Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gncokuyor

130 syf.
·
Puan vermedi
Kitabım... gözlükçünün müşterilere sunduğu büyütücü mercekler gibi bir şey olacaktı; okurlara kitabım sayesinde kendilerini okuma imkanı sağlayacaktım. Böyle söz eder Proust, eseri için...ve onu büyük bir duvar halısına benzetir.Swanların Tarafı bu duvar halısının zemin dokuması gibidir.Bu kitapla yazarın kurgusal çerçeveli otobiyografisindeki
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,202 okunma
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE: Finzi Continilerin Bahçesi, Bassani'nin yaşanmışlıklarını belki de en çok hissetiğimiz eserlerinden birisi.Mekan yine Ferrara. Anlatıcı/yazar bu kitapta yine 2.Dünya Savaşı zamanındaki İtalya'ya ve mensubu olduğu Musevi cemiyetine içlerinden biri olarak ama dışarıdan bir gözlemci tavrıyla yaklaşırken kendi gençliğinden mühim bir kesitle bir
Kararan Bahçeler
Kararan BahçelerGiorgio Bassani · Hürriyet Yayınları · 19734 okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
Örümceklerin Yuvalandığı Patika, Calvino'nun dergi denemelerinden sonra yazdığı ilk roman. Okuduğum ağır kitaplarına nispeten açık anlaşılır bir dil ve kurguyla çatılmış bu roman buruk bir tatla okunuyor. Son dönem özellikle İtalyan savaş sonrası edebiyatına yönelik kitaplar okuduğumdan, bu eser zihnimde yolunu kolayca buldu ve Calvino'nun alt
Örümceklerin Yuvalandığı Patika
Örümceklerin Yuvalandığı PatikaItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 2019431 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
184 syf.
·
Puan vermedi
G.H insanlarla gereksiz diyaloglardan kaçınan, kendine özel bir sessizliği olan o sessizlikten beslenen yaşamını elleriyle şekillendiren yoğuran yontan bir heykeltıraş, GH bir kadın. Bir gün,kadınlığından mesleğinden ve sessizliğinden soyutlanarak yaşamın/ın evvelini ve ahirini sorgulamaya iten ve onu hali hazırda kitleyen duygusal felç yaşamasına sebep bir durumla karşılaşır. Bir hamamböceği ile karşı karşıya gelmek. Dolabın kapağını can havliyle kapatıp hamamböceğinin kabuğunun kırılmasıyla GH'nin içsel çilesi başlar: Bu kitap bu kırılma sesinin ezgisidir bundan sonra.Zira kırılan kabuk, GH'nin kalbinin, ruhunun, tutkularının ve inancının kabuğudur.Kırılan kabuğun arasından sızanlar hamam böceğinin özünün dışa vurması gibi GH'nin yontulmamış hisleridir artık ellerinin marifetiyle değil, zihninin tüm kıvrılmarında şekillenen biçimden biçime giren; yalnızlık, umut, merhamet, aşk ve inanç kavramları üzerine bestelenmiş felsefik bir nazmın peşinde bir GH bir ben (G) sürüklenip dururken duyulan hazdan bahsetmeme gerek var mı! Lispector'dan okuduğum 3.kitap.Bu kitapta sözcüklerin ezgisine kapılmışlığımdan bazı pasajları yeniden okudum.Kafkavari düşünce biçimi, biraz Suskind'den güvercin çilesi Sartre'den mütevellit bir çözümleme ama illaki Lispector'un kadın eli değmiş şiirselliği diyorum.Bazılarınız mutlaka okusunEsen kalın.#1001kitap
G.H.’ye Göre Çile
G.H.’ye Göre ÇileClarice Lispector · Monokl Yayınları · 2017104 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
