek ilham veriyor. Uzun zamandır estetik, güzellik ve sanat üzerine bir kitap okumamıştım. Sanırım hayatın içinde yaşadığımız sıkıntılarla güzellik
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202373,2bin okunma
123 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Sait Faik okumak apayrı bir his. Sarnıç içinde kitaba ismini veren öyküyle birlikte 16 öyküden oluşuyor. 16 kısacık içinizi ısıtan öykü. Kitaba başladığım anda garipsedim, cümlelerin hem güzelliğine şaşırıyor hem de alışmaya çalışıyordum. Öykülerin hepsi sanki yoldan geçerken tesadüfen birilerinin düşüncelerine hayallerine şahit olmuşum gibi katıksız ve tabii. Yazarın hayatından bir çok cümle bulabilirsiniz. "Bir şeyler anlatmak ihtiyacındayım. Vapurdan kimseler çıkmayınca kaleme kağıda sarılıyorum." işte tam da böyle okuduklarınız. Bu öykülerin doğrusu yanlışı yok, başlangıcı sonu yok. Sadece hissettikleriniz var. Kitapta bir çok öyküyü severek okudum ama en sevdiklerimden 'Kim Kime' ve 'Ormanda Uyku'yu söyleyebilirim. Dilinin kolay olduğunu söylemek yanıltıcı olur. Ama alıştıktan sonra asıl diğer kitapları okumak yavan gelecek. Küçük insanların hayatını, mutluluklarını, dertlerini yazan bu büyük deha ile tanışmanızı isterim.
Sarnıç
SarnıçSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20133,334 okunma
176 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Nasıl radikal şık yani, ne demek istiyor bu başlık demeyin kitabın içine daldığınızda her şey aydınlanacak. Çıktığı bir televizyon programında Spinoza'dan alıntı yapma cüretini(!) gösteren Profesör Giovanni Prospero'nun canice öldürülmesiyle başlıyor hikaye. Ve uzun zamandır gözardı edilmiş yaklaşmakta olan bir savaşın fitili ateşleniyor. Mutlu
Radikal Şıkların Sayımı
Radikal Şıkların SayımıGiacomo Papi · Timaş Yayınları · 2020372 okunma
Reklam
224 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bazı anlarda sizi kendinize getirecek kitaplara ihtiyaç duyarsınız. Ne yaptığınızı biliyorsunuz, neyi yapmamanız gerektiğini de ama birileri bunu size hatırlatmalı. Benim için Dövüş Kulübü böyle bir kitap oldu. Nasıl mutlu olacağınızı düşünüyorsunuz deseler belki birçoğumuz asla sahip olamayacağımız evlere, arabalara ve aslında varlığından bile yeni haberdar olup ama ihtiyacımız olduğuna emin olduğumuz lüks şeylere sahip olmak diye cevap verir. Peki bunun için ne yapıyorsunuz? Hayatınızın her anını gece gündüz çalışarak ve bunların hayalini kurarak geçiriyorsunuz. Belki fazladan mesaiye kalıyorsunuz. Peki niçin? O herkesin giydiği markalar için mi, evinizi İsveç tarzı mobilyalarla döşemek için mi ya da hiçbir özelliğini kullanmayacağınız sırf gösteriş olsun diye aldığınız telefonunuz için mi? Onlara sahip olduğumuzda mutlu olacağımızı zannederken gün sonunda aslında hepsinin kölesi oluyoruz. Ve bunları hiç düşünmeden benimsiyoruz. Böyle olması gerektiğini sanıyoruz ama emin olun büyük yanılıyoruz. Kitabı okurken sorgulayacağınız çok şey var. Kitabın alt metinleri öyle güzel yerleşmiş ki. Muhteşem kurgusuyla sizi alıp götürüyor elinizden bırakamayacağınız bir kitap haline geliyor. Altını çizdiğim birçok sayfa ve oturup düşündüğüm birçok cümle var. Ama bu bir doğaya kaçalım, huzur bulalım kitabı değil bu bir savaş. Ruhani bir savaş. Kitapta kara mizah ve argonun yer aldığını belirtmem gerek. Filmini çok uzun zaman önce izlemiş biri olarak söylemeliyim ki kitabını kesinlikle okuyun, çünkü asıl o zaman her şey daha çok anlam kazanıyor.
