Daha öce Camus okumadığım ama adını ve “Yabancı” yı özellikle de okunması gerekenler arasında sıkça duyduğum için okudum. Başlarken de nedense karmaşık , çözülmesi zor felsefik cümlelerle karşılaşacağımı düşündüm. Ama öyle olmadı. Sıradan okudukça da duygusuz, duyarsız hatta hayatın akışına kendini kaptırmış bir adam hissi veren bir karakterin başından geçen sıradan günlerin hikayesi gibi geldi bana. Hatta adamın iradesiz olduğunu bile düşündüğüm anlar oldu. Kitabın yarısından sonra durum değişti. Bir adamın toplumun beklentilerine göre yaşamamasının, olaylar karşısında herkesin gösterdiği tepkileri göstermemesinin hikayesi. Toplumun ona bakış, onun bu görünmez kuralları ele alışı, fakat herkes gibi hayat, mutluluk ve yaşama arzusu gibi herkesle ortak yanları olması, bunlar da kitabın ikinci yarısında hissettiklerim, gördüklerim. Buna rağmen kitabı sevdim mi, benim çok sevdiklerim arasına girmez.