Emine
@EmineNazYagiz
Fark edince ışık olursun...
201219
instagram.com/calikusu_misali...
philosophy teacher
Atatürk üniversitesi Sosyoloji Lisans Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Kütahya
20 Ağustos 1987
370 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Sabitlenmiş gönderi
Ama sonra sen geldin , benim güzel sevgilim! Ve benim ruhumu o zindandan çıkardın ve gerçeğin ne olduğunu bana öğrettin.
“… ve hayatın bir tekrar olduğuna, ama sonra her şeyin acımasızlıkla unutulduğuna işaret etmek de istiyorum.”
"Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
Okur Takip Önerileri
Yalan söyleyen bir çocuğa, doğruyu şefkatle söyleten bir anne gibi gözlerini gözlerimin içine dikti.
“Bir filozof ol ; ama tüm felsefenin arasında, yinede bir insan ol.”
”Felsefe yüksek bir dağ yoludur . . . ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkça daha da ıssızlaşır. Bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir. . . . Kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsalları ve bataklıkları gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. Ve yuvarlaklığını da görür. Kendisi her zaman saf serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdaki herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştır. “
"Duygularının ayrıntılarına inmeye hakkım yok. Hem bunu yararsız, dahası zararlı sayarım. Kişioğlunun ruhunun derinliklerine inmek, orada kendini belli etmeden duran bazı şeylerin su yüzüne çıkmasına neden olur çoğu zaman. Senin duyguların vicdanını ilgilendirir yalnızca. Ama sana, kendime, Tanrı'ya karşı benim görevim de sana sorumluluklarını, zorunluluklarını anımsatmaktır. İkimizi insanlar değil, Tanrı birleştirmiştir. Aramızdaki bağı bir suç koparabilir. Ancak bu çeşit bir suçun ardından da ceza gelir."
- Çiçek gibi, geçirilmesi kaçınılmaz bir hastalıktır aşk.
- Öyleyse çiçeğe karşı olduğu gibi aşka karşı da aşılanmayı öğrenmeliyiz.
- Bence gerçek aşkı tanımak için önce yanılmalı insan, sonra doğruyu bulmalı.
Yazık, gerçekten çok yazık. Tam bir hayal kırıklığı oldun. Vazgeçtiğin için değil, ne istediğini bilmediğin için. İnsanların en büyük kusuru da budur, emin olmadan harekete geçmek. Çok önemli saydığınız bir ideal için fedakarlıklar yapmak, tehlikelere atılmak, hatta ölümü bile göze almak ama sonra o önemli kararları alan, o büyük lafları eden siz değilmişsiniz gibi pişman olmak.
Bitmek bilmeyen basamaklar yükselecek önünüzde, sakın gözünüz yılmasın, sakın yapamam demeyin, sakın vazgeçmeyin. Yorulabilirsiniz, basamaklar sizi tüketebilir, yolunuz kapanabilir, asla umudunuzu yitirmeyin. Mutlaka çıkacaksınız dağın doruğuna. Başlanmış iş bitmiş iştir. Kolay olmayacak ama başaracaksınız.
Aşk sabır işidir, ne kadar uzarsa uzasın aramayı sürdürmektir, çile çekmekten zevk almaktır,
onun verdiği kederi hayatın anlamı saymaktır. Ama belli ki sen bu duygulardan çok uzaksın, belli ki sen aşk eri değilsin, belli ki sadece heyecan peşindesin.
Marcel Proust,yeryüzü edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yapıtlarından biri olan Kayıp zamanın İzinde'ye,çaya batırılan bir bisküvi kokusunu anlatarak başlar.Geçmiş,bir bisküvi kokusuna takılarak,içinde kaybolduğu karanlıklardan çıkıp gelir.Yeraltı mağaraları gibi simsiyah bir karanlığa gömülmüş duran hafızamızın derinliklerinde bazen bir koku,bazen bir ses,ani ve keskin bir ışık yakarak,o girintili çıkıntılı duvarlara kazınmış görüntülerden birini aydınlatıverir.
Platon ayrıca 'Kadınları eğitmeyen bir devletin sadece sağ kolunu kullanan bir insana benzeyeceğini' söyler.
Şimdi doğru kelimeleri bulabilirsem sana kokunu uzun uzun anlatabilirim.
'Bu memlekete kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız" Gayemiz buydu yavrum. O güzelim kır çiceklerini soldurmamak.. İncecik, cılız fidanları kocaman gölgeli, meyve veren ağaçlana dönüştürmek..’
Ben şimdi minicik canlara köy öğretmenliği mi yapacağım???
Kadın dediğin, herşeyin üzerinde döndüğü bir burgudur...
Kültürün amacı da her şeyden zevk almanın yollarını araştırmak değil midir?