Dövüş Kulübü
Dövüş KulübüChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20209,7bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Belki daha önceleri bir cinayeti konu alan birçok kitap okumuş olabilirsiniz; hepsinde kimdi suçlu, nerede, nasıl oldu gibi sorular peşinizi bırakmaz. Ama Gabriel Garcia Marquez size bunların hepsini kitabın en başında veriyor. Çünkü olaylar bir cinayet etrafında gelişse de aslında bu bir cinayet kitabı değil, yazarın korkusuzca topluma tuttuğu büyük bir ayna. Evet bir cinayet işleniyor ama düşünün ki bu cinayetin işleneceğini herkes biliyor. Peki o zaman nasıl kimse engel olmuyor? Cinayeti işleyenler bunu yapmamak için yalvarıyor içinden ama geçmişten gelen tabular, toplumun her konuda sahip olduğu o eşsiz görüşleri ve hissettikleri baskı cinayete sürüklüyor onları. Ve kimse engel olmuyor. Kimisi haklı bulduğundan, kimisi kendini düşündüğünden, kimisi de 'tarafsız' olmak istediğinden. Ama aslında bildiğiniz bir şey için harekete geçmediğinizde tarafınız çoktan belli değil mi? Ve olayın gerçekliğine dair hiçbir kanıt yokken ellerinde. "Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım." Kitabı okurken her bir ayrıntısından rahatsız oldum, sorguladım. 107 sayfalık en kısa ve en uzun öykü. Nobel Edebiyat Ödüllü bu eseri okumanızı çok isterim.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,9bin okunma
480 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Sinekli Bakkal edebiyat ödevi için çok önceleri aldığım fakat orijinal dilinin korunması birçok dipnot içermesiyle okumamın bölünmesi ve anlatılan döneme tam hakim olmadığım için olayları anlamadığımdan yarım bıraktığım bir kitaptı bugüne kadar. Şimdiyse bambaşka anlamları var benim için. Sinekli Bakkal ||. Abdülhamid dönemine ışık tutan adeta o zamanları yaşatan bir hikaye. Okurken karakterlere kızsanız bile anlamakta zorluk çekmiyorsunuz çünkü hepsi halen içimizde hepsinin yaptıklarında bir sebebi var; yaşadıkları ortam, yetiştirilme tarzları, anane ve gelenekler. Hikayede tutucu bir ailede yetişen Rabia'nın yetenekleri dahilinde kültürünü kaybetmeden gelişmesine, batı kültürüyle tanışıp ikisini nasıl harmanladığına şahit oluyoruz. Yüksek ezberi ve hissettirdikleriyle hafız, tesiri yüksek sesiyle musikiyle ilgilenen bir genç kız. Kimi zaman dikbaşlılığını sonuna kadar koruyan kimi zaman gönlüne söz geçiremeyen. Doğu Batı meselesini mimari, dini, musiki her alanda hissedebileceğiniz bunun yanında dönemin siyasi olaylarına ve ortamına şahit olacağınız bir eser. Halide Edip'in bu eserini hepinizin okumasını ve şimdi karşımıza çıkan zihniyetin nasıl kökleri olduğunu anlamanızı isterim.
Sinekli Bakkal
Sinekli BakkalHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201318,6bin okunma
74 syf.
8/10 puan verdi
Dönüşüm uzun süre önce okuduğum ve her zaman önerilenler listemde bulunan bir kitap. Uzun zamandan sonra tekrar okumak ve sizler için incelemek istedim. Dönüşüme sadece kısa ve çok okunan bir kitabı aradan çıkartmak için başlıyorsanız beklentilerinizin karşılanmayacağını söyleyebilirim. Okuduktan sonra 'Ne okudum ben şimdi?' bile diyebilirsiniz kitabın içerisine giremezseniz. Bir gün kendini böceğe(!) dönüşmüş bir şekilde bulan Gregor Samsa aslında Kafka'nın bizler için sunduğu büyük bir metafor. Hayatlarımızın, kişiliğimizin şekillenmesinde çevremizin baskısı, ihtiyaçları, bizlerden bekledikleri ve üzerimizde kurulan düzenin etkisi altında ezilirken tüm bu kendini adamışlıkta bir gün bunlardan vazgeçtiğinizde herkesin iğrendiği toplumdan dışlanan ve toplumun getirdiği normlara uymadığınız için utanılan bir böcek oluyorsunuz sadece. Gerçekten toplumun beklentisini karşıladığımız sürece mi değerliyiz? Peki kim bu toplumu oluşturan bunlara karar veren? Bu düzene ayak uydurmayı reddettiğinizde bir öneminiz kalmıyor kimse için siz artık sadece kurtulunması gerekensiniz. Okurken zorlanmayacağınız ama aklınızın bir köşesinde sürekli sizi düşünmeye itecek bir kitap. İçinde bulunduğumuz düzene, aile yapısı ve bağlarına her yönden bir eleştiri getiren bu kitabı okuyup üzerine düşünmenizi isterim.