Bassani'nin bu kitaptaki konuğu Avukat Edgardo Limentani. Mekan Ferrara ve Po Nehri kıyısı Zaman 1947 yılının bir kış günü. Görünürde Limentani'nin bir gününü tüm anlarıyla okuduğumuz bu romanda, aslında 1938-1947 aralığındaki İtalya'nın yani savaş öncesi ve sonrası yapısına sürekli dönen bir kadrajın önünde durduğumuzu çok geçmeden anlarız.Bassani'nin sade fakat detay içeren anlatımı Balıkçıl'da had safhaya ulaşır.Bu durum betimleme yoğunluğunu sevmeyen bir okur için zorlayıcı olabilir ama Bassani'nin arka fonda asıl görüntüyü cilaladığını bilen için bu betimlemeler oldukça anlam kazanır.Zira kahramanımızın bu sisli kış gününde av partisi için yola çıkması oldukça güzel işlenir.Edebiyatta av, avcılık imgelerinin hayat ve ölümü aynı anda aynı potada algılamak adına işlendiğini biliriz burada da gökyüzünde uçan kuşun özgürlüğüne yaşamına kastetmek ve bu kasıttan keyif almak ( bu keyfi ölümler) oldukça düşündürücüdür.Üstelik bu kuşların tahnit yoluyla sergilendiğinin işlenmesi de yazarın ifade etmek istediği gerçeklere çarpırcı bir vurgu içerir. Dönemin İtalya'sında faşizmin yerini komünist yönetime bırakması bu süreçteki dalgalanmaların bireyler üzerindeki depresiflikle izah edilmesi de romanın anlatımını iyice durgunlaştırmaktadır.Hem dönemsel hem psikolojik tahlil olarak adlandıracağım bu romanı Bassani için birkaç okuma sonrası okumanızı öneririm.
Balıkçıl
BalıkçılGiorgio Bassani · Yapı Kredi Yayınları · 201749 okunma
Reklam
108 syf.
·
Puan vermedi
Kapının Ardında romanı, kahramanımızın belleğinde yer eden, lise dönemindeki iki okul arkadaşıyla yaşadıklarını konu ediyor.Mekan yine Ferrara zaman 1930'lu yıllar. Anlatıcının geçmişine dönüp lise birinci sınıfta yaşadığı anlar ve bu unutulmaz iki farklı karakter üzerinden anlattıkları ile okur, kendi yaşamına da göz atma fırsatı bulur.Bassani'nin bu usta yönü karakter tahlilleri yaparken takındığı öznel tutum, genellemenin önünü kapatarak okurun da kendi kahramanlarını zemine oturtmasına imkan tanır beni de Bassani okumalarımda etkileyen en önemli unsurlardan biri budur.Nitekim okur için, herkesin mükemmel olarak nitelediği hayranlık duyulan bir Carlo Cattolica karakteri ile; sinsi, saman altından su yürüten işini kotardıktan sonra rengini fark ettiğimiz bir Luciana Pulga yerini bulmakta zorlanmayacaktır.İşte konu, anlatıcının geçmişinde izler bırakan okul arkadaşları üzerinden akarken okur da bir zamanlar merkezine oturttuğu kişilerin resmi geçitiyle hemdem olur. Kapının ardı metaforu kitapta somut olarak ele alınsa da yani ana karakterimiz arkadaşının kendisiyle ilgili düşüncelerini bir kapının ardından işitse de bu mecazi anlamda kendi kapı artlarımızla,geçmişimizle, geride bırakmamız gerekenlerle bir yüzleşme ya da yüzleşmeye niyetlenme davetidir. Kitabın izleği 'Üstünden geçen zaman bendeki izleri silmeye yetmedi.' cümlesinde toplanmış kanaatindeyim.Zira yaşadığımız şu anı aslında geçmişten taşıdığımız anlar belirlemiyor mu Bassani'nin bu kitabı özellikle tavsiyemdir benim gibi külliyat okumaları yapmıyorsanız yine de bir Bassani kitabı okumak istiyorum, diyorsanız bu, Kapının Ardında'ki ses olabilir.Esen kalın
Kapının Ardında
Kapının ArdındaGiorgio Bassani · Yapı Kredi Yayınları · 201670 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Giorgio Bassani kentiyle beraber anılan yazarlardan biri. O bir Ferraralı.Bassani demek Ferrara demek bir yerde. Yapıtlarının hepsinde bu kentin sokakları, Po Nehri'nin suları,Ricciona ve Bologna tüm kurguların ev sahipliğini yapar. Bassani varlıklı bir İtalyan Yahudisi, tıpkı Ferrara kenti gibi kurguların arka planında faşizmin izleri ve bilhassa kalburüstü Yahudilerin kederi geçer. Altın Gözlük'te ise 1920'li yılların Ferrara'sında toplumun bakış açısını yansıtan bir olaya tanık oluruz.Saygıdeğer bir doktorun eşcinsel yaşamı ortaya çıkıncaya dek toplumun bakış açısı ile merak!ların giderildikten sonra aynı hekime yöneltilen tavırlar çok yalın bir şekilde ele alınır.Altın gözlük farklılığın sembolüdür hem toplum dışına cinsel eğilimiyle itilen insanları hem de bir anlamda öteki sayılmaya çalışılan Yahudileri temsil eder.Kitabın sonu yazarın bu dışlanmışlıklar karşısındaki öngörüsünü belirler niteliktedir. Yazarın üslubu yalın,yoğun betimlemelerden uzak, vurucu ve az sayıda metafor içeriyor.Bu kitapta eşcinselliğin fiziki detayı ele alınmaksızın sadece Dr.Fadigati üzerinden ruhsal portresi çizilmiştir.Okuduğum Bassani kitaplarından yola çıkarak Altın Gözlük'ü başlangıç kitabı olarak önerebilirim.Esen kalın
Altın Gözlük
Altın GözlükGiorgio Bassani · Yapı Kredi Yayınları · 2016118 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
Aradaki Nehir; Kenya tarihine ve kültürel yapısına alegorik bir dokunuşla dikkat çeken atmosferi ılık bir kitap. Kıtanın malum karalığının ,gün ışığında belirmesini sağlamak için yazarın çabaladığını, bunu yaparken alt metindeki suyun sesini usulca duyurmak istediğini kurgu boyunca hissetmek mümkün. Bu kitabı, Kenya'nın geçmiş perspektifinde sömürü yasasının nasıl yerleştiğini ve neden kök saldığını ve aslında bu kırılmaz görünen kuvvettin neden her hamle sonucu güçlendiğini duyuran bir ses ve bir görev romanı olarak niteliyorum. Kitapta,Sömürgeci Beyaz Adam bir yağmur metaforuyla karşımıza çıkıyor. Yağmur toprağa dokunuşuna göre lütuf ya da lanet olabilir ki bu yağmurun(Beyaz Adam'ın) bir gerçeği vardı: Toprağı götürüyor, çürütüyor ve hatta çalıyordu.Bunları yaparken faydalandığı şey iki dağ sırtı halkının kardeşliğini bozmak ve yeni şeyler va'dederek halkın kalbi değerleriyle gelenekleriyle oynamaktı.Sömürge anlayışının çarkı bu rüzgarla besleniyordu.Önünde durmaya çalışan Waiyaki adlı genç, kalbinde birbiriyle çatışan çağrıların ve sadakatin mücadelesini verirken tökezleyeceği tek bir şey vardı: Cehalet Aradaki Nehir Honia, adı gibi şifa özelliğini yitirip sadece umarsızlığa mı akacaktı acaba ve Beyaz Adam taktığı çelme var oldukça dağ sırtlarında yerleşmeci olmaya hak(!) mı kazanacaktı?Çok derinlerden uzaklardan gelen kara bir çığlık bu kitap.Duymak isteyenlere tavsiye ediyorum.Esen kalın#1001kitap
Aradaki Nehir
Aradaki NehirNgugi Wa Thiongo · Ayrıntı Yayınları · 2016314 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
Miramar, 1952 sonrası Mısır Devriminin yankılarını resmetmek üzere yazılmış bir kitap.Miramar adlı pansiyona, halkın aynası sayılabilecek yüzleri yerleştiren yazar bir aşk ve mini bir polisiyelik olay görüntüsüyle aslında Mısır halkının politik ekonomik ve psikolojik renklerini, hem halkının hem dünya okurunun seyrine sunuyor. Romanda, erkek ağırlıklı bir kadro hakim.Anlatıcılar, pansiyona yerleşen 6 kişiden dördü.Bu kişilerin her birinin rolü farklı.Devrim sonrasında toprağından statüsünden ayrılan, devrimi özümseyen ya da devrimden kişisel rantlar elde etmeye çalışan kesimlere örnek teşkil eden portreler çiziliyor. Kitapta iki kadın karakterden biri pansiyonun sahibi Atinalı bir kadın.Bu kadın tam bir sığınılacak liman.Diğeri ise Mısır'ı temsil eden Fellah vurgusu sıkça yapılan güzel dirayetli onurlu ancak eğitimsiz bir kadın olan Zühre'dir. Kadınlar, anlatıcılar arasında yer almaz bu belki yazarın, toplumun kadına bakışını yansıtması açısından mühimdir.Öte yandan Zühre tüm erkeklerin odağıdır, her erkek kendi kişiliği çerçevesinde Zühre'yle diyalog kurar.Bu iletişimler derinlerde çok mühim tespitlere vurgu yapar.Çünkü Zühre kendi devrimini gerçekleştirmek için mücadele verir bu süreç yer yer umutlu heyecanlı çokça hayal kırıklığıdır ve belki devrimin sembolü Zühre'dir. Miramar'ı okurken o yılların belki en güzel fonu olan Ümmügülsüm ezgisi ve çizgisiyle de eşlikçiniz olabilir. Necip Mahfuz yumuşak üslubuyla benim için keyifli bir okuma oldu.Size de tavsiye ederim.Esen kalın
Miramar
MiramarNecib Mahfuz · Kırmızı Kedi · 2021703 okunma
206 syf.
·
Puan vermedi
Calvino; Kubilay Han ile Marco Polo arasındaki muazzam diyalogdan yola çıkarak kentler inşaa ediyor. Bu kentler her ne kadar kurmaca olsa da Kubilay Han gibi okuru da hayalen bir yolculuğa çıkarıyor Marco'nun dilinden dökülenler mimari bir tasavvura muazzam bir tahayyüle bürünüyor.Kubilay Han da okur da bilir ki bu bir kurmacadır fakat öyle albenilidir ki her kent ruhunuza bir tuğla ilave eder bir nehir akıtır bir meltem üfler...Bu nedenle anlam kazanır. Kenti bırakır yaşayanların peşine düşürür çünkü Calvino'nun 55 görünmez kentini 55 kadın ismi temsil eder.İsimlerin  cazibesine kapılan Kubilay Han bu hayali sohbetten bu anlamda da kendini alamaz okurla birlikte aldatan Anastasia'da ihaneti hisseder, Diomira'da kıskançlığı, Pentesilea'da yitmişliği yaşar... Bir kentte hayran kaldığın şey onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil; senin ona sorduğun soruya verdiği yanıttır! Her okurun kendini kaybedeceği, farklı yollar ve çıkışlar bulacağı bir labirent oluşturmuş yazar. Ben de okurken, bir zamanlar koşarak uçarak gitmek istediğim kentime içim sızlayarak ayaklarımın bağı çözülerek gittiğimde ve her gidişimde yeniden yıkıp yeniden inşa ettiğimde bir kentin tek cevabının "insan"olduğunu idrak ettiğimde kendi görünmez kentimi yeniden kurmaya başlıyorum.(Gri, titrek ve minnet dolu.)
Görünmez Kentler
Görünmez KentlerItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 20222,390 okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
Kitaptan önce Apartheid sisteminden söz etmek istiyorum. Apartheid Rejimi ; Güney Afrika’da 1948'de  Ulusal Parti’nin iktidara gelmesiyle " ırk ayrımına " resmî kimlik kazandıran  bir rejimdir. 1948 - 1990  yıllarında politik rüzgarını estirerek  birçok insanın ten rengi(siyahi) gerekçe gösterilerek çeşitli işkencelere uğramasına  hayatını kaybetmesine ya da yurtlarından kovulmasına sebep olmuştur. Bu kitap devletin yasama gücünü "sömürü ve baskı aracı" olarak işlevselleştirdiğini anlatmak üzere kurgulanmış, İmparatorluk diye anılan hayali ülke üzerinden Güney Afrika'nın kara kaderine beyaz ellerin parmak izlerini,  resmi olarak(!) çıkaramasa da, edebi yolla belleklere kazımayı hedeflemiştir. Bu anlamda çok etkileyici bir kitaptır. Bazı insanlar haksız yere acı çektiğinde, derdim kendi kendime, "acılarına tanık olanların kaderi bunun utancını hissetmektir." Duygusuyla adaleti sorgulayan bir yargıcın günlüklerinden dinlediklerimiz, insan olarak ayrışmanın, ayrıştırıcı olmak için de insanlıktan çıkmanın portresini çizer.Barbar olarak nitelendirilen kesim aslında halkın yerlisi ve toprağın sahibi iken, sistemin zoruyla nasıl ötekileştirildiğine okuru da tanık eder. Kitap iç monologlarla ilerlerken karakterlerin tüm yönleri taraf tutmaksızın işlenir burada insana dair her şey sorgulanır.Bireyin belleğinden sistemin ruhuna uzanan yolculuk esnasında görünenler ,cama ters açıdan yansıyanlar, anlam kazanamayanlar  ya da görmezden gelinenler üzerine...ürpertici bir seyir. Yazarın yalın üslubunun ruhunuzda karmaşa yaratacak bir güce dönüşeceğini de ekleyerek hâla okumamış olanlara tavsiye ederim. Esen kalın
Barbarları Beklerken
Barbarları BeklerkenJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 20151,544 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
Güçlüler yaşar, zayıflar ölür.Her biri kendi hiyerarşik yeriyle orantılı zevk ve ıstırap içinde.Zekasını gösterirse aynı cezaya mahkum olacağını, olduğundan farklı olamayacağı(zeki ve fakir) için de yolunun gizlilik olduğu kanısına varan böylece öteki dünyadan kendisini koruyan bir kapıcı hanımın hikayesi...Bu hikayeye paralel fakat kesişinceye kadar hayatı derin düşünceler gözlüğünde seyreden aynı amaçla saklanan 12 yaşında bir kızın hikayesi...Elegan bir katkıyla buluşan ruhlar...Kitap felsefe sanat ve edebiyat kesitleriyle dopdolu.Bu alüvyondan beslenen espri ironi ve göndermelerle bezeli.Bu detayların okurda bıraktığı tat ise muazzam. Bir gül goncasının kırık bir küçük gövdeyle yere düşüşüne bakarken saniyenin binde birinde güzelliğin özünü sezmek büyük bir şans olabilir.Çünkü güzel olan şey ' geçerken' yakalanır. Canlı olmak belki de ölen anların ardından koşmaktır. Çok sorgulatan hep  başka bir pencereden baktıran, bir kamelya bir yazgıyı değiştirebilir, umudunu yeşerten bir kitap.Sonu itibariyle ektiği umutları elimden almak üzereyken an'ları yakalatmayı öğrendiğimi fark ettiren özünde aynı görünüşte farklı üç muhteşem karakter Reneé, Paloma ve Ozu'nun dünyasına sizi de davet ediyorum.Esen kalın
