Şimdi o var diye yaşamak öyle güzel
Çirkin olan ne varsa değişti kendiliğinden
Dokunduğu her şey bir bir aydınlanmakta
Saksıda çiçekler büyüyor güzelliğinden…
Her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği. Evet, her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği. Ne kadar açık değil mi? Her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği. Daha açığı var mı?
“..Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini..”
~Cahit Sıtkı Tarancı
“..Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgilim;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazıma!…”
Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talihsiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan
“Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak tanrının günü…”
İstanbul'un orta yeri sinema;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş, bana ne?
Sevdâlım
Boynuna vebâlim!
İstanbul'da, Boğaziçi'ndeyim;
Bir garip Orhan Veli;
Veli'nin oğlu;
Tarifsiz kederler içindeyim.
~Orhan Veli Kanık
“…Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?
Gülleri sarı severim, toprağı ıslak.
Türküleri yanık, şiirleri hoyrat!
Havayı nemsiz, çayı demsiz.
Bir seni olduğun gibi,
Bir seni her şeye rağmen.
Bir seni, hâlâ.
Ümit Yaşar Oğuzcan