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,2bin okunma
80 syf.
6/10 puan verdi
Biraz daha kolay okuyabileceğim bir kitap seçmek istediğimde elim hep Zweig kitaplarına gidiyor ve yanıltmıyor. Ay Işığı Sokağı içerisinde kitaba ismini veren öyküyü de barındıran 5 kısa öyküden oluşan bir kitap. Ay Işığı Sokağı, Leporella, Nişan, Leman Gölü Kıyısında Olay, Avare öykülerin adı. Aralarında en uzunu Leporella sanırım. Tüm öykülerde hissedebileceğiniz depresif hava ile içinden çıkamayacakları durumlara hapsolmuş karakterler size eşlik ediyor. Öyküleri okurken hafif bir rahatsızlık veriyor yaşanılanlar, hepsi olması muhtemel. Ama öykülerin iyi bir şekilde işlendiğini düşünmüyorum. Sanki sonunu bağlamak yazar asıl düşüncesini vurgulamak için yol aramış kendine, hepsi aynı yere çıkan. Bu yönden tahmin edilebilirliği ile bi yerde heyecanını yitirdi öyküler benim için. Daha önce Zweig kitabı okumadıysanız bu kitap sizin kitabınız değil.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,4bin okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
Nasıl bir öykünün içine gireceğimi bilmiyordum kitabı sipariş ederken ki tahmin edersiniz bana bu kadar farklı bir bakışaçısı kazandıracağını da asla tahmin etmemiştim. Yürümenin Felsefesini dingin bir kitap olarak tanımlayabilirim size her yönüyle huzur bulmanıza müsait. Yürümek aslında öğrendiğimiz ilk günden beri bizim için mesele olmaktan çıkıp bir alışkanlık halinde. Zamanla belki bir gezinti, işlerimizin yoğunluğunda zaman kaybı, gideceğimiz yerler için bir geçiş, koridor oldu yalnızca. Fakat yürüme eylemini bir de yollarda olanlardan dinleyin. Frederic Gros kitabında birçok düşünürün hayatlarındaki yürüme ile olan ilişkilerine bunun eserlerine fikirlerine nasıl yansıdığına değinmiş. Meraklısı düşünürler hakkında ayrıntıları öğrenirken bilmeyen için heyecan uyandıran bir yanı var. Ders çalışır gibi altını çizdiğim o kadar sayfa var ki. Tatmin edici bir yazı dili olduğunu söylemem gerek, her cümle emekle yazılmış. Kitabın son yarısı biraz tempo olarak düşüp felsefe yönü ağırlaştığından bazı cümleleri iki kere okuduğum oldu ama bu kitabın genelini değerlendirirken asla bir yargı değil. Eğer an'ın asla önemi olmadığı 'hızlı' yaşanılan hayatlara biraz ara vermek isterseniz sizi içindeki dingin manzaralarıyla doyuracak bir kitap, okuyun!
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206,8bin okunma
Reklam
312 syf.
7/10 puan verdi
Belki birçoğunuz Netflix filmi 'Bird Box' ile tanıklık etti bu gözleri bağlı dünyaya. Ben de filmini duyup oldukça merak etmiştim fakat önce kitabını okuyup değerlendirmek istedim. Nedense kitapların duyguları daha iyi yansıttığını düşünüyorum içten içe. Kafes uzun süredir okumadığım bir tür. Kitap boyunca devam eden gerilim ve yer yer etkisinde kalacağınız korku sizi canlı tutacak. Hikayeye başladığımda olayları ve kişileri anlamakta zorlandım yaşadıkları dünyayı hikaye geliştikçe kavramaya başlıyorsunuz. Asla gözlerini açma. Aklımda nasıl olur böyle yaşar insan, psikolojisini nasıl korur diye kaç kere geçirirken yaşanılanları hissetmeye çalıştım. Kitap sürükleyiciliğini sonuna kadar korusa da bazı anlarda sıkıldığımı söylemem gerek. Fakat olay örgüsü sizi okumaya devam ettirecek. Kısa kısa çok sayıda bölümden oluşan kitabı bir oturuşta okuyacak çok kişi olduğunu düşünüyorum. Yazarın bazı anlarda hayal gücünün ötesini görebiliyorsunuz olasılığı düşük ihtimallerini. Ve böyle kitapların keşke daha mantıklı sebepler üzerine kurgulanan yanları olsa diye içimden geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Ayrıca kitabın sonunda aynı dünyada geçen farklı mini bir hikaye de var 'Bobby Kapıyı Çalıyor' adında. Bu hikayeye gerek var mıydı bilmiyorum ama sanırım yazar duyguyu biraz daha hissettirmek istemiş bizlere. Hızlı gerilimli ve belki hiçbir şey okuyamadığınız zamanlarda sizi okumaya döndürecek kitaplardan biri olabilir. Korku- Gerilim sevenlerin okuması gerekenlerden.