Kirpinin Zarafeti
Kirpinin ZarafetiMuriel Barbery · Kırmızı Kedi Yayınları · 20207,4bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Chance : Rastlantı... Kahramanımız Chance, gelişememiş bir zekaya sahip, sınırlı sözcükle konuşan ve hayatı sadece televizyon ekranında gördükleriyle algılamaya çalışan bir bahçıvan.Bildiği tek şey bir bahçenin bakımını üstlenmek...Sözcüğün tam anlamıyla bir rastlantı sonucu gelişen olaylar ile müthiş bir ironik-vaka seyrine çıkıyoruz kitapla. Yazarın Avrupa'nın toplum ve siyasi yapısını şiddetle eleştirdiği yapıtlarından sonra, ABD' deki sosyal ve siyasi yapıyı istihza ettiği bu eserini büyük bir keyifle okuyabilirsiniz.Baştan sona, medya-insan algısı üzerine kurulu eleştirel dokunuşların, rahat ve sakin bir üslupla ifade bulması da ayrıca hoşuma gitti.Cesur ama germeyen bir eser Ayrıca Being There adıyla sinemaya uyarlandığını, Peter Sellers'in harika oyunculuğunu da izlemenizi öneririm. Bir alıntı ekleyerek hepinize güzel vakitler dilerim.Esen kalın " Bir bahçede bitkilerin filizlendiği bir mevsim vardır, solduğu bir mevsim de. Sonbahar ve kış vardır,ardından ilkbahar ve yaz gelir...Kökler kopmadığı sürece her şey yolundadır, iyi olacak demektir." İyi olacak
Bir Yerde
Bir YerdeJerzy Kosinski · E Yayınları · 2012463 okunma
354 syf.
·
Puan vermedi
Dil,din, ırk mozaiğinin yaşandığı yerlerde, hikayeler, masallar söylenceler de o oranda çok boyutludur; acısı daha acı, sevdası daha kara, hırsı kini tutkusu ve hatta birbirine tutuşturulmuşluğu da en kavisindendir.Bu nedenledir ki mozaiğin perçini Drina Köprüsü bir rahibin, bir mollanın, hahambaşının kalbi gibi canlanmış, çarpmış, hissetmiş,
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 20185,6bin okunma
400 syf.
9/10 puan verdi
Küçük Şeylerin Tanrısı, büyük dertleri olan bir kitap.Ağır, sakıncalı ve huzursuz edici.Bilinçli bir kalemden çıktığı için tüm argümanların, leitmotiflerin ve sembollerin ayrı ayrı incelenmesi gerekliliği doğsa da sade bir okumada bile okurda bıraktığı his bir yürek burkuntusu, ziyan ve hoşnutsuzluk olacaktır. Bir ailenin tüm bireyleri üzerinden detaylı fiziki ve ruhsal tahliller yaparak; Hint toplumunun kökleşmiş dokusu ile sömürge sonrası mozaiğine, panoramik bir yolculuktur Küçük Şeylerin Tanrısı...Dokunulmaz ile Dokunulabilirin önlenemez tensel çekiminin fotoğrafı.Kareden bir bir düşenlerin, karede silikleşenlerin, toplum gerçeğinin ve etiğinin fotoğrafı.Hangi coğrafyadan bakarsanız bakın iki küçük çocuğun uğradığı ruhsal sarsıntının hiçbir sisteme oturtulamayan ancak şey'tansı bir ruha dönüt vererek şekle bürünecek bir görüntünün öyküsü...Ammu, Velutha, Rahel ve Esta... Yazarın ileri geri zaman ayarlarıyla oynadığı kurgu, okurda tedirginlik yaratsa da kullandığı dil ve duygu geçişlerindeki başarısıyla etkileyici bir zemine oturuyor. Arka fondaki siyasi politik, toplumsal göndermeleri fazlasıyla hissettiren başkaldırıyı ve hiçliği , varken yok edilmeyi resmeden bu harika romanı kesinlikle tavsiye ediyorum.Esen kalın#1001kitap
Küçük Şeylerin Tanrısı
Küçük Şeylerin TanrısıArundhati Roy · Can Yayınları · 20191,206 okunma
272 öğeden 256 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.