Kafes
KafesJosh Malerman · İthaki Yayınları · 202113bin okunma
138 syf.
8/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Türk edebiyatından bir şeyler okumak o kadar iyi hissettiriyor ki, her şey içimizden. Karakterler bildiğimiz alışık olduğumuz çevremizdeki isimler, olaylar hepimizin yaşadığı içinden çıkmaya çalıştığı sorunlar. Bu birleşim güzel bir anlatımla önünüze sunulduğunda tadından yenmiyor, tıpkı Fatih Harbiyede olduğu gibi. Bir garp ve şark meselesi desem
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,7bin okunma
210 syf.
7/10 puan verdi
Yaşamak ne değişik kelime öyle değil mi? Yaşamak ama ne için, kim için, nasıl? Yaşam mücadelesi vermek savaşmak belki sadece bu hak sana verildiği için, yaşama hakkı. Yu Hua'nın yayımlandığında ülkesinde yasaklanan fakat sonraları modern bir klasiğe dönüşen kitabı Yaşamak. Belki bir kültüre bir geçmişe bu kadar yakından şahit olup içinde
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,7bin okunma
261 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Uzun zamandır kitaplığımda okunmayı bekleyen ama elimin hiç gitmediği Nobel Edebiyat Ödüllü William Golding kitabı Sineklerin Tanrısı. Kitapta yaşları 6-12 arasında olan bir grup çocuk gelecekteki atom savaşları sırasında güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bir mercan adasına düşerler. Ve bu medeniyet, uygarlık adına konan etrafımızdaki kurallar olmadan bir adada mahsur kalan çocukların denetimsiz içgüdüleri ve insan varlığının temelindeki duyguları açığa çıkarmalarını okuyoruz. Bu duyguların bazıları bastırıldıkları yerlerde serbest kalırken bazıları korku faktörü ve bir gruba ait olma içgüdüsüyle kendini göstermektedir. Kitapta etrafımızda bildiğimiz her karakterden çocuğu tanıyıp düşüncelerinin evrimlerine ve aslında korkulacak tek kötünün kendileri olduğuna şahit oluyoruz. Kitabın toplumdaki insan davranışı ve kötü-iyi kavramının kaynağının incelemesi bakımından sağlam bir konusu olduğunu ama incelemelerin ve kesinlikle karakterleri anlama konusunda yüzeysel kaldığını düşünüyorum. Hikayenin içine girmekte zorlanmamın sebeplerinden biri de anlatımının fazla ve anlamsız betimlemelerinin olması. Bu konu çeviri kaynaklı mı yoksa orijinal dilinde de böyle mi bilemiyorum( yuha diyen , her saniye takla atarak sevinen çocuklar) ama sürekli aynı betimlemeleri ve domuzcuğun gözlüğünü silip parlatmasını okumaktan sıkıldığımı söyleyebilirim. Kitabın iyi bir konusu olmasına rağmen işlenmesi ve anlatımı yönünden beni memnun eden bir kitap olmadı. Konusu itibariyle ilgisini çekenler kitap sizleri bekliyor.
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,5bin okunma
68 syf.
6/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Her yerde karşıma çıkan en çok önerilen Stefan Zweıg öyküsü. Belki bir çoğunuzun en sevdiği vazgeçilmez kitabı. Bu sebeple düşüncelerimi söylerken biraz çekindim en başta ama benim kelimelerimle de şekil almalıydı bu kitap. Dün gece okumaya başladım kitabı sadece bir iki sayfa okuyup bırakacaktım yorgundum, sayfalarını durmaksızın çevirdiğim kitap
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,1bin okunma
264 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitap bittikten sonra incelemesini yazmak için uzun uzadıya düşündüm, nasıl kalkarım bunun altından diye. Nasıl anlatabilirim, ne anlatabilirim? Ama bir yerden başlamam gerekiyor artık. Kitabı elime aldığım ilk anda kolay bi kitap olmayacağının farkındaydım. Üzerine düşünmem ve kafamı toplayıp başka bir şeye odaklanmamam gerekiyordu. Yazılan her